Yaşanan deprem felaketinin yaraları sarılmaya devam ederken bölgedeki olumsuz etkileri her alanda kendini göstermeyi sürdürüyor. Deprem bölgesinde bulunan anne adayları bu dönemde bulaşıcı hastalıklara yakalanma riskiyle karşı karşıya olan gruplar içinde yer alıyor. Gebeliğin hassas bir dönem olduğunu vurgulayan uzmanlar, yaşanan travmalar v yaralanmalar, stres, sağlıksız barınma koşulları, sağlıksız beslenme, sağlıksız içme ve kullanma suyu gibi olumsuzluklar da üzerine eklenince bulaşıcı hastalık riskinin artabileceğine dikkat çekiyor.
Gebeliğin bu olumsuz şartlarda sağlıklı bir şekilde sürdürülmesi için genel önlemlerin alınması gerektiği söyleyen Prof. Dr. Filiz Yanık, deprem bölgesindeki anne adaylarının sağlıklı bir gebelik için olmaları gereken aşılara yönelik önemli açıklamalarda bulundu. “Afetlerden sonra genellikle çadır veya konteyner kentler, kamu binaları, sosyal tesisler gibi alanlarda toplu barınma sağlansa da gebeleri solunum yolu enfeksiyonlarından ve diğer bulaşıcı hastalıklardan korumak için daha izole ve özel koşullar oluşturulmaya çalışılmalıdır. Sağlıklı içme ve kullanma suyuna ve uygun gıdaya erişimin sağlanması, folik asit, demir, D vitamini, kalsiyum gibi vitamin ve mineral desteklerinin sağlanması, bağışıklık sistemini güçlendirmek ve hastalıkları önlemek için son derece önemlidir.
Gebelik döneminde grip ağır geçer
Gebeliğin hayatın önemli ve farklı bir dönemi olduğunu ve sorunsuz tamamlanarak yenidoğan bebeğin sağlıklı olabilmesi için enfeksiyon hastalıklarından korunmasında aşılanmanın önemine dikkat çeken Prof. Dr. Filiz Yanık sözlerine şöyle devam etti: “Aşılar bizleri enfeksiyon hastalıklarına karşı korurlar. Vücutta bağışıklık sağladıkları için hastalığı ya hiç geçirmeyiz ya da çok hafif geçiririz. Hem gebelik sırasında hem de doğum sonrası yenidoğanda yeterli bağışıklığın sağlanabilmesi için gebelikte aşılama uygulamaları kritik öneme sahiptir. T.C. Sağlık Bakanlığı Doğum Öncesi Bakım Yönetim Rehberi doğrultusunda, gebe ve lohusalarda aşı programları eksiksiz uygulanmalıdır. Gebe ve lohusaların bağışıklık durumlarına göre, tetanos, influenza ve COVID aşılarının yanı sıra, mümkünse boğmaca, hepatit A, hepatit B aşılarının da yapılması yararlı olacaktır.
Gebelik döneminde bağışıklık sistemi daha farklı çalışır ve daha hassas hale gelir. Bu da gebe olmayan kadınlara kıyasla, bazı bulaşıcı hastalıklara karşı daha az dirençli olmaları anlamına gelir. Yani gebeler bulaşıcı hastalıklara daha kolay yakalanabilirler ve hastalığı daha ağır geçirebilirler. Ayrıca, hastalık bazen anne karnındaki bebek ve gebelik süreci üzerinde de olumsuz etkiler gösterebilir. Gebelik döneminde geçirilen bir grip enfeksiyonu, gebelik öncesi döneme kıyasla çok daha ağır bir seyir gösterebilir. Tabii ki, düzenli ve yeterli beslenme, fiziksel aktivite, stresten uzak durma gibi klasik yöntemlerle gebelikte bağışıklık sistemini güçlü tutmak önemlidir; ancak biliyoruz ki bulaşıcı hastalıklardan korunmada en etkili yöntem aşılamadır. Gebelikte geçirilen hastalıklar, bebeğin sağlığı üzerinde de olumsuz etki yapacağı için aşılama daha önemli hale gelir.”
“Gebelikte tetanos, difteri ve boğmaca aşıları yapılmalı
Prof. Dr. Filiz Yanık sözlerine şöyle devam etti: “Gebelikte yapılan tetanos aşısı hem anneyi korur hem de bebeği ölümcül olan yenidoğan tetanosuna karşı korur. Tetanos aşısı halen ülkemizde Aile Sağlığı Merkezlerinde, Td (yani erişkin tip tetanoz+difteri aşısı) şeklinde yapılmaktadır. Aslında, yenidoğan bebeği aynı zamanda boğmacadan da korumak için bu aşının Tdap yani erişkin tip tetanos, difteri, aselüler boğmaca aşısı olarak uygulanması tercih edilebilir. Tetanos aşısı gebelikte iki doz şeklinde uygulanacaksa, en az birinin Tdap olması önerilmektedir. Çünkü boğmaca bebeklerde, özellikle de doğumdan sonraki ilk 3 ayda, ölümcül seyredebilen ciddi bir hastalıktır. Bebeklerde bu hastalığa karşı aşılama en erken 2. ayda başlar ve tam koruma ancak 6. ay sonrasında sağlanır. Dolayısıyla gebelikte Tdap aşısının uygulanması, bebeği boğmaca da dahil ciddi enfeksiyon hastalıklarından korumuş olur”.