Halk sağlığının korunması, tedaviden daha kolay ve ucuz
Halk sağlığı alanında yapılan tüm çalışmaların koruyucu hekimlik açısından önemini vurgulayan İstanbul Atlas Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Tümer Ulus, halk sağlığını korumanın tedavi etmekten her zaman çok daha kolay, ucuz ve insancıl olduğunu söyledi. Ulus, halk sağlığının ana hedefinin bireyden başlayarak ailenin, toplumun ve nihai olarak da insanlığın sağlığını korumak için tüm bilim alanlarının eşit katkısıyla, dünyanın her yerinde, eş zamanlı, ayrım gözetmeksizin örgütlenmek olduğunu belirtti. Özellikle bulaşıcı salgın hastalıkların önlenmesinde halk sağlığı çalışmalarının rolüne işaret eden Ulus, “Bulaşıcı hastalık salgınlarının önlenmesi, tıbbın başka hiçbir şeyle karşılaştırılamayacak en büyük zaferidir” dedi.
İstanbul Atlas Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Tümer Ulus, 3-9 Eylül Halk Sağlığı Haftası dolayısıyla yaptığı açıklamada halk sağlığının önemine ilişkin değerlendirmede bulundu.
Toplum hekimliği, koruyucu hekimliktir
Halk sağlığının asıl hedefinin koruyucu hekimlik olduğunu belirten Dr. Öğretim Üyesi Tümer Ulus, “Sağlık, bedence, ruhça ve sosyal yönden tam iyilik haliyse, sosyal, biyolojik ve fizik çevreye yönelik önlemlerin bütüncül yaklaşımla planlanması ve uygulanması görüşü toplum hekimliğidir. Halk sağlığıdır. Koruyucu hekimliktir. Korunmak, korumak, tedavi etmekten her zaman çok daha kolay ve ucuzdur ve insancıldır” dedi.
Halk sağlığının amaç ve hedefi nedir?
Sağlık teknolojisinde gelişmelerin hiçbirinin koruyucu hekimliğin çok ucuz, kolay, tüm canlıları kapsayan uygulamaları kadar evrensel başarıya ulaşamadığını belirten Ulus, “Bireyden başlayarak ailenin, toplumun ve nihai olarak da insanlığın sağlığını korumak için tüm bilim alanlarının eşit katkısıyla, dünyanın her yerinde, eş zamanlı, ayrım gözetmeksizin örgütlenmek halk sağlığının amaç ve hedefidir. Sosyal, siyasal, ekonomik nedenler bu evrensel tartışmasız amaca ulaşmada engel olamaz; olmamalıdır” diye konuştu.
Halk sağlığı alanında çalışmalar aralıksız sürdürülmelidir
Halk sağlığına yönelik tüm uygulama ve çalışmaların önemine işaret eden Ulus, “Halk sağlığına yönelik uygulama ve eğitim, ana rahminde başlar ve aksatılmadan her an aile içinde ve eğitim kurumlarının her aşamasında devam eder. Halk sağlığı merkezi ve yerel yönetimlerin tartışmasız en yüksek katkılarıyla sunulmalı ve kamuoyu tüm imkanlarla aydınlatılmalıdır. Çalışmalar aralıksız sürdürülmeli ve bu çalışmalara tüm bireylerin katkıları da dahil edilmelidir. Bundan ödün verilemez” dedi.
Koruyucu hekimliğin pek çok paydaşı bulunuyor
Sağlık sistemi içinde pek çok öncelikli alan bulunduğunu belirten Ulus, “Sağlık sisteminde, planlama, örgütlenme ve yürütme yönetimi, epidemiyoloji, istatistik, çevre sağlığı, iş yeri ve işçi sağlığı, anne çocuk sağlığı ve aile planlaması, toplum beslenmesi, toplum ruh sağlığı, bulaşıcı hastalıklarla mücadele ve bağışıklama önceliklidir. Burada birlikte çalışanlardan söz ederken jeolojiden mühendisliğe, hukuktan arkeolojiye, belki de sağlıkla doğrudan ilişkilendirilemeyen tüm disiplinlerin koruyucu hekimliğin bir paydaşı olduğu unutulmamalıdır” diye konuştu.
Salgınların önlenmesinde çok önemli role sahip
Özellikle bulaşıcı salgın hastalıkların önlenmesinde halk sağlığı çalışmalarının önemli olduğunu vurgulayan Ulus, “Bulaşıcı hastalık salgınlarının önlenmesi, tıbbın başka hiçbir şeyle karşılaştırılamayacak en büyük zaferidir. Toplumların bütünsel iyilik haline ulaşması için, salgınların önlenmesi, bulaşıcı hastalıkların kontrol edilmesi ve aşılama ile bağışıklık kazandırma gibi halk sağlığı uygulamaları çok büyük yarar sağlamıştır. Tıbbın ve Dünya Sağlık Örgütü’nün ana hedefi, koruyucu hekimliğin araçlarının başarılı bir şekilde geliştirilmesine katkıda bulunmak, diğer bir deyişle öncelikle sağlık sorunu tetikleyicileri oluşmadan tedbir alınmasını sağlamaktır” diye konuştu.
Salgınlarla mücadelede uluslararası iş birliği sağlanmalı
Son haftalarda gündemi meşgul eden maymun çiçeği virüsü gibi viral hastalıkların önlenmesinde de ülkelere önemli görevler düştüğünü belirten Ulus, “Yaklaşık 8 milyar insan yeryüzünde çeşitli nedenlerle ülkeleri içinde veya uluslararası alanda devinim halindeler. Bu hareketlilik bazen turistik veya ticari amaçlarla olabilirken zorunlu nedenlerle ortaya çıkan büyük göçler de yaşanmaktadır. Bu göçler sırasında, sağlık için gerekli temizlik şartlarına ve besine ulaşamamak çok yaşamsal bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Tüm bu sorunlarla mücadele, sadece ön yargısız, tarafsız, bilimsel uluslararası çabalarla mümkün olabilir. Her ülke kendi halkına ve dışardan gelenlere sağlık hizmetlerini bir merkezden, olanaklarını en verimli kullanarak, durumu kontrol ederek sunmalıdır. Tüm çalışmalar uluslararası paydaşlarla iletişim ve iş birliği içinde gerçekleştirilmelidir” diye konuştu.
Salgın gibi olağanüstü durumlarda yetkili kurumlara güvenilmeli
Ülkemizde sağlık hizmetlerinin bir merkezden, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı tarafından verildiğini belirten Dr. Öğretim Üyesi Tümer Ulus, özellikle salgın gibi olağanüstü durumlarda halkın yetkili kurumların verdiği bilgileri dikkate alması gerektiğini söyledi. Ulus, halkın yetkili kurumlara güven duymasının önemini vurgulayarak “Yerel yönetimler ve kamuyu yönlendirenler tüm bilgi ve maddi güçleriyle destek vermelidirler. Merkezi yönetimin topluma açıkladıkları bilgi ve verilere güvenilmelidir. Bireylere düşen görev, virüs barındırabilecek hayvanlarla temastan kaçınmak, etleri iyi derecede pişirmek, enfekte olan ya da risk taşıyanların kişisel eşyalarını kullanmamak, hastalığa yakalanan kişiyle yakın temastan kaçınmak, temas sonrası mutlaka el hijyenini sağlanmak, hasta bakımlarında kişisel koruyucu ekipmanlar kullanmaktır” diye konuştu.