Salisilik asit çeşitli bitkilerde, meyve ve sebzelerde oranları değişiklik göstererek bulunan ve doğal olarak oluşan “organik” bir asittir. Örneğin; bitkiler onu hastalıklara, böceklere, bakterilere ve çevresel strese karşı savunma sistemlerinin bir parçası olarak üretirler. Bir bitki doğal gelişiminin dışında fazla tarım ilacı ya da çevresel farklı faktörlere maruz kaldığında “salisilat” oranını yükseltir.
Seda Doğan / Sinir Bilim
Araştırmalar ile dünyanın en yararlı asitlerinden biri olduğu keşfedildiğinden beri şampuanlara, vücut losyonlarına, yüz temizleme jellerine, diş macunlarına, içeceklere, gıda boyalarına ve ilaçlara sentetik olarak üretilip koyulmaktadır.
Salisilat Alerjisi ve Duyarlılığı Nedir?
Çoğu insanın metabolizması salisilatı hiçbir sorun yaşamadan tolere edebiliyor. Tolere edemeyen metabolizmalarda ise alerji ya da duyarlılık oluşturuyor. Gıda alerjileri veya gıda intoleransları bulunması ve teşhis edilmesi oldukça zor rahatsızlıklardır. Bazı makalelerde “salisilat intoleransı” bazılarında ise “salisilat alerjisi” olarak geçer. Bunun nedeni bazı kişilerde belirtiler hafif seyrederken bazı kişilerde ise alerji boyutunda gerçekleşiyor olması. Örneğin, anafilaktik şok gibi. Bu hastalık şu an glüten ve laktoz alerjisi kadar yaygın olmasa da, bu hastalığa sahip biri olarak ileride çokça yaygınlaşacağına eminim.
Bu rahatsızlığı anlatırken “doz” kısmı önemli bir rol oynar. Kişilerin doz alımlarına göre semptomları değişebilir. Her meyve sebzede değişik oranlarda salisilat asit bulunmaktadır. Genellikle düşük ve orta mg alan kişilerde rahatsızlık oluşturmaz ama yüksek mg da alerjik reaksiyon dediğimiz anafilaksiye kadar gidebilir.
Aşağıda sizler için hazırladığım listeyi bulabilirsiniz.
Yenilecek ve Kaçınılacak Gıdalar
İçecekler
Yüksek salisilatlı içecekler (Kaçının)
- Bira, huş birası ve kök bira
- Kabarcıklı içecekler (gazoz gibi)
- Normal kahve
- Çay
- Şarap, porto, rom ve likörler
Düşük salisilatlı içecekler (içilebilir):
- Mısır gevreği içecekleri
- Kafeinsiz kahve
- Süt (her tür)
- Armut suyu (ev yapımı)
- Viski, votka veya cin
Ekmekler ve Nişastalar
Yüksek salisilatlı ekmekler ve nişastalar (Kaçının):
- Tatlı patates
Düşük salisilatlı ekmekler ve nişastalar (yenilebilir):
- Ekmekler ve tahıllar
- Erişte ve makarnalar
- Bezelye
- Pirinç
Tatlılar / Tatlılar
Yüksek salisilatlı tatlılar ve tatlılar (Kaçının):
- Nane veya keklik üzümü ürünleri
- Meyvelerle yapılan turtalar ve kekler
Düşük salisilatlı tatlılar ve tatlılar (yemeye hazır):
- Yüksek salisilatlı meyveler ve reçeller olmadan yapılan ev yapımı kekler ve kurabiyeler
Yağlar
Yüksek salisilatlı yağlar (Kaçının):
- Badem, fıstık ve avokado
- Mayonez
- Zeytin ve zeytinyağı
- Salata sosları
Düşük salisilatlı yağlar (yemeye hazır):
- Tereyağı ve margarin
- Kaju fıstığı ve haşhaş tohumu
- Sebze yağları
Meyveler
Yüksek salisilatlı meyveler ve meyve suları (Kaçının):
- Elmalar
- Kayısı
- Meyveler: böğürtlen, böğürtlen, ahududu, yaban mersini, kızılcık ve çilek
- Kirazlar
- Kuş üzümü
- Tarih
- Bektaşi üzümü ve yaban mersini
- Üzüm ve kuru üzüm
- Kivi meyvesi
- Limonlar
- Kavun (her çeşit)
- Portakal ve mandalina
- Nektarın ve şeftali
- Ananas
- Erik ve kuru erik
- Nar
Düşük salisilatlı meyveler ve meyve suları (Tamam):
- Elma (altın lezzetli çeşit)
- Muz
- Nashi armut
- Papayalar
- Armut (soyulmuş)
- Ravent
Sebzeler
Yüksek salisilatlı sebzeler (Kaçının):
- Yonca filizi
- Kuşkonmaz
- Pancar kökü
- Brokoli
- Şili
- Salatalık
- Hindiba
- Zeytin
- Biber (Kırmızı biber)
- Turp
- Domates
- Kabak
Düşük salisilatlı sebzeler (yemeye uygun):
- Brüksel lahanası
- Lahana
- Kereviz
- Yeşil fasulyeler
- Göbek salata
- Patates (beyaz, soyulmuş)
Diğer
Yüksek salisilat (Kaçının):
- Karanfiller
- Nane veya keklik üzümü aromaları
- Turşu
- Kırmızı, beyaz ve elma sirkesi
- Anason, fesleğen, defne yaprağı, kırmızı biber, köri, kişniş, muskat, vanilya esansı ve biber
Düşük salisilat (yemeye uygun):
- Keçiboynuzu ve kakao
- Malt sirke
- Maydanoz
- Tuz
- Beyaz şeker ve akçaağaç şurubu
Salisilat Alerjisinin Semptomları Nelerdir?
- Kronik Ürtiker ve anjioödem
- Astım
- Burun Polipleri
- Sinüzit
- Mide Ağrıları ve rahatsızlıkları
- Kalın Bağırsak iltihabı
- İshal
Salisilat intoleransı’nın belirtileri alerji ile iç içe olmuş durumdadır. Bazı insanlar salisilat tükettiğinde bu semptomları görür, bazılarında ise diyet uyguladıklarında bile çoktan (ürtiker, astım vb.) kronikleşmiş oluyor.
BENİM HASTALIK ÖYKÜM NASIL ?
Bende 4 yıldır salisilat alerjisine sahibim. Hiçbir gıda alerjim yoktu. Ne çocuklukta ne yetişkinlikte. 25 yaşımda sabah uykumdan nefes borum şişmiş bir şekilde uyandım ve nefes alamadığım için 10 dakika içinde bayılmışım. 20 dakika kadar şuurum kapalı kalmış. O gün şanslıyım ki vücudum kendi kendine adrenalin üretebilmiş ve hayatta kalmışım. Acilde doktorlar nefes borumda ödem olduğu için sadece (decort) kortizon yapıp birazda vitamin takviyesi verip hiç bir şeyin yok diye eve göndermişlerdi.
Asıl kâbus diğer günlerde başlamıştı. Yemek yediğim an değişik semptomlarla karşı karşıya kalıyordum. Birinde nabız 170’e çıkıyor, birinde şuurum kayıyor, birinde nefes borum şişiyordu. İstanbul’da gitmediğim devlet ve özel hastane, görünmediğimiz branş kalmamıştı. Doktorlar asla neye alerjim olduğunu bulamadı. Anafilaksilerimin boyutları çift organ tutulumuna doğru şiddetlenmeye başladı. Kademeli olarak ek hastalıklar oluşmaya başladı. (Astım, anjioödem ve burun poliplerinin büyümesi gibi.)
Yediğim yemeklerin listesini yapmaya başladım. Tek tek yazıp o gıdalara özel alerji testi yapmaya karar verildi. Örneğin, patates yedikten yarım saat sonra tansiyonum 6 ya düşüyordu ve 2 gün vücut toparlayamıyordu. Tahin pekmez ya da siyah zeytin yediğimde yarım saat içinde şuurum kayıyordu.
Fakat alerji testlerim tertemiz çıkmıştı. Ne kan değerlerimde ne de deri testlerimde alerjimin olduğuna dair hiçbir veri yoktu. Doktorlar artık psikolojik demeye başladı. Bu sefer psikiyatrinin yolunu tuttum. Nörolojik ve psikolojik testler yapıldı. Böyle semptomlar yaratacak hiçbir hastalığa rastlanmadı.
Yavaş yavaş ölüyordum. 4 ayın sonunda 37 kiloya düşmüştüm. Nabzım 120’nin aşasına inmemeye başladı. Kalp doktorum kesinlikle kalbinde bir sorun yok, fakat nabzı yükselten bir alerjin var dedi. Nabzı normal tutabilmek için kalp ilacı kullanmaya başladım. 5. Ayın sonunda internetten bir doktor buldum. Telefonla arayarak durumumu bildirdim. Telefonda teşhisimi koydu. ‘Çoklu gıda alerjisi – Salisilat alerjisi ‘dedi. Türkiye de sadece ben araştırıyorum diyerek beni İzmir’e çağırdı.
Farklı ilaçlar ile kademeli olarak tedavi uygulandı ve tam 1 buçuk yılın sonunda etki etmeye başladı. Tedavim şuan düşük salisilat gıda diyeti ve iğne ile devam ediyor. Hastalığın nedeni bilinmiyor. Bazı hastalarda zamanla geçerken bazı hastalarda ömür boyu alerji devam ediyor.
Hastalığın seyri kişiden kişiye değişiyor. Benimkisi agresif seyrediyor.
10 ‘a yakın anafilaksiden sağ çıktım. Bu yıl artık ürtikerim ve astımımı kontrol altına almayı başardık. Daha ne kadar diyete ve iğneye devam edeceğim bilmiyoruz.
Bütün dünyada bunu araştıran doktorların ortak fikri; bu alerjenin de seneler içinde glüten gibi yaygın olacağı ve detaylı araştırmalar yapılması gerektiği.
Hazırlayan: Seda Doğan
Kaynaklar
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC2696737/
www.sinirbilim.org/salisilik-asit-salisilat-alerjisi