Ana Sayfa Ekonomi Sağlık alanındaki şirketlerden inorganik büyüme bekleniyor

Sağlık alanındaki şirketlerden inorganik büyüme bekleniyor

EY ABD Firma Ortağı ve Kurumsal Finansman Grubu Sağlık Sektörü Sorumlusu Arda Ural, küresel kapsamda ilaç ve medikal teknoloji endüstrisinin çeşitli sebeplerle yavaşlayan organik büyüme hızlarını pekiştirmek için firmaların sağlık alanında başka şirket alımlarıyla inorganik büyüme modelini artarak uygulamaya devam edeceklerini öngördüklerini belirterek, “Sağlık alanında sermaye akışının öncelikle bir milyar dolar eşiğinde satış rakamlarına ulaşmış kanser alanında faal firmaları hedef alacağı konusunda tahmin yürütüyoruz.” dedi.

Sağlık alanında küresel sermaye akışına ilişkin AA muhabirine değerlendirmede bulunan EY ABD Firma Ortağı ve Kurumsal Finansman Grubu Sağlık Sektörü Sorumlusu Ural, küresel sağlık, biyoteknoloji, medikal ve ilaç teknolojileri kapsamında yapılan toplam yatırımların şirket alım, satım ve birleşmesi olarak değerlendirildiğinde 2017 yılında, yaklaşık 200 milyar dolarlık bir hacimde gerçekleştiğini belirterek, sağlık alanındaki sermaye hareketlerinin yüksek bir hareketlilik göstermeye devam ettiğini, özellikle medikal cihaz teknolojileri pazarının oldukça aktif bir yıl geçirdiğini kaydetti.

Büyüklük bakımından, birincil ve lider pazar ABD olurken, Çin ve Japonya’dan akan sermayenin her türlü coğrafyada kendine yatırım platformları bulduğunu ifade eden Ural, şunları söyledi:

“2018’e bakıldığında EY’nin 43 ülkede 3 bin üst düzey yöneticisi ile yaptığı küresel bir anketin sonuçlarına dayanarak firma yöneticilerinin yüzde 60’ının 2018 yılı içinde başka bir firmayı satın almayı amaçladıklarını anlıyoruz. Aynı anket katılımcılarının yüzde 84’ünün küresel ekonominin bu yıl iyileşme göstermeye devam edeceğini de işaret etti. Ayrıca, şu anda rekor seviyelerde olan biyoteknoloji şirketleri pazar değerlemelerinin başka şirketleri satın alma konusunda yöneticilerin cesaretini kırmadığını da görüyoruz.

Dolayısıyla, bu sermaye hareketi beklentilerinin 2018’de sürdürülebilir bir eğilim sergileyeceğini bekleyebiliriz. Küresel kapsamda ilaç ve medikal teknoloji endüstrisinin çeşitli sebeplerle yavaşlayan organik büyüme hızlarını pekiştirmek için firmaların sağlık alanında başka şirket alımlarıyla inorganik büyüme modelini artarak uygulamaya devam edeceklerini öngörüyoruz.

Sağlık alanında sermaye akışının öncelikle bir milyar dolar eşiğinde satış rakamlarına ulaşmış kanser alanında faal firmaları hedef alacağı konusunda tahmin yürütüyoruz. Özellikle onkoloji, otoimmün hastalıklar, gen ve hücre tedavisi teknolojilerinin revaçta alanlar olarak öne çıkacağı analistler tarafından tahmin ediliyor.”

Ural, yabancı yatırımcıların ve çok uluslu sağlık firmalarının bir ülkeye yatırım yaparken görmek istedikleri en kritik unsurun sürdürülebilirlik olduğuna işaret etti.

Türkiye’nin coğrafi konumundan dolayı Orta Doğu, Türki Cumhuriyetler ve Doğu Avrupa ülkelerine erişim için bir merkez üs olma potansiyelini kullanabilmesi için fiyatlandırma, geri ödeme sistemlerinin ve genel anlamda sağlık politikalarının önemli olacağını vurgulayan Ural, “Yatırımcılar bu sermaye ve teknoloji akışına karar verirken ve büyük resmi değerlendirirken, bulunduğumuz coğrafyadaki jeopolitik hareketlilik ve politik istikrarın devamını da risk unsurları olarak göz önüne alıyorlar.” diye konuştu.

– Sağlık turizminden büyüme sinyalleri

Ural, OECD verilerinde, Türkiye’de toplam kişi başına sağlık harcamalarının 2016 yılında 1088 dolar olduğunu aktararak, “Meksika ile aynı seviyede olan bu rakam, Avrupa ülkelerinin yaklaşık 5’te 1’i ve ABD ortalamasının 7’de 1’i. OECD Türkiye’de 2017 ile 2020 yıllarında yüzde 8’lik bir yıllık ortalama büyüme öngörüyor. Dolayısıyla sağlık sektörü gelişmiş ekonomilerle karşılaştırılınca büyüme potansiyeline sahip.” dedi.

Sağlık turizminin Türkiye’de büyüyen bir alan olmaya devam edeceği şeklinde sinyaller verdiğine dikkati çeken Ural, şunları anlattı:

“Türkiye’nin de dahil olduğu ve genelde tedavi, cerrahi ve toplam hastane bakım masraflarının gelişmiş ülkelere göre daha uygun ve rekabetçi olduğu ülkelerin sağlık sistemleri iki temel sebeple sağlık turizminde talep görüyor. Birincisi toplam tedavi masraflarının seyahat, konaklama ve aracı komisyonlarını da dahil ettikten sonra dahi daha düşük kalması. İkincisi de belli ufak bir grup hastanelerdeki sağlık personelinin kalitesi.

Bu özellikle yetişmiş hekim, cerrah, hasta bakıcı ve postoperatif bakım açısından önemli bir avantaj. Hastaların, Türkiye’de henüz onaylanmamış ilaçları kendi ülkelerinde temin edebildikleri durumlarda Türkiye, Hindistan ve Meksika sağlık turizminde adı anılan ülkeler arasında sayılabilir. Yalnız unutmamamız gereken nokta; toplamda elde edilen gelirin büyük resimle kıyaslandığında marjinal seviyede kalacak olmasıdır.”

Ural, Eczacıbaşı Sağlık Grubu’nun Türkiye’ye yeni teknoloji getirme yolunda planladığı atılımların hastalar, hekimler ve genel sağlık sistemi bakımından katkı ve değer sağlayacağını dile getirdi.

– Eczacıbaşı Sağlık Grubu organik ve inorganik büyümesini hızlandıracak

Eczacıbaşı Holding Sağlık Grubu Başkanı Elif Çelik ise Türkiye’nin yabancı sermayeyi çekmeye devam etmek için artan nüfus, ekonomik büyüme ve görece olarak ucuzlayan TL’yi kullanarak avantaj elde edebileceğine işaret etti.

Çelik, insan hayatının farklı evrelerine dokunan ürün ve hizmetleriyle entegre bir sağlık sunucusu olma yaklaşımını benimserken, öncelikle insan sağlığının maksimum süreyle korunmasını, takiben erken tanı, inovatif-kişiselleştirilmiş tedaviler ve tüm bu alanların sağlık teknolojileri ile bütünleştirilmesini amaçladıklarını ifade ederek, şunları kaydetti:

“Bu yaklaşıma uygun olarak Eczacıbaşı Sağlık Grubu yenilikçi ürün portföyleri yaratmaya,yeni teknolojilerle bütünleşen sağlık hizmetlerini ülkemize getirmeye ve dijitalleşmeye odaklanırken bu alanlarda yeni stratejik işbirlikleri kurmaya da hız veriyor. Eczacıbaşı Sağlık Grubu 5 yıllık orta vade stratejik planında organik ve inorganik büyümesini hızlandıracak ciddi bir yenilenme hedefliyor.”

ELİF FERHAN YEŞİLYURT