Ana Sayfa Görüşler Psikofarmakoloji ile Güncel Üzerine…

Psikofarmakoloji ile Güncel Üzerine…

 

Psikofarmakoloji Derneği Onursal Başkanı ve Klinik Psikofarmakoloji Bülteni Editörü Prof.Dr. Mesut ÇETİN ile paylaşımı;

 

W- Psikofarmakoloji Derneği Onursal  Başkanı ve Klinik Psikofarmakoloji Bülteni Editörü  Prof.Dr. Mesut Çetin’i tanıyabilir miyiz?
 
M.Ç.- Ege Üniversitesi Tıp Fakültesini 1980 yılında bitirdim.Psikiyatri alanında uzmanlığını 1989 yılında Ankara GATA’da aldım. Halen çalışmakta olduğum İstanbul GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesinde 1991 yılında doçent, 1999 yılında da profesör oldum.   GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesinde 1996-2007 yılları arasında psikiyatri klinik direktörlüğü yaptım.  Bu dönemde T.C. Sağlık Bakanlığı Yüksek Sağlık Şurası üyeliği ( 2006-2007) yaptım. Kesintisiz olarak 1990 yılından beri Klinik Psikofarmakoloji Bülteni’nin editörlüğünü, 1998 yılından beri de Ulusal ve Uluslararası Psikofarmakoloji Kongreleri’nin kongre başkanlığını ve eşbaşkanlığını yapmaktayım. Evliyim, biri doktora, diğeri master yapan bilgisayar mühendisi kızlarımdan başka lise 2 de biri daha olmak üzere üç kız babası olmaktan son derecede mutluyum.
 
W –Derneğinizin mevcut durumunuzu ve gelecek vizyonunuzu paylaşır mısınız?

M.Ç.-2005 yılında kurulmuş olan Psikofarmakoloji Derneği (PD), psikofarmakoloji alanında faaliyet gösteren klinik ve deneysel çalışmalar yapan birimlerle, psikofarmakoloji alanında çalışan ilaç sanayini bir araya getirmek ve merkezi sinir sistemi hastalıkları ile davranış bozukluklarının tedavisi, önlenmesi amacıyla bu alanlardaki çalışmaların, iletişimin, bilgi alışverişinin arttırılmasını amaçlamaktadır. PD’nin ana işlevi, nöropsikofarmakoloji ve ilişkili alanlarda araştırma ve eğitimi arttırmak ve yaygınlaştırmaktır. Bu amaçla psikiyatrik, nörolojik, davranış bozuklukları ve bağımlılık sorunlarını içeren sinir sistemi hastalıklarının önlenmesi ve tedavilerinin geliştirilmesi için merkezi sinir sistemi ve davranış bilimleri alanlarında çalışan bütün bilimsel disiplinlerin birbirleri ile geniş katılımlı etkileşimlerini arttırmaya gayret eder, bu alanlarda bilim adamlarının araştırmalar yapmasını ve bilimsel yeniliklerin yaygınlaştırılmasını teşvik eder.

PD, yıl boyunca temel araştırmalardan ilaç geliştirilmesi ve klinik uygulamaya dek tüm psikofarmakoloji konularını içeren alanlarda bilimsel toplantılar ve sempozyumlar düzenler. Dernek, klinik bozuklukların tedavisinde kullanılacak, üzerinde görüş birliğine varılmış rehberlerin oluşturulmasını amaçlamaktadır.

Şimdiye kadar çoğu uluslararası katılımlı 7 kongre düzenledik. 30 Ekim-03 Kasım 2013 de Antalya’da   yapılacak olan 5. Uluslararası Psikofarmakoloji Kongresi & Uluslararası Çocuk ve Ergen Psikofarmakoloji Sempozyumu ‘na  da 500 civarında uluslararası olmak üzere 1000 civarında katılım bekliyoruz.

Nitekim bir önceki  4. Uluslararası Katılımlı Psikofarmakoloji Kongresi yine Antalya’da 23-27 Kasım 2011 tarihleri arasında 200’ü yabancı olmak üzere 800 civarında katılımcı ve 8 yabancı derneğin temsilcilerinin ortak panel, münazara, kurs, workshop gibi etkinlikleri ile, kanıta dayalı algoritmalar çerçevesinde en son bilimsel veriler ve deneyimlerin, konularında söz sahibi bilim insanları tarafından tartışılmasıyla gerçekleşmiştir.

Ayrıca PD’nin istatistik,bipolar bozukluk, psikoz, BDT,KIT, psikofarmakoloji, adli psikiyatri, semiyoloji, araştırma, vb. kurslarına  büyük bir talep vardır. Mesela istatistik  ve bipolar kursu için bir yıl sonrasına kadar tüm program angajmanlar yapılmıştır.
 
W – Ülkemizde  yaklaşık 35.000 kişiye bir Psikiyatrist düşmekte. Bu oran avrupa ve dünya da nerededir? Düşük oranın Hekim-Hasta ilişkilerine etkisi nasıldır?

M.Ç.-Mutlaka negative yönde etkilemekte. Çünkü psikiyatrik muayene için dünya standardı hasta başına  en az yirmi dakika ayırmaktır. Bu sayılarla meslektaşlarımızın bu zamanı ayırabilmeleri mümkün değildir.
 
W- Aile Hekimlerinin psikiyatrik hastalarda yeri ne olmalı ve bu konuda derneğinizin çalışmaları var mıdır?

M.Ç.-PD Aile hekimleri için eğitim programı yapılması fikrini ilk ortaya atan dernektir. Özellikle PD tarafından  yapılan bir araştırmada antidepresan ilaçların büyük bir bölümünün aile hekimleri tarafından yazıldığı da dikkate alınırsa AKILCI İLAÇ KULLANIMI  ve  temel hasta yaklaşımları konularında aile hekimlerinin eğitilmesi, halk sağlığını  olumlu yönde etkilerken ve ilaç israfını da önleyeceğini değerlendirmekteyiz.
 
W– Ulusal ruh sağlığı politikamız var mı? Bu yönde yeterli klavuzlarımız var mıdır?
 
M.Ç.-Evet  vardır. Kılavuzlar da TPD’nin hazırladığından başka Sağlık Bakanlığı’nın da bu konuda bir girişimi vardır.
 
W- Depresyon tedavisi görenlerde intihar oranlarımız hakkında bilgi alabilir miyim? Aydın Tabip Odasının çalışmasında intihar vakalarında önemli oranda hekim-ilaç tedavisi olanlar tespiti vardı? Depresyona yaklaşım nasıl olmalı?
 
M.Ç.- Özellikle depresyon ve bipolar hastaların yaklaşık yarısı hayatlarında bir kez intihar girişiminde bulunmaktadır. Bu hastaların onda biri de ölmektedir. Yapılan bir araştırmada intihar girişiminde bulunanların %70’nin  özellikle birinci basamak olmak üzere psikiyatri dışı hekimler tarafından görüldüğü bulunmuş olması,  özellikle birinci basamak hekimlerinin eğitilmelerinin önemini göstermektedir.

W –Alanınızda Malpraktis konusunda sıkıntılar yaşanmakta mıdır? Üyelerinize ne gibi destekleriniz olmaktadır?
 
M.Ç.- Henüz çok fazla sıkıntı yaşanmamaktadır. Zorunlu malpraktis sigortası  ile hekimler güvenceye alınmaya çalışılmıştır.

W –Üyelerinizin mezuniyet sonrası eğitim politikası nedir? Bu hizmetlerinizden başka hangi disiplinler yararlanabilir?
 
M.Ç.- Biz kurslarımız ve burslarlarımızla STE ni destekliyoruz. Tüm nörobilim alanında çalışan mesletaşlarımız yararlanabilir.

W-Otizm konusunda ülkemizde durum nedir? Bu konuda yeterli biliçlenme var mıdır? Derneğinizin  öncelik sıralamasını paylaşır mısınız?
 
M.Ç.- Türkiye’de son yıllarda eskiye kıyasla otizm konusunda oldukça bilinçlenme olmuştur. Alınacak yol hala çoktur. PD her türlü ruhsal bozuklukla eşit mesafede ilgilenmektedir.  PD’nin Antalyada  30 Ekim-03 Kaım 2013 tarihlerinde  düzenleyeceği  5. Uluslararası Psikofarmakoloji Kongresi & Uluslararası Çocuk ve Ergen Psikofarmakoloji Sempozyumu bu konulardaki en son bilgilerin Sağlık Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı temsilcilerinin yanında yerlive yabancı ilaç firmalarının ARGE departmanları sorumlularını katılımıyla yapılması ve geleceğe yönelik projeksiyonların da tartışılacak olması  gibi nedenlerle de çok önemlidir.

W – İlaç sektörü ile işbirlikleriniz ne anlamda olmakta ve gerçekleşen çalışmalardan aldığınız bazı sonuçları paylaşır mısınız?
 
M.Ç.- Genellikle kongrelerimize ve eğitim aktivitelerimize destek  ve kilink çalışmalar ile  faz  çalışmaları şeklinde olmaktadır. 
 
W – Nöropsikofarmakoloji alanında çalışmalarını nelerdir?
 
M.Ç.-Bu alandaki projelere PD olarak destek sağlamaktayız. Çok sayıda projenin finansmanını da sağladık . Çok sayıda yayın yapılmasına vesile olduk.  Şu an bir bursiyerimiz NIMH’de  son 3 ayına girmiş olup; özellikle epigenetik de çok önemli yeri olan telejonler üzerinde çalışmaktaır.
 
W- Eczaneden vatandaşın reçeteli satılan bir anti depresanı elde etmesi gözlemlediğiniz bir durum mu? Bu ne gibi sonuçlara yol açabilir? 
 
M.Ç.-Bu bilinen bir konu.Biz PD olarak tüm ilaçların reçeteli satılmasını ısrarla savunan ilk derneğiz. İntiharlar dahil çok büyük sakıncalarını her geçen gün daha fazla görüyoruz.
 
W –Tam gün çok konuşuldu fakat tekrar bu konudan en fazla etkilenen camia olarak kısaca uygulamaya dönük kritiklerinizi alabilir miyiz?
Bakanlığın ‘esneme’ ile çözüm bulması sizce yeterli mi? 
 
M.Ç.- Bakanlıkta yeni bir açılımın sinyallarini görüyoruz.
Ancak en az muayenehaneler kadar yaşam koçları, NLP,meleklerle tedavi, aktar-sözde doktorların vs  gibi bırakınız  sağlık mensubu olmayı, bu konuda hiç bir yetkinliği olmayanların denetlenmesi gerekir. Şüphesiz sağlıkta dönüşüm, epey nimetler yanında bazı külfetler de getirmiştir. Bu  külfet ve komplikasyonların gelecekteki  on-onbeş yıl içinde çok daha belirgin bir biçimde  herkese tarafından anlaşılacağına inanıyorum. Şu anki balayı  sarhoşluğu çok sürmeyecektir. İlaç israfı, performansın getirdiği suistimaller, vs  o zaman daha iyi anlaşılacaktır diye düşünüyorum.
 
 
W – İlaç tedavisi ve psiko terapi konusunda ülkemizin durumu nedir, hastalar terapi desteği konusunda sıkıntı yaşıyorlar mı?
Ülkemizin aile yapısı batılı ülkelere göre psikiyatrik hastalıklar açısından avantaj mı-dez avantaj mıdır?
 
M.Ç.- Bu açıdan SGK dahil yeni düzenleme çalışmaları yapılıyor. Yetkin psikoterapistlerin yetiştirilmesi gerekir. Aile  ve sosyal destek sistemlerinin Türkiye’de batıdan daha düçlü olması, bireyselleşmeyi kısıtlaması gibi bazı sakıncalarının yanında bir avantajdır diye düşünüyorum. Çünkü batı toplumlarında insalar aşırı bireyselleştiği için narsistleşmiş,paylaşımı bilmeyen, güvensiz, sıcak sosyal ilişkilerden yoksun; adeta milyonların içinde yanlızlık çeker durumdadırlar. Bu karı- koca için bile geçerlidir. 
 
W -Bakanlığın Toplum Ruh Sağlığı projesini değerlendirmeniz nasıldır? Bu proje hakkında geri dönüşler oldu mu?
Bölge hastaneleri kapasitesi yeterli midir ve batıda psikiyatrik hastaya yaklaşım ve tedavi anlayışı ile farklılıklarımız var mıdır?

M.Ç.- Olumlu gelişmelerdir. Hastaları toplumdan koparmadan tedavi stratejisi tüm dünyada kabul gören modern bir yaklaşımdır.  Ancak bunu tamamlayıcı mahiyette hastalara meslek edindirme de dahil yeni girişimler gerekir. Bölge hastaneleri kapasitesi yeterlidir. Batıda psikiyatrik hastaya yaklaşım ve tedavi anlayışına yakın yaklaşımlar söz konusudur.

W- Sevgili Hocam son olarak önümüzdeki Psikofarmakoloji Derneği  kongresinden bahseder misiniz? Öne çıkan konular neler olacak ve kimler katılmalıdır?
 
M.Ç.- 5. Uluslararası Psikofarmakoloji Kongresi & Uluslararası Çocuk ve Ergen Psikofarmakoloji Sempozyumu (5. UPK-UÇEPS)’da Antalya’da çok nezih bir ortamda, geçen kongrelerde olduğu gibi günlük pratikte karşılaşılan sorunlarla ilgili çözüm önerilerinin paylaşılması ve 5 günlük kongre süresi içerisinde psikofarmakoloji, biyolojik psikiyatri, nörobilim, nörogörüntüleme, v.b. konular ile ilgili tüm önemli ve kafa karıştıran hususlarda, en yetkin ulusal ve uluslararası konuşmacıların bilgi tazelendirmesi ve güncellemesi ile bu konularda pratik çözüm önermeleri yanında, zor – dirençli olgularla ilgili Dünya’daki en son yönelimleri siz saygıdeğer meslektaşlarımıza interaktif bir şekilde aktarmaları ve bu şekilde konunun uzmanlarına kafa kurcalayan sorularını da birebir sormaları olanağı sunulacaktır. 



Kongre üç paralel oturum şeklinde planlanmış olup; her zamanki gibi, Türkiye’den seçkin bilim insanlarımız ve yurtdışından dünyaca ünlü bilim insanları psikofarmakolojideki en son gelişmeleri konferanslar, paneller, ikili ve çoklu tartışmalar ve uydu sempozyumları ile gündeme taşıyacaklardır. Yine bu kongrede, alanında isim yapmış bu seçkin bilim insanları tarafından uzmanla buluşmalar ve kurslar düzenlenecek ve bu etkinliklere katılanlara sertifikaları verilecektir. 



5. UPK-UÇEPS’e gönderilen poster bildirilerin özetleri Klinik Psikofarmakoloji Bülteni’nin özel sayısında yayınlanacaktır. Böylece 5. UPK-UÇEPS’e gönderilen bildiriler SCI-E’de yer almış olacaktır.

5. UPK-UÇEPS’de ayrıca geçmiş kongrelerde yapıldığı üzere, artık geleneksel hale gelen poster bildirilerden jürinin seçeceği ilk üçüne ‘Poster Bildiri Araştırma Teşvik Ödülleri’ verilecektir. Yine 5. UPK-UÇEPS kapsamında jürinin seçeceği iki kişiye, ‘Psikofarmakoloji Derneği Genç Araştırmacı Bursu’ ve ‘Kariyer Geliştirme Bursu’ adı altında iki burs verilecektir. 5. UPK-UÇEPS’de Klinik Psikofarmakoloji Bülteni’nin 21 ve 22. ciltlerinde yayınlanan araştırma yazılarından jürinin belirlediği en iyi yazıların sahiplerine ‘Klinik Psikofarmakoloji Bülteni Araştırma Teşvik Ödüllleri’ verilecektir. Bu konuda ayrıntılı bilgi www.psikofarmakoloji.org    ve  www.psychopharmacology2013.org   web sitelerimizdedir.

 
W-
Paylaşımınız için çok teşekkür ederiz.

M.Ç.-  Ben de teşekkür ederim, bu vesile ile meslektaşlarımın 14 Mart Tıp Bayramını kutlarım.