İstanbul Aile Hekimliği Derneği (İSTAHED) Hukuk Genel Sekreteri Dr. Mustafa Tamur, sağlık raporunun vatandaş ve kurumlar açısından sadece prosedürü tamamlamak olarak görüldüğünü belirterek, “Hekim tarafında ise bu bir sorumluluk ve yasal olarak bağlayıcı olan ciddi bir imzadır.
İstanbul Aile Hekimliği Derneği (İSTAHED) Hukuk Genel Sekreteri Dr. Mustafa Tamur, sağlık raporunun vatandaş ve kurumlar açısından sadece prosedürü tamamlamak olarak görüldüğünü belirterek, “Hekim tarafında ise bu bir sorumluluk ve yasal olarak bağlayıcı olan ciddi bir imzadır.” ifadelerini kullandı.
Tamur, yaptığı yazılı açıklamada, çeşitli konularda yapılacak iş–işlem ve etkinlikler için ilgili çeşitli kurum ve kuruluşlarca sağlık raporu talep edilmesinin, vatandaşların ve aile hekimlerinin “kabusu” haline geldiğini kaydetti.
Raporların büyük bir kısmının keyfi olduğunu savunan Tamur, “Sağlık raporu vatandaş ve kurumlar açısından sadece prosedürü tamamlamak olarak görülmektedir. Hekim tarafında ise bu bir sorumluluk ve yasal olarak bağlayıcı olan ciddi bir imzadır.” değerlendirmesini yaptı.
Tamur, bu konuda sağlıkta etkili sivil toplum kuruluşlarının çeşitli açıklamalarla taleplerini dile getirdiğini aktararak, “İSTAHED olarak konuya uzun süredir sahip çıkan derneğimiz, bu konuda aylardır ilçe ilçe gezip imzamızın bu kadar değersizleştirilmesini, vatandaşın da bu şekilde gereksiz bir koşuşturmaya maruz bırakılmasını önlemeye çalışmaktadır.” ifadelerini kullandı.
Dünya örneklerinde olduğu gibi kanunla kriterleri açıkça belirtilmiş özellikli birkaç alan dışında sağlık raporları uygulamasının kaldırılması gerektiğini savunan Tamur, şunları kaydetti:
“Tek hekim raporu denilen şey bilimsel olarak bir ucubedir. Bir hekimin hangi amaç için olursa olsun her türlü tetkik ve görüntüleme yönteminden faydalansa bile bir kişiye tam sağlıklı demesi mümkün değildir. Bu nedenle tek hekim raporu adı altındaki tüm formatlar iptal edilmeli, bunlara dair tüm mevzuat silinmelidir. Kişilerin bedeni ve ruhi hastalık ya da farklılıkları veya sahip oldukları hastalıkları nedeniyle onların eğitim, spor, çalışma ve başka faaliyetlerinin engellenmesi bir hak ihlali olup, özelliği olanlara içinde bulunmak istedikleri etkinliği onlara uygun hale getirmek sosyal devletin borcu olarak görülmelidir. Kişilerin anayasal haklarına saygı gösteren ve aynı zamanda vatandaşa güvenen ve imzasına sorumluluk yükleyen ‘beyan’ sistemi getirilmeli özel durumlar dışında herhangi bir iş–işlem ve faaliyet yapacaklardan ‘sağlık beyanı’ dışında evrak talep edilmemelidir. Birçok medeni ülkede sürücü belgesi için dahi rapor istenmeyip ‘sağlık beyanı’ yeterli görülürken ve yanlış beyanın ağır yaptırımları varken bizde satranç oynamak için bile sağlık raporu talep edilmesi anlaşılır bir şey değildir, derhal düzeltilmelidir. Kişilerin sağlık-net ve e-nabız kayıtları, kişilerin de onayı ile reel veri kabul edilerek kurum ve kuruluşlarca kendi kriterleri varsa kullanılmalı, onun dışında şüpheli ve özellikli durumlarda şüpheli duruma dair gerekli açıklama yazıları ile ilgili duruma uygun branşın görüşü alınmalıdır.”