İsveç Stockholm Üniversitesi’nden psikolog Tina Sundelin ve ekibi tarafından yapılan çalışmada 1.732 yetişkinden uyanık kalma alışkanlıklarını tanımlamaları istendi. Ortalama olarak, en azından ara sıra ertelediklerini bildiren kişiler, ilk alarmları çaldıktan sonra yaklaşık 22 dakikayı uyuyarak geçirdiler.
Ekip, bu bireylerin yaklaşık altı yaş daha genç olduğunu ve hiçbir zaman ertelemediklerini bildirenlere kıyasla gece kuşu olma ihtimalinin neredeyse dört kat daha fazla olduğunu buldu.
Ayrıca, gece boyunca daha kısa bir süre uyuma ve sabahları uykulu olma olasılıkları, şekerleme yapmayanlara göre daha fazlaydı.
Araştırmanın ikinci ayağındaki düzenli olarak erteleyen 31 kişi için, 30 dakika süreyle ertelemek, ertelemelerine izin verilmeyen zamana kıyasla, uyandıklarında tamamladıkları bilişsel testlerdeki performanslarını ya artırdı ya da etkilemedi.
Bu testler temel aritmetik sorularını ve bir kelime listesini ezberlemeyi ve daha sonra bunları yeni kelimeler arasında tanımayı içeriyordu. Ertelemelerine izin verildiğinde katılımcıların, yavaş dalga uykusu adı verilen uykunun en derin aşamasından uyanma olasılıkları, hemen uyanmaları gereken zamana göre daha düşüktü.
Yavaş dalga sırasında uyanmak, uyku ataletine yol açabilir; bu, vücut uykudan uyanmaya geçerken hissettiğiniz sersemlik hissi anlamına gelir.
Sınırlı yapılan çalışmada ekip, bulguların, erteleyenlerin farklı uyanma yolları gibi, insanların uyanma alışkanlıklarına ilişkin gelecekteki araştırmalara kapı açacağını umuyor.
Araştırmayı yürüten psikolog Tina Sundelin, “Sabahları 30 dakika ertelemenin, o geceki uyku veya kişinin uyanırken ne kadar yorgun hissetmesi üzerinde herhangi bir olumsuz etkisi yoktur. Akşam insanları gibi sabahları uykulu olan ve ertelemenin uyanmalarına yardımcı olduğunu düşünen kişiler için bu çalışma, bu kişilerin uykudan sonra nesnel olarak daha uyanık olabileceklerini, yani bilişsel testlerde daha iyi performans gösterdiklerini gösteriyor.”