W- CinnaGen İlaç Kurucu Ortağı ve CEO’su Dr. Ecz. Ferhat Farşi ile ülkemize yapacakları yatırımları ve vizyon hedefleri üzerine bir söyleşi yapacağız;
CinnaGen İlaç olarak Türkiye’de hangi alanlarda, nasıl çalışmalarınız bulunuyor?
F.F.- CinnaGen İlaç olarak, Türkiye’de biyoteknoloji alanında Ar-Ge merkezi ve üretim tesisi kuruyoruz. Hedeflerimiz doğrultusunda geçen yıl öncelikle Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesi’nde fabrikanın temellerini attık. 2018 yılının Eylül ayında fabrikamızı açmayı planlıyoruz. İlk etapta 30 milyon dolarlık fiziki bir yatırım yapıyoruz. Ürünlerin teknoloji transferi ile birlikte know-how’ı da katarsak ilk etapta toplamda 100 Milyon Dolar’lık bir yatırımı hayata geçiriyoruz. Fabrikamızda ayrıca 100 kişiyi istihdam etmeyi planlıyoruz. Satış-pazarlama ekibini de dahil ettiğimizde yaklaşık 150-200 arası bir kadromuz olacak.
Hem Türkiye’deki fabrika yatırımımıza hem de ihracatta yaptığımız çalışmalarımıza hız kesmeden devam ediyoruz. Şu ana kadar Sri Lanka, Fas, Cezayir, Ürdün, Ekvator, Senegal, Moldova ve Bosna ile anlaşma imzaladık. Vietnam ve Bangladeş ile anlaşma yapmak için görüşüyoruz. Bunun dışında 12 ülkede görüşmelerimiz devam ediyor. Türkiye’nin jeopolitik konumundan dolayı Avrupa ülkelerine ihraç yapmak hedeflerimiz arasında yer alıyor.
W – 3 ve 5 yıllık vadede nasıl hedefleriniz var? Şirketin geleceğine dair en büyük hayaliniz nedir?
F.F.- Türkiye’nin biyoteknoloji ilaçlarıyla ilgili faturası Türkiye’de 2016’da yaklaşık 1 milyar dolar iken, 2017’de ise 1,5 milyar dolara yükseldi. Bu trend devam ederse bu rakam 2 ila 3 milyar dolara kadar yükselecek. Bu ürünlerin mutlaka Türkiye’de üretilmesi gerekiyor. Özellikle biyoteknoloji ve savunma sanayi bir ülkenin sahip olması gereken iki stratejik alandır. Türkiye’nin mutlaka bu alanlarda söz sahibi olması gerekiyor. Bu verileri göz önüne aldığımızda üreteceğimiz biyoteknolojik ilaç sayesinde yüz milyonlarca dolarlık ihracata bir tek kalemle ulaşmış oluruz.
En büyük amacım; 2023 hedeflerimiz çerçevesinde Türkiye’yi biyoteknolojik ilaçlar alanında öncelikle cari açığı sıfırlayarak sonrasında ihracat fazlası getiri elde eden konuma getirmek.
Sağlık alanına ve ekonomiye katkı sağlayacağına inandığımız Türkiye’nin ilk ileri teknolojili biyoteknolojik ilacını üretmek: Monoklonal antikor ilaçların A’dan Z’ye bütün proseslerini Türkiye’de yapıp Dünya’ya ihracatını gerçekleştireceğiz.
W- Yakın gelecek için hangi alanlarda, nasıl yatırım planlarınız bulunuyor?
F.F.- Üretim tesisimizle birlikte Ar-Ge tesisi yatırımımızı da planladık. Yeni biyoteknolojik ilaçları geliştirmek için sürekli olarak yıllık ciromuzun yüzde 20-30’unu Ar-Ge’ye harcamaktayız. Şu anda Ar-Ge yatırımları Türkiye’de yüzde 1 seviyelerindedir. CinnaGen İlaç olarak bina ve tesis yatırımı yanında, yurtdışındaki Türk Bilim insanlarının da Türkiye’ye gelmesini, yıllardır söylenen üniversite-Sanayi- Kamu işbirliğini, artık ülkemizin bilgiyi üretebileceği yatırımları sağlayacağız. Startup’ların da bu çerçevede yer alması gerektiğini düşünüyorum. Yakın gelecekte onlarla ilgili bir çalışmamızın da olacağını sizlerle paylaşabilirim.
CinnaGen İlaç’ın kurulmasından itibaren dünyada pek çok ülkedeki üniversiteleri gezme fırsatı buldum. İhracat faaliyetleri ile ilgili görüşmelerim esnasında üniversitede çalışan Türk bilim insanlarıyla irtibat kurdum. ABD’nin doğu ve batı yakasındaki araştırma merkezleriyle temaslarım devam ediyor. Özellikle batı bölgesinde Kaliforniya, doğu bölgesinde ise Boston’da Türk bilim insanlarının yoğun olarak çalışmalar yaptığını gördüm. Mesela Boston’daki Harvard Üniversitesi ve Tufts Üniversitesi’nden, Türkiye’den araştırma yapmak için doktora düzeyinde genç araştırmacılarla tanıştım. Bu üniversitelerde Türk bilim insanlarının önemli araştırma projelerinde yer aldıklarını gördüm. Endüstriyel biyoteknolojide, biyoloji, mikrobiyoloji ve moleküler biyoloji alanlarında önemli çalışmalar yapıyorlar.
Türkiye’de bu alanlarda araştırma yapma imkanı bulamadıkları için ABD’ye gidiyorlardı.
Bu uzmanların çoğu ABD’de yaptıkları araştırma çalışmaları bittikten sonra Türkiye’ye geri dönebilirler. Bu geri dönme kararında en önemli etken onlara iş imkanı ve ortamı sağlamak olacaktır. Bence en güzel yatırım da bu olacaktır.
W- Dünyada ve Türkiye’de uzun vadede şirketinizi nasıl konumlamayı istiyorsunuz? Bu anlamda nasıl hayalleriniz var? Bu hedefler doğrultusunda bugün neler yapıyorsunuz?
F.F.- Biz, 10 yıl önce Ortadoğu ve Kuzey Afrika’nın en büyük biyoteknolojik ilaç firması olmayı hedefledik ve bunu gerçekleştirdik. Mevcut durumda META bölgesinin (Ortadoğu, Türkiye, Afrika) en büyük biyoteknolojik ilaç üreticisiyiz.
Şirketimizin hedefi, 380 milyar dolarlık hacme sahip dünya biyolojik ilaç pazarında, ilk 10 global biyoteknolojik firma arasında olmaktır.
Türkiye’deki yatırımımız bu yönde atılmış en büyük adımlardan biri olarak hedefleri gerçekleştirme yolunda azmimiz ve kararlılığımızın göstergesi olmuştur. Biz, Türkiye ve Biyoteknoloji denilince akıllara gelen ilk firma olacak şekilde konumlanıyoruz. Aldığımız geri bildirimler de bu yolda başarılı bir şekilde ilerlediğimiz yönünde.
W- Bugün sektörünüzde rakiplerinizden en büyük farklarınız neler?
F.F.- META( Orta Doğu, Afrika ve Türkiye) bölgesinde CinnaGen ana faaliyet alanı biyoteknoloji olan tek ve en büyük firmadır. Bu bölgede iş yapmaktan dolayı üretim ölçeğimiz oldukça büyük. Bunun dışında biz ürünün geliştirme süreçleri dahil, tüm süreçlerini kendi içimizde yapabiliyoruz. Bu kabiliyetin oluşmasında biri Almanya’nın Berlin kentinde olmak üzere 5 Ar-Ge merkezimizin ve yurtdışındaki üniversitelerle ortaklaşa çalışmanın büyük katkısı var. Türkiye’deki Ar-Ge merkezimiz de diğer Ar-Ge merkezlerimizle birlikte çalışarak bu ivmeyi hızlandıracaktır.
W- 3-5 yıllık vadede yaratacağınız en büyük farklar neler olacak? Bu anlamda hangi yeni hizmetleri sunacaksınız? Nasıl bir hayaliniz var?
F.F.- Başta MAB’lar (monoklonal antikor) olmak üzere hücreden bitmiş ürüne biyoteknolojik ilaç teknolojisini Türkiye’de hayata geçirmeyi planlıyoruz. Amacımız, başta Türkiye olmak üzere biyoteknolojik ilaçların her hasta için kolay ulaşılabilir bir tedavi seçeneği olmasıdır.
Türkiye gerek konumu, gerek uluslararası iş tecrübesi, gerekse eğitim seviyesi ile öncelikle bölgenin sonra dünyanın önde gelen biyoteknolojik ilaç üretim üssü olması gerekiyor. Bu henüz gerçekleşmedi, önümüzdeki 3-5 yıl içerisinde bunu gerçekleştirebileceğimizi görüyorum. Bizim sloganımız “Sağlığa olan tutkumuz hayallerin ötesinde”. Bizim hedeflediğimiz alanlar çok hassas tedavi grupları, kanser ilaçları, MS ilaçları, Romatoid artrit ilaçları, kan hastalıkları ile ilgili ilaçlar, kısırlık tedavisine yönelik ilaçlar ve yetim ilaçlar gibi. Kendi ilacımızı üretip bunu dünyaya ihraç etme hedefinde ilerliyoruz. Bu sadece bir hedef değil aynı zamanda bizim uzun vade planımız.
W- Sektörünüzün Türkiye’de ve dünyada geleceğini nasıl hayal ediyorsunuz? Buraya katkınız nasıl hangi alanlarda olacak?
F.F.- Ülkemizde biyoteknolojik ilaçların tamamına yakını ithal edilmektedir. Bu kapsamda ülkemiz biyoteknolojik ilaçta ithalata bağımlı diyebiliriz. Bu hem bir sanayici olarak hem de bir Türk vatandaşı olarak beni üzüyor. Sadece ithalata dayalı bir sistem devam edemez, bir yerden sonra sürdürebilir olmaktan çıkacaktır. Bu yıl sonunda faaliyete geçecek olan tesisimizle ve gelecekte hayata geçireceğimiz yeni yatırımlarla bu bağımlığı azaltıp ülkemizi biyoteknoloji ihracatçısı bir ülke konumuna taşıyacağız. Yapacağımız bu teknoloji hamlesiyle katma değeri yüksek ürünlerin ihracatını yaparak cari açığın küçülmesinde büyük katkı sağlamış olacağız.
W- Sayın Ferhat Bey vizyon hedeflerinizin gerçekleşmesi dileğimizle kalben başarılar dileriz.