W- Türkiye ve Avrupa’da yerli ve yabancı müvekkillerine hukuki danışmanlık hizmetleri sunan Avukat Oğuz Kara, sağlık çalışanlarını ilgilendiren güncel konularda sorularımızı yanıtladı.
Sizce Türkiye’de sağlık işletmelerinin en güncel sorunları neler?
O.K.- Benim en çok dikkatimi çeken sorunlar 2 noktada toplanıyor:
ilki hastanın tedavi konusunda aydınlatılması, onayının alınması ve hasta verilerinin korunması hususu
ikincisi sağlık işletmesi ve çalışan ilişkisi.
W- Röportajımızda öncelikle malpraktise değinmek istiyoruz. Malpraktisin tanımını yapmak ister misiniz?
O.K.- Malpraktis, yanlış uygulama anlamına geliyor. Tıbbi malpraktis nedir diye soracak olursak: Bilgisizlik, deneyimsizlik ya da ilgisizlik nedeniyle bir hastanın zarar görmesi “hekimliğin kötü uygulaması” anlamına geliyor.
W- Malpraktisin hala gündemde olmasını ve bu konuda etkin önlemler alınmamasını neye bağlıyorsunuz?
O.K.- Hastalar çoğu zaman operasyon ve tedavinin özellikleri, yan etkileri, olası riskleri konusunda bilgilendirilmiyor. Bunun en önemli sebebi de hastayı bir an önce ikna ederek, operasyona başlamak ve gelir elde etmek diye düşünüyorum. Hasta zaten eli mahkum çoğunlukla doğrudan tedavi olmak istiyor. Hal böyle olunca yan etki veya risk ortaya çıkınca hasta hayal kırıklığına uğruyor.
Çevremizde, neredeyse her sokakta, artık bir estetik kliniği veya küçük çaplı bir hastane bulabiliyoruz. Elbette genelleme yapmak yanlış ama bunların çoğunda hastaların aydınlatılmış onamı alınmıyor. Bu konuda denetim mekanizması eksikliğinin olduğu bir gerçek.
W- Malpraktis davalarında nasıl sonuçlar elde ediliyor?
O.K.- Malpraktis hastada fiziksel ve ruhsal yönden büyük mağduriyete sebep oluyor. Mağduriyet salt hasta ile de kalmıyor, kimi durumlarda hasta yakınları da ekonomik ve ruhsal anlamda çöküntü yaşayabiliyor.
Yanlış tedavi uygulaması ve hatalı operasyon durumunda açılan davalarda her zaman iyi sonuçlar elde edilemiyor. Neden derseniz, davalarda tedavide yanlış uygulama olup olmadığını doktor bilirkişiler değerlendiriyor. Yargılanan da doktor olduğu için genelde major hatalar göz önüne alınıyor. Gerçekten çok bariz hataların olduğu hallerde yargılanan doktor aleyhine bilirkişi raporu düzenleniyor. Mesela hastanın vücudunda yabancı madde unutulması, yanlış ilaç verilmesi, yanlış yere veya hatalı iğne yapılması, hastanın veya müdahale edilecek uzvun karıştırılması gibi…
W- Sağlık işletmeleri ve çalışanları arasındaki ilişki de ikinci temel sorun dediniz. Bu konuyu da açar mısınız?
O.K.- Sağlık işletmelerinde genel sorun, iş çok fazla ama çalışan sayısı az. Örneğin bir hastanede bir doktora düşen hasta sayısını ele alalım. Türkiye’de uluslararası standartlara çok aykırı olarak hastanın öyküsü yeterince dinlenmeden teşhis tanı ve tedavi sürecine geçiliyor. Doktorlar, hastane yönetimi tarafından bunu yapmaya mecbur bırakılıyor. Diğer yandan hasta için zaruri olmadığı halde ek testler, filmler, tahliller istenerek ek gelir elde edilmesi amaçlanıyor. Bu hasta boyutunda mağduriyet yaratırken çalışanlar üzerinde de baskı oluşturuyor. Tabi sağlık işletmesi çalışanları salt doktorlar değil, hemşire, teknisyen gibi çalışanlar üzerinde de yoğun iş yükü mevcut ve fazla mesai ücreti uygulamasını da pek göremiyoruz. İşin kapsamı da insan sağlığı… Bu durum çalışanların yoğun bir baskı altında çalışmalarına sebep oluyor.
W- Kişisel veri koruması da şu an gündemde. Sağlık işletmelerinin bu konuda alması gereken önlemler neler?
O.K.- Kişisel veri, kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ait her türlü veri demek. Yani bir kişinin ismi, kimlik numarası, adresi gibi bilgiler kişisel veriler. Sağlık tesisleri bu verileri işlerinin doğası gereği temin ediyor. Bunun yanında ayrıca “özel nitelikli kişisel veri” de temin ediyorlar.
Özel nitelikli kişisel veriler öyle veriler ki öğrenilmesi halinde ilgili kişi hakkında ayrımcılık yapılmasına veya mağduriyete neden olabiliyor. Sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel veriler özel nitelikli kişisel veriler. Bu veriler kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amacıyla, sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından işlenebiliyor. Ama öncesinde kişiyi saklanacak kişisel verilerin ne olduğu ve ne amaçla saklanacağı konusunda aydınlatmak lazım ve rızalarını almak lazım.
W- VERBİS nedir? VERBİS kayıt yükümlülüğü sağlık işletmelerini de kapsıyor mu?
VERBİS bir kısaltma, Veri Sorumluları Sicil Bilgi Sistemi’nin kısaltması.
Sağlık işletmeleri de kişisel verileri sakladıkları, kayıt sistemlerini kurdukları ve yönettikleri için veri sorumluları.
Veri sorumluları, VERBİS sicil sistemine elektronik ortamdan kaydoluyor ve işlemekte ooldukları kişisel verilerle ilgili beyan ve taahhütlerde bulunuyorlar. VERBİS’e başlıklar halinde kategorik bazda hangi tür kişisel verilerin hangi amaçlarla işlendiği, ne kadar süreyle saklanacağı ve kategorik bazda kimlere/nasıl aktarılabileceği gibi bilgiler kaydediliyor.
Yıllık çalışan sayısı 50’den çok veya yıllık mali bilanço toplamı 25 milyon TL’den çok olan sağlık işletmelerinin VERBİS kaydı için son tarih 31.12.2019.
Yıllık çalışan sayısı 50’den az ve yıllık mali bilanço toplamı 25 milyon TL’den az olan sağlık işletmelerinin VERBİS kaydı için son tarih 31.03.2020.
W- VERBİS’e kayıt yaptırmamanın bir yaptırımı var mıdır?
O.K.- Kişisel Verilerin Korunması Hakkında Kanun’un 18/1/ç maddesi uyarınca “… Veri Sorumluları Siciline kayıt ve bildirim yükümlülüğüne aykırı hareket edenler hakkında 20.000 Türk lirasından 1.000.000 Türk lirasına kadar idari para cezası verilir.” hükmü yer aldığından, ihlal durumunda para cezası yaptırımı uygulanıyor.
W- Av.Oğuz Bey bilgi paylaşımı için çok teşekkür ediyoruz.