Uzun süredir güncellenmediği için eleştirilere konu olan Sağlık Uygulama Tebliği (SUT), Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan değişiklikler ile 08 Şubat 2022 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Kamu-özel tüm sağlık kurum ve kuruluşlarının uzun zamandır yapılmasını beklediği SUT değişiklikleri ile muayene, ameliyat, tetkik, girişimsel işlemler, tıbbi malzemelerin yeni işlem puanları artırılmıştır. Bu değişiklikler ile ayrıca genetik, sitogenetik tetkiklere ilişkin düzenlemeler ve Spinal Musküler Atrofi (SMA) hastalığına ilişkin düzenlemeler de yer almış ve bu kapsamda; SMA Tip-1, Tip-2 ve Tip-3 hastalarının ilaç giderlerinin SGK tarafından karşılanması için aranan kriterler de düzenlenmiştir.
Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) sözleşme/protokol yaptığı tüm sağlık hizmet sunucularından satın aldığı sağlık hizmetleri için güncellenen yeni fiyat tarifesine yaklaşık %35-%75 (Muayene %35, Paket işlemler %45, Diğer İşlemler %40, Diyaliz %50, Tıbbi Malzemeler %75) arasında zam yapılmıştır.
Yıllardır güncellenmeyen SUT değişikliklerinin temelinde, her geçen yıl açık veren sağlık harcamalarının daha fazla açık vermesini önlemenin olduğu düşünülse de SUT değişikliğine götüren süreçte tıbbi malzemelerle ilgili yaşanan problemlerin rolü büyüktür. Tıbbi malzeme veren firmalar; kamudan alacaklarının en erken 18 aydan önce verilmemesi, döviz kurundaki sabitleme ve SUT fiyatlarında yıllardır yapılmayan değişikliklere karşı ekonomik olarak artık dayanamaz hale gelmeleri nedeniyle 6 Aralık 2021’den itibaren kamu ve üniversite hastanelerine tıbbi malzeme vermeyeceklerini açıkladılar. Sağlık Bakanlığı, firmaların bu eylemi nedeniyle uzun süre acil dâhil olmak üzere bazı ameliyatların yapılamaması üzerine tıbbi medikal firmaları ve özel hastanelerin temsilcileri ile görüşmüş ve bu görüşmeler sonucunda bir takım değişiklik kararı almak zorunda kalmıştır. Alınan SUT kararları sonucunda medikal firmalar ve özel hastane patronları rahatlamıştır.
Kamu üniversite ve devlet hastanelerinde tıbbi malzeme sağlanmasında yaşanan sıkıntının gerekçeleri şunlardı: Özellikle kamu tıp fakültesi hastanelerinin, tıbbi cihaz sektörüne borçlarını ödeyememesi ve borçların ödenmesi için uzun vade verilmesi; bu malzemelerin çok büyük çoğunluğunun veya hammaddesinin yurt dışından döviz karşılığı getirtilmesi; dövizin sabitlenmesine karşılık dövizdeki anormal artış ve SUT’ta ameliyat, tetkik, malzeme ve cihaz bedellerinin uzun süredir güncellenmemesiydi. Bu nedenle de kamu üniversite ve devlet hastanelerinde tıbbi malzeme gerektiren beyin ve sinir cerrahi ile ortopedi ameliyatları durma noktasına gelmiş, kardiyoloji ve kardiyovasküler işlemler aksamaya başlamıştı. Özellikle plak, vida, stabilizasyon, ortez, protez, kalp pili, kateter, stent, balon gibi ithal edilen her türlü malzemenin temininde sorunlar yaşanmış, hekimler ne acil ne de planlanmış ameliyatları yapabilmişti. Bu durum, sağlık hizmetlerinin aksamasına ve vatandaşın mağdur olmasına neden olmuştu.
Emeğiyle sağlık hizmeti üreten hekim ve sağlık çalışanları açısından ise SUT puan ve fiyatları yıllardır düşünülmemiştir. Yapılan SUT güncellemesi ile artık çürümüş olan performansa dayalı ödeme sisteminin beslenmesi dahi mümkün değildir. Enflasyon ve özellikle elektrik, su, doğal gaz gibi ihtiyaçlara yapılan zamlardan dolayı hem sağlık kuruluşlarının hem de sağlık çalışanlarının giderlerindeki artışa karşılık yapılan SUT değişikliği bir şey ifade etmemektedir. Kaldı ki TTB’nin en başından beri söylediği gibi performans sisteminin sürdürülebilir olmadığı, emeğimizin hakkına yakışanın performansa dayalı değil emekliliğe yansıyacak tek ödeme olduğu; hekimler ve sağlık çalışanlarının büyük çoğunluğu tarafından da fark edilmiştir. Eğer hekimler ve sağlık çalışanlarının emekleri düşünülecekse algı ve kafa karışıklığı yaratmaktan öte gidemeyen SUT değişikliklerinin yerine, temel ücretlerde emekliliğe yansıyan yeterli düzenlemeler yapılmalıdır.
TTB olarak Ekim ayından itibaren hekim ve sağlık çalışanlarının ekonomik ve özlük hakları üzerinden giden bir eylem sürecindeyiz. Tüm çağrılarımıza ve randevularımıza yanıt vermeyen, yaptığımız eylemleri görmezden gelen Sağlık Bakanlığı; özel hastane ve tıbbi malzeme firmalarının haklı gerekçelerle kısa sürede yaptığı eyleme karşılık vermiştir. Kamuda veya özel hastanelerde yıllardır çalışan hekimler ve TTB, bu sorunu gündeme getirdiği halde hiçbir şekilde yanıt vermeyen Sağlık Bakanlığının konu tıbbi malzeme firmaları ve özel hastaneler olunca hızlı bir şekilde yanıt vermesi manidardır. Kendisi de özel hastane sahibi olan Sağlık Bakanının kamuda ve özelde çalışan binlerce hekimin bunca yıldır mağduriyetini görmezden gelmesi de emeğin yanında olmadığını göstermektedir. Ayrıca hekim emeğinin karşılığına sadece %35 artış önerilirken, tıbbi malzeme fiyatlarına %75 artış yapılması, hekim emeğinin daha da ucuzlatılmasıdır. Çünkü ameliyatta o malzemeleri kullanacak olan yine bir hekimdir.
Bu artışlar ve ödemeler özellikle kamu üniversite ve devlet hastanelerinin yaşadığı finansal sıkıntıyı atlatabilme ve borçlarını ödeyebilme imkânı sağlayabilecektir. Ancak bu durumdan daha fazla kâr edecek olan özel hastaneler, özel şirketler ve onların patronlarıdır. Birçok özel hastane ve sağlık kuruluşu her türlü tıbbi işlem için SUT bedellerinin en az %200’ü veya daha fazla bedeli vatandaştan almaktaydı. Kayıt dışı olarak elden ödeme şeklinde uygulamalar da herkesin bildiği durumlardır. Bu koşullarda MHRS sisteminden randevu alamayan vatandaş özel hastaneler gideceği için cebinden daha fazla para çıkacaktır. Sonuç olarak sağlık daha fazla özelleştirilmektedir.
TTB olarak hekim emeğinin öncelendiği, vatandaşın cebinden doğrudan veya dolaylı ödemelerin çıkmayacağı bir sağlık sistemi istiyoruz.
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi