İnsanın dünyaya geldiği andan itibaren öğrenme sürecinde olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Öğrenmek yeni durumlara uyum sağlama becerisidir. Öğrenmek hayattaki cevap ihtimalleri içerisinde yeni bir ihtimal ortaya çıkarabilmektir. İnsan sadece sahip olduğu şeylerle yetinmeye çalışırsa öğrenemez.”dedi. İnsanların akıl yürütme yöntemiyle öğrendiğini ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “İnsan başkalarının hatalarından ders alarak öğrenir. Bu öğrenme metodunu hayatımıza geçirmemiz gerekiyor. En güzel, en akıllıca yöntem başkalarının tecrübelerinden faydalanmaktır.” diye konuştu.
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, düşünme becerilerine ilişkin değerlendirmede bulundu.
Zihin teorisi geliştirmek sadece insanlarda var
İnsanın hep düşünen bir varlık olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Hep düşünen ve konuşan bir varlık olarak muhasebe yapması insanın temel bir unsurudur. Zaten insanın düşünmesi için de 5 duyuya gelen bilgiler dışında kendi zihinsel teorilerini de ihtiyacı vardır. Mesela nörobilim tarafından bunlara zihin teorisi ve teori teorisi isimli iki yeni kavram eklendi. Zihin teorisinde şu var: Mesela ileri otistik olan kişiler ya da empati yapamayan bazı hastalıklı kişiler zihin teorisi yapamıyor. 1 yaşındaki çocukları bir odaya toplasanız birisi oturup ağlasa hepsi aynı anda ağlamaya başlar. Neden? Başkasının acısı ile kendi acısı arasındaki farkı anlayamıyor, empati yapamıyor. Zihin teorisi geliştirip de ‘O onun acısı. Benim bir yerim acımıyor ki onunki acıyor’ diyerek o ayrımı yapamıyor. Bu bir zihin teorisi geliştirmektir. Bu sadece insanda vardır, diğer canlılarda yoktur. İleri otizm vakalarında bu gelişmiyor.” diye konuştu.
Düşünme becerisini geliştiremeyen çağı kaçırır
Düşünce becerilerinin insanın hayatta kendini tanıması ve sağlıklı karar vermesi için çok önemli olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bizim de içerisinde yer aldığımız Doğu kültürünün en zayıf tarafı, düşünce temelli bir toplum değiliz, duygu temelli bir toplumuz. Önem verdiğimiz, kalbimizi bağladığımız, sevdiğimiz kişiye kendimizi kaptırarak gidiyoruz fakat bu çağ bilgi çağı. 21. Yüzyıl bilgi çağında en büyük beceri, düşünce becerisi. Bu beceriyi geliştiremediğin zaman sen çağı kaçırıyorsun. Çağı kaçırdığın zaman insanlar bilgilerle ve datayla sizi yönetecek hale geliyor. Onun için eleştirisel düşünceyi önemsemeliyiz. Biz üniversite olarak 2016’dan sonra eleştirel düşünceyi bazı bölümlerde zorunlu ders haline getirdik. Eleştrisel düşünceyi kullanmayan duyduğuna inanır. Aklına ilk geldiğine inanır ve hatalar yapar. Onun için genel düşünceyi öğrendikten sonra özel düşünme tekniklerini bilmek gerekiyor.” diye konuştu.
Bağlantısal düşüncede belleğe işleme var
Günümüzde metabilişsel diğer adıyla metakoglitif düşünce diye bir kavram üzerinde durulduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Eleştrisel düşüncenin de daha ilerisi derin düşünce. Derin düşüncenin bir özelliği var: Kişi bir şey olur, bir şey düşünür ve karar verir ama derin düşünce de bağlantısal düşüncedir. Olaylar arasında bağlantı kurar, bağlantıyı kayda geçirir ve o şekilde düşünceyi kabul eder. Böyle durumlarda o düşünceyi belleğe işliyor, hafızaya kaydetmiş oluyor.” dedi.
Hafızanın 6 sadık bekçisi: 5 N 1 K
Derin düşünce becerisinin kazanılmasında bazı metodlar bulunduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Derin düşünce metodunu kullanan kimse 5 N 1 K kuralını uyguluyor. Bunu aslında iletişimciler bulmuş ve bir beyin cerrahı bunu bilimsel kanıtlarıyla doğrulamış. Derin düşüncenin en çok böyle bilinen fakat çok uygulanmayan bir kuralı var. Aklına bir düşünce geldi ya da birisinden bir şey duydun. İletişimcinin double check yöntemi vardır. İkinci bir kaynaktan kontrol ettirirler öyle haber yaparlar. Kimin söylediği, ne söylediği,nerede söylediği, ne zaman söylediği, nasıl söylediği sorularını sorduğun zaman beyinde altı tane network kullanılıyor. Bu altı networkle bilgiyi beyine kayıt ettiği zaman kalıcı oluyor. O bilgiyi kimin söylediği, nerede söylediği, nasıl söylediği soruları sayesinde o bellek o bilgiyi çağırabiliyor. Kalıcı bilgiyi alıyor, 5N1K’ya hafızanın altı sadık bekçisi denilmiş. Bilgiyi belleğe kaydeden altı sadık bekçi gibi bu derin düşüncede daha doğrusu metabilişsel düşüncede çok önemli bir yöntemdir.” diye konuştu.
Metaverse: Yeni bir evren oluşturuluyor
Günümüzde öne çıkan kavramlardan birinin de metaverse olduğunu ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Metaverse nereden çıktı? Meta öte demek, verse evren demek. Metaverse demek, evren üstü düşünmek demek. Şu anda evren üstü düşünceyi yani metabilişsel düşünceyi kullanarak, zihin üstü düşünceyi kullanarak metaverse diye yeni bir sanal evren oluşturuluyor. Bu tamamen insan beyninin hayal dünyasının bir ürünüdür. Son derece önemli ve ilginç bir kavram. Yakın bir gelecekte, önümüzdeki yıllarda şu anda nasıl cep telefonu bizim hayatımızın bir parçasıysa metaverse de öyle hayatımızın bir parçası olacak. Böyle evrenlerde nesne olmayalım, özne olalım. Onun için metabilişsel düşünceye, evrensel düşünceye ve bilime bizim de bilime katkı sağlamamız lazım.” diye konuştu.
Bilgeliğin psikolojisini ele almaya çalışıyoruz
Türk milleti olarak Anadolu irfanı gibi sahip olduğumuz değerlerin var olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Gelişmiş medeniyetlerin şu anda arayıp bulmaya çalıştığı, yokladığı, aradığı, sorguladığı değerlerin üstünde özümüz yatıyor. Biz üniversite olarak bu değerleri bulup çıkarıp onlara bilimsel metodoloji olarak sunmak gibi bir çabaya girdik. İnşallah başarılı oluruz. Burada bilgeliğin psikolojisini ele almaya çalışıyoruz.” dedi.
Einstein metabilişsel düşünmüş
“20. yüzyıl bilgi çağıydı, 21. yüzyıl bilgelik çağı olmak zorunda” diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Eğer böyle olmazsa küresel huzur olmayacak, küresel barış olmayacak. Bu da metabilişsel düşünceyi, zihin üstü düşünceyi keşfetmekle olur. Varoluşsal düşünmek gerekiyor. Metabilişsel düşünen bir insan örneğin Einstein metabilişsel düşünmüş. Bu keşifleri nasıl yaptın diye sorulunca ‘Ben Tanrı’nın yerinde olsam bu evreni nasıl yaratırdım?’ diye düşünerek buldum’ diyor. Bu, düşünce hakkında düşünmektir, metabilişsel bir zihinüstü düşüncedir.” diye konuştu.
Bugüne odaklanarak gelecek yatırımı yapılmalı
Stratejik düşüncenin yıllar içerisinde tecrübeyle geliştiğini ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Gençler stratejik düşünceyi daha öğrenmemiş oluyorlar. Genç kuşak sadece anı yaşa gibi bir yaşam felsefesiyle yaşıyor. Halbuki o gerçeği siz de biliyorsunuz anı yaşa değil, anda yaşadır. Geçmişi düşün, geleceği tamamla ama bugünde yaşa demektir. Yani geçmiş ve geleceği yok sayarak yaşa demek değildir. Bazı filozoflar geçmişe takılıp kalmamak için veya gelecekte keşke ve acabalardan kendilerini korumak için, bir mermerin üzerine bugün yazıyorlar ve masalarının üzerine koyuyorlar. Geçmişe dalıp gittiği zaman hemen bugün yazısına bakıyor, bugünkü işini yapıyor. Bugüne odaklanarak gelecek yatırımı yapmış oluyorsunuz.” dedi.
Düşünme beceridir, sonradan öğrenilir ve geliştirilir
Stratejik düşünmede bir stratejik hedef, bir amaç ve soyut hedef olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Hayatın sonuna geldiğin zaman nasıl anılmak istiyorsun, nasıl bir hayata imza atmak istiyorsun ve nasıl bir insan olmak istiyorsun? Mezar taşına ne yazılsın istiyorsun? Bu insanın soyut hedefidir. Ondan sonra somut hedefler geliyor. Evim olsun, arabam olsun, ünlü olayım, zengin olayım gibi ara hedefler geliyor. Bunların hepsinin soyut hedeften sonraki hedef piramidinde ikinci sırada olması gerekiyor. Kutadgu Bilig’de de geçen bir söz vardır: ‘Mutluluk renkli bir gölge gibidir yakalamaya çalışırsanız kaçar, yakalayamazsınız.’ Hayatta da bu şekildedir. Hayatta mutluluğu hedeflemeyeceksiniz. Hedefinizi belirleyeceksiniz, işinizi yapacaksınız, mutluluk kendiliğinden geliyor. Mutluluk renkli gölge gibi sizi arkanızdan takip eder. İnsan hem başarılı hem mutlu olmayı istiyorsa önem ve önceliklerini iyi belirlemesi gerekiyor. Bu da düşünce yönetimiyle ve düşünce becerileriyle mümkün oluyor. Düşünce beceridir, bu yetenek değildir. Sonradan öğreniliyor ve geliştiriliyor.” diye konuştu.
Öğrenmek, yeni durumlara uyum sağlama becerisidir
İnsanın dünyaya geldiği andan itibaren öğrenme sürecinde olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “İnsan dışındaki canlılar öğrenmiş olarak doğuyorlar. Tek insan dünyaya prematüre doğuyor, zihinsel ve ruhsal olarak erken doğuyor. 1 yaşında ancak yürüyebiliyoruz, 15 yaşında kendi kendimizi yönetebilir hale geliyoruz. Ama ördek yumurtadan çıkar çıkmaz yürüyebiliyor, bir sıpa doğar doğmaz 4 ayak üzerinde durabiliyor. İnsanoğlu öğrenmek üzere doğuyor. Bu dünyaya gelip belli bir sınavdan geçeceğiz ve hayatımızın sonuna geldiğimiz zaman da bu sınavdaki birikimlerimize göre parantezin sonuna gelmiş olacağız. Bunun için öğrenmek bir gelişmedir. Öğrenmek yeni durumlara uyum sağlama becerisidir. Öğrenmek hayatımdaki cevap ihtimalleri içerisinde yeni bir ihtimal ortaya çıkarabilmektir. İnsan sadece sahip olduğu şeylerle yetinmeye çalışırsa kısıtlı olursa öğrenemez. 30 sene sonra aynı noktada olur. Hayvanlar deneme yanılma yoluyla öğrenir oysa insanlar akıl yürütme yöntemiyle öğrenir. İnsan başkalarının hatalarından ders alarak öğrenir. Bu öğrenme metodunu hayatımıza geçirmemiz gerekiyor. En güzel, en akıllıca yöntem başkalarının tecrübelerinden faydalanmak. Önemli ustaları, tarihte iz bırakmış kişilerin hayatını okumayı gençlere tavsiye ediyoruz. Yeni deneyimlere açık olacağız, hiçbir zaman ümitsizlik ve karamsarlığa düşmeyeceğiz. Bunu başarırsak keşfedici öğrenme ortaya çıkar.” dedi.