Rahim ağzı kanserinden korunmak için yapılması gerekenlere dikkat çeken VM Medical Park Mersin Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Serap Mollaoğlu Özveren, “Korunmak için en önemli adım 9’lu aşıdır. Olabildiğince erken dönemde bireyin kendisi ve 12 yaşını geçmiş çocukları aşılanmalıdır. Bunun dışında, özellikle cinsel hayat başladıktan sonra tarama testleri, düzenli jinekolojik muayene kontrolleri ve smear alınması çok önemlidir” dedi.
VM Medical Park Mersin Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Serap Mollaoğlu Özveren, rahim ağzı kanseri hakkında açıklamalarda bulundu. Rahim ağzı kanserinin tanımını yapan Op. Dr. Özveren, “Rahim ağzı kanseri, rahimin alt kısmı olan servikste oluşan kanser türüdür. Dünya üzerinde her 2 dakikada bir kadının hayatını kaybetmesine yol açan ve kadınlarda meme kanserinden sonra en fazla görülen ikinci kanser türü olarak geçmektedir. Çoğunlukla etkeni HPV virüsüdür ve kronik enfeksiyon zemininde gelişir. HPV enfeksiyonu oldukça sıktır; cinsel aktif kadınların yarısı yaşam boyu HPV enfeksiyonu ile karşılaşır. Kanda dolaşan bir virüs değildir, kan testlerinde sonuç vermez. Dokuya yerleşen bir DNA virüsüdür. Genital bölgede özellikle serviksi çok sever” diye konuştu.
Her hpv enfeksiyonu kansere yol açmayabilir
HPV enfeksiyonunun kanama ve akıntı dâhil herhangi bir şikâyete neden olmadığını dile getiren Op. Dr. Özveren, “Ayrıca her HPV enfeksiyonu serviks kanserine ilerlemez. Serviks kanserine yol açabilen yaklaşık 15 HPV tipi ‘yüksek riskli HPV’ olarak tanımlanır. HPV tip 16 ve 18 pek çok yerde olduğu gibi Türkiye’de de servikal kanserlerle ilişkili en sık görülen iki yüksek risk HPV tipidir” dedi.
Ağız, boğaz ve vajen gibi kanserleri de tetikleyebilir
Serviks kanserlerinin çoğunda olayı başlatan etkenin HPV bulaşması olarak bilindiğini dile getiren Op. Dr. Özveren, “HPV ile enfekte çoğu insan buna bağlı ciddi problemler yaşamaz, ancak HPV taşıyan bireylerin az bir kesiminde kanser gelişebilir. HPV; ağız, boğaz, vajen, vulva ve serviks kanseri gibi birçok kanser tipinin ortaya çıkma olasılığını artırır” ifadelerini kullandı.
Risk faktörleri
Op. Dr. Özveren, rahim ağzı kanserinde risk faktörlerini şöyle sıraladı:
- Erken yaşta ilişkiye başlamak,
- Partner sayısının çok olması,
- Partnerin partner sayısının çok olması,
- Sigara kullanmak,
- Bağışıklık sisteminin zayıf olması, örneğin HIV enfeksiyonu, organ nakli nedeniyle immun sistemi baskılayan ilaç kullananlar,
- Anormal Pap smear sonucu olan ya da kanser öncesi servikal hücre değişiklikleri tanısı, öyküsü olan kadınlar,
- Düzenli Pap test yaptırmayan kadınlar,
- HPV teşhisi konmuş kadınlar,
- HPV aşısı yaptırmamış kadınlar.
Erken dönemde tarama testleri ve tanı konma süreci
Teşhis konulma sürecinden bahseden Op. Dr. Özveren, “Rahim ağzı kanseri erken evrede tarama testleri olan yüksek riskli HPV DNA testinde pozitiflik saptanması, smear testinde anormallik saptanması sonucu yapılan kolposkopik inceleme ve biyopsiler ile konulabilmektedir. Erken teşhis için en önemli nokta, PAP SMEAR testi ile kadınların düzenli bir şekilde taramadan geçmesidir. Smear testi son derece basit ve ağrısız bir kanser tarama yöntemidir. Cinsel ilişkiye başladıktan sonra her yetişkin kadın her sene smear testi yaptırmalıdır. 30 yaşını geçtikten sonra birbirini izleyen son 3 testi normal gelen kadınlar, her 2-3 yılda bir test yaptırmaya devam etmelidir. 30 yaşını geçen her kadın için bu test yanında, HPV DNA testi de yapılmalıdır. 65 yaşına kadar testlere ve jinekolojik kontrollere düzenli devam edilmelidir” şeklinde konuştu.
12 yaşından sonra rahim ağzı kanseri aşısı uygulanabilir
Rahim ağzı kanseri ve aşı ilişkisini anlatan Op. Dr. Özveren, şu bilgileri paylaştı:
“Rahim ağzı kanserinden korunmak için 9’lu aşının önemine dikkat çeken Op. Dr. Özveren, “Korunmak için en önemli adım 9’lu aşıdır. Olabildiğince erken dönemde birey kendisi ve 12 yaşı geçmiş çocukları aşılanmalıdır. Son çıkan ve daha kapsamlı olan 9’lu aşı, Ocak 2023 tarihinden itibaren ülkemizde uygulanmaktadır. Bu aşı HPV tip 6,11,16,18’e ek olarak diğer yüksek riskli HPV tiplerinde 31, 33, 45, 52 ve 58’in virüs benzeri partiküllerini içerir ve rahim ağzı kanserine neden olan daha fazla HPV tipine karşı bağışıklık sağladığı için daha yüksek oranda koruma sağlar. 12-30 yaş aralığında erkek ve kadın, ergen ve erişkinlere özellikle daha çok önerilir. 12-15 yaş arasında 2 doz, 15 -30 yaş arasında 3 doz şeklinde önerilmektedir. Kadın ve erkeklerde genital siğilleri, anal kanserleri önleyebilir. Bazı HPV türleri ağız ve boğazda gelişen kanserlerle de bağlantılı olduğu için bu kanserlere karşı da koruma sağlar. CDC (The Centers for Disease Control and Prevention), 12 yaşlarından sonra kız ve erkek çocuklara rutin HPV aşısı önermektedir. Rahim ağzı kanseri aşısı için en ideal aşılama zamanı cinsel deneyim henüz başlamadan yani HPV virüsü ile temas olmadan önceki dönemdir.”
Cinsel ilişki sonrası kanama görülebilir
Görülebilecek belirtileri dile getiren Op. Dr. Özveren, “Hastalığın çok erken dönemlerinde çoğunlukla herhangi bir belirtiye rastlanmaz. Görülebilen belirtiler normal olmayan lekelenme şeklinde vajinal kanamalar, cinsel ilişki sonrası kanamalar, kötü kokulu akıntı, et suyu kıvamında akıntı, genital kaşıntı ve yanma gibi şikâyetler şeklindedir. Hastalığın ileri evrelerinde idrar problemleri, büyük abdeste çıkma zorlukları ve bacak ağrıları görülebilmektedir” dedi.
Düzenli tarama ihmal edilmemeli
Op. Dr. Özveren, rahim ağzı kanserinden korunmak adına aşının yanı sıra dikkat edilmesi gerekenleri ise şöyle açıkladı:
“Aşı yaptırmak dışında özellikle cinsel hayat başladıktan sonra tarama testleri, düzenli jinekolojik muayene kontrolleri ve smear alınması çok önemlidir. Ayrıca sigaradan uzak durmak, spor yapmak, sağlıklı beslenmek bağışıklığımızı artıracak; olası bir HPV enfeksiyonu ile karşılaşmamız halinde bile üstesinden gelebilmemizi sağlayacaktır.”
Tedavi yolları
Rahim ağzı kanserinde tedavi yollarına değinen Op. Dr. Özveren, “Kanser öncesi lezyon (CIN 2-3) dokunun derinliğine geçmediyse rahim ağzında tuttuğu bölge kolposkopi ile belirlenebilir. Bölgenin cerrahi yöntemle alınması ile kanserleşebilecek alan ortadan kaldırılarak, hastada yüksek oranda iyileşme sağlanır. Basit bir cerrahi işlemdir. Bunun dışında, kanser tanısı konuldu ise cerrahi müdahale, radyoterapi ve kemoterapi yöntemleri tek başına ya da birbirleri ile kombine edilerek kullanılmaktadır. Kanser invaziv hale gelmişse ‘radikal histerektomi’ yapılır. Aynı zamanda kanser hücreleri pelvik bölgedeki lenf bezlerini tuttuğu için onlar da çıkarılır. Cerrahi sonrası hastaya kemoterapi ve radyoterapi de uygulanır” ifadelerini kullandı.