Geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’un tarihi değeri açısından müstesna bir şehir olduğunu anlatarak “Ama biz bu şehrin kıymetini bilmedik, biz bu şehre ihanet ettik, hala da ihanet ediyoruz, ben de bundan sorumluyum.” itirafında bulundu. Dün İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Trabzon yaylalarındaki kaçak yapılaşmayı kastederek “Şehrimizin doğasına zarar verdik mi? Evet, verdik. Bize bırakılan yaylalarımızı maalesef gelecek nesillere bırakamamanın hüznü ve ızdırabı içindeyiz. Çok net söylüyorum. Bu bizim sorumluluğumuzdur.” itirafını yaptı. Bugün bir itiraf da, sağlık çalışanlarının iş yükünün çok fazla olduğunu belirten Sağlık Bakanı Ahmet Demircan’dan geldi: Hemşire, doktor sayımız OECD ortalamasının altında ve sıralama da sonlardayız.
Özel bir üniversitenin 2017-2018 Akademik Yılı açılış törenine katılan Sağlık Bakanı Ahmet Demircan, Türkiye’de hasta memnuniyetinin yüzde 75 düzeylerinde olduğunu, ancak sağlık çalışanı sayımızın OECD ortalamasının altında ve sıralama da sonlarında olduğunu açıkladı. Demircan, bu sonuçtan yola çıkarak mevcut sağlık çalışanlarının olması gerekenden fazla iş yükü üstlenerek hizmet vermeye çalıştığını fark ettiklerini ve bu oranın yükseltilmesi gerektiğini belirtti.
Programda Bakan Demircan öğrencilere akademik yılın ilk dersini verdi. Bakan Demircan derste yaptığı konuşmasında, “Türkiye’de üniversitesi olmayan ilimiz kalmadı. Bu bir yönüyle büyük bir başarı, bir yönüyle de büyük bir sorumluluk. Üniversite her yere açmakla olmuyor. Üniversiteye eleman yetiştireceğiz, öğretim elemanımızı yetiştireceğiz. Hocalar yeterli sayıya ulaşacak. Üniversitelerimiz araştırma merkezleri haline gelmeli. Üniversite bilgiyi verecek elbette ama bilgi üretiminde de öncülük edecek, bilginin ürüne dönüşmesi içinde öncülük edecek. Üniversite sadece öğrenciler düzeyinde değil aynı zamanda iş alemiyle, piyasayla, hayatla da bağını kuracak. Bağlantısı içerisinde verimini orada da gösterecek. Türkiye bu istikamette yürüyor ve yürümeli. Eğitim alanında Türkiye Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da ifade ettiği gibi arzuladığımız noktayı elbette, biz çok önemli mesafeler arzuladığımız için yakalayamamış görünüyoruz. Ama biliniz ki kısa zamanda bunlar yakalanacak. Türkiye bu istikamette bütçe kaynaklarını en ciddi şekilde birinci sırada eğitime ayırıyor. Sağlık bile eğitimin seviyesinde değil. Eğitimin grafiği sürekli yükseliyor. Sağlığın grafiği bir yerden sonra düz gidiyor. Biz sağlık olarak gayri safi milli hasıla içerisinde yüzde 5’leri anca ayırıyoruz. Ama eğitim de bu yüzde 7’leri buldu. O şekle gidiyor” dedi.
“HEMŞİRE, DOKTOR SAYIMIZI OECD ORTALAMASININ ALTINDA VE SIRALAMA DA SONLARDAYIZ”
Demircan, “Hemşire, doktor sayımızı OECD ortalamasının altında ve sıralama da sonlardayız. Bu insan gücüne rağmen harcadığımız paranın düşüklüğüne rağmen elde ettiğimiz sonucun yüksekliğinin bize bir şey söylemesi lazım. Biz bunu şöyle duyuyoruz, hissediyoruz; ağırlıklı olarak sağlık çalışanı kaldırıyor bu yükü. Hasta memnuniyeti yüzde 75’lerde. O zaman çalışanın memnuniyetinin gözden geçirilmesi lazım dedik. Şimdi elbette ki hasta memnuniyeti 75’de de kalmamalı yani 4 hasta geldi, 3’ü memnun, biri memnun değil. Bu kabul edilebilecek bir şey değil, 90’ları geçmesi lazım. Herkesi yüzde 100 memnun edemeyebiliriz. Ama 75 düşük. Onun yükselebilmesi için hizmeti verenin de memnuniyetinin yükselmesi lazım dedik. Ve o alana da yöneldik. Sağlıktaki hedeflerimizden bir tanesi, sağlık çalışanlarımızın OECD normlarına yaklaşacak şekilde artırılması… Elbette ki bir bütün içerisinde bunu yapmak zorundayız. Ülkenin gayrisafi milli hasılasını hep beraber yükselttiğimiz zaman sağlıkta harcadığımız rakam da büyüyecek” şeklinde konuştu.
“UZMAN HEKİM AÇIĞIMIZ VAR O AÇIĞIN KAPANMASI BİRAZ KOLAY DEĞİL”
Bakan Ahmet Demircan, “Mecburi hizmet kurallarının öncesinde ihtiyaçlara göre nerelere kadro açalım görüşmesi yaptığımızda şunu gördük; pratisyen hekim sayısında açığımız önümüzdeki 5-6 yıl içerisinde kapanacak, iyi gelişmeler. Yeterli sayıda mezun vermeye başladı üniversitelerimiz. Ama uzman hekim açığımız var o açığın kapanması biraz kolay değil. Çünkü tıpta gelişmeler devam ediyor. Dinamik bir alan. Daha önceden meslek dalı olmayan alanlar meslek dalı haline geliyor. Uzmanlık alanındaki ihtiyacı karşılayabilmek için TUS (Tıpta uzmanlık sınavı) kadrolarını 6 binden 8 bine çıkardık. Hem üniversitelerimizin kadro ihtiyacı bu şekilde karşılanmış olacak, hem de attığımız bu adımın etkisini bir 5 yıl sonra göreceğiz. Çünkü 4-5 yıl sonra uzmanlar gelmeye başlayacak. Gelişmeler olumlu” diye konuştu.
“ESNEK BİR ÇALIŞMA MODELİ GELİŞTİRMEK MÜMKÜN”
Demircan, “Üç şey var elimizde; mekan, donanım ve insan unsurumuz. İnsan unsurumuzun en verimli bir şekilde hizmete katılmasını sağlayacak yatırım yapmamız lazım. Şu andaki mevcut düzenlemede bizim yetiştirdiğimiz insan gücümüz verimli bir şekilde hizmete katılmada zorlanıyor. Kurallar var, ya üniversitedesin ya dışarıdasın gibi daraltmışız alanı. Halbuki esnek bir çalışma modeli geliştirmek mümkün. Üzerinde çalışıyoruz. Bizim hedefimiz şu; biz 80 milyonluk bir ülkeyiz bu hastaneler bu milletin, içine konan donanımları bu millet ödüyor. Yetişmiş insan gücü de bu milletin insan gücü. Bizim sağlığı yönetenler olarak görevimiz ne? Milletimizin hizmetine bu mekanları, bu donanımı ve bu insan gücümüzü en verimli şekilde sunmak. Bu modeli geliştiriyoruz” dedi.
Programda ayrıca akademik yükseliş unvan takdim töreni de gerçekleştirildi.
DHA