W- Dünyada hipertansiyon nedeniyle ortaya çıkan komplikasyonlar her yıl 9,4 milyon kişinin hayatına mal oluyor. Türkiye’de ise nüfusun yaklaşık yüzde 31.8’i hipertansiyon ve bu hastalığa bağlı birçok komplikasyonla mücadele ediyor. Hipertansiyonun kontrol altına alınmasının ölüm oranlarını büyük ölçüde azalttığını, hastalık farkındalığının ise bu noktada çok büyük öneme sahip olduğunu söyleyen Sanofi Türkiye Temel Ürünler İş Birimi Direktörü Berk Tümen ve Sanofi Türkiye Genel İlaçlar Medikal Direktörü Dr. Zeynep Çalışkan ile 17 Mayıs Hipertansiyon Günü’ne özel bir röportaj gerçekleştirdik.
Sanofi Türkiye Temel Ürünler İş Birimi Direktörü Berk Tümen“Her zaman bilimin mucizelerinin peşindeyiz ve bu sayede geliştirdiğimiz tedavilerle insan hayatını iyileştirmek için çalışıyoruz.”
W-Sizden Sanofi’nin hipertansiyon konusundaki çalışma ve yaklaşımlarını öğrenebilir miyiz?
B.T.- Sanofi olarak, her zaman bilimin mucizelerinin peşindeyiz ve bu sayede geliştirdiğimiz tedavi çözümlerimizi 90 ülkede 91 bin kişilik ekibimiz sayesinde, insan sağlığını daha iyiye taşımak için sunmaya devam ediyoruz. Türkiye’de ise 66 yıllık ayak izimizle, uzun yıllara dayanan deneyimimiz ile özellikli tedaviler, genel ilaçlar, aşılar ve tüketici sağlığı alanlarında 220 farklı ürün ile hizmet veriyoruz. Halk sağlığını ileriye taşımak adına geliştirdiğimiz tedavilerde uzmanlık alanlarımızdan biri de dünyada sıklıkla görülen hastalıklardan hipertansiyon.
Sanofi, 60 yılını kardiyovasküler hastalıkları anlamaya, sürekli gelişmeye ve çözümler sunmaya kendini adamış bir şirket. Bu kapsamda ele alınan hastalıkların günümüzde dünya çapında 530 milyondan fazla insanı etkilediği tahmin ediliyor. Biz de bu doğrultuda tedaviler geliştiriyor ve hastaların yaşam standartını iyileştirmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
W-Türkiye’de bu konuda üretiminiz var mı?
B.T.- Sanofi Türkiye olarak 24 yıldır hipertansiyon alanında halk sağlığı için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Sanofi’nin dünya genelinde bulunan üretim merkezleri arasında üretim kapasitesi ile 3’üncü büyük üretim tesisi olan Lüleburgaz Fabrikamızda üretilen Sanofi hipertansiyon tedavilerini Türkiye’de yaklaşık 4.5 milyon hastaya ulaştırıyoruz.
Ayrıca bunun dışında tüm paydaşlarla ortak hareket ederek, hipertansiyon farkındalığını artırmak için çalışmalar yürütüyoruz. Çünkü biliyoruz ki, önlenebilir ölümlere bakıldığında hipertansiyonun kontrol altına alınması ile 4 ölümden 1’inin önüne geçilebiliyor. Risk altında ya da hipertansiyona sahip kişilerin düzenli olarak kan basıncı ölçümü yaptırması ve ilaçların düzenli kullanılması gibi rutin alışkanlıklarla birçok kişinin hayatı kurtulabilir.
Dr. Zeynep Çalışkan
“Hipertansiyon yarattığı komplikasyonlar sebebiyle her yıl milyonlarca kişinin ölümüne sebep oluyor.”
W-Hipertansiyon konusunda bilinçlenmek neden önemli?
Z.Ç.- Vücudumuzdaki dokulara yeterli oksijen ve besin maddelerini taşıması için kan basıncımızın normalde belirli bir aralıkta olması gerekiyor. Bu aralığın çok yüksek olması hipertansiyon olarak tanımlanıyor. Hipertansiyon maalesef belirti vermeyebiliyor. Bunun için düzenli tansiyon ölçümü yapılması şart. Ancak bu şekilde tansiyon kontrol altında tutulabilir. Araştırmalara göre hipertansiyon sıklıkla kalp hastalıkları, inme ya da böbrek hastalıklarına eşlik edebiliyor. Bu yüzden hipertansiyonu tek başına bir hastalık olarak tanımlamamak gerektiğini düşünüyoruz. Son derece ciddi sonuçları olan bu durumun kontrol altında tutulması için risk sahibi kişilerin bu konuda bilinçlenmesi oldukça önemli. Düzenli tansiyon ölçümü, aile hekimi veya uzman hekimlerin koyduğu hipertansiyon tanısı sonrası yaşam tarzı değişikliği veya gerektiğinde ilaç tedavisi ile bu durumun önlenebileceğini hepimizin bilmesi gerekiyor. Hipertansiyon konusunda bilinçlenmenin toplum genelinde ileri sonuçları önemli oranda azaltacağını da bilmemiz gerekiyor.
W- Dünyada ve Türkiye’deki hipertansiyon tablosu nasıl seyrediyor?
Z.Ç.- Hipertansiyon en sık görülen kronik hastalıklardan biri ve küresel bir halk sağlığı sorunu olarak karşımıza çıkıyor. Az önce bahsettiğim üzere milyonlarca insan, hipertansiyon ve buna bağlı gelişen komplikasyonlar sebebiyle maalesef hayatını kaybediyor. Kalp hastalıklarına bağlı ölümlerin yüzde 45’i bu yüzden. İnmeye bağlı ölümlerin de yüzde 51’i. Araştırmalar gösteriyor ki, dünyadaki bu yaygınlığın sebebi olarak ön sıralarda toplumda yaşlı nüfusun ve obezitenin artışı ve fazla tuz tüketimi geliyor.3
Ülkemizde nüfusun yaklaşık yüzde 31.8’i hipertansiyon ile mücadele ediyor. Bu oran kadınlarda yüzde 36.1, erkeklerde ise yüzde 27.54 olarak belirtilmekte. Bununla birlikte 2012’de yapılan bir araştırma hipertansiyonu olanların yüzde 45.3’ünün durumun farkında olmadığını ortaya koymuş.5
Hipertansiyon farkındalığının artmasıyla hastalığın kontrol altında tutulması, ölüm oranlarını önemli ölçüde azaltıyor. Bu noktadan yola çıkarak ve Sanofi’nin kardiyovasküler ve hipertansiyon alanındaki misyonunun sorumluluğuyla, toplumdaki bilinci artırmak için çalışmalarımıza devam ediyoruz. Örneğin 5 yıldır Ulusal Kardiyovasküler Hastalıklar Derneği’nin ev sahipliğinde Ulusal Hipertansiyon ve Kardiyovasküler Hastalıklar Kongresi’nin 5 yıldır sponsorları arasında yer alıyoruz.
Sanofi’nin kardiyoloji alanındaki vizyonu ile örtüşen bu etkinlikte yer almak bizim için son derece değerli ve önemli. Yine aynı amaçla iş birliği yaptığımız kurumlardan bir diğeri de Türk Kardiyoloji Derneği. Cumhuriyet’imizin 100. yılına özel başlatılan Türkiye’nin Kalbi platformu üzerinden hekimlerimize ve hastalara yönelik farkındalık çalışmaları yapıyoruz.
W- Değerli görüş paylaşımı için çok teşekkür ederiz.
Referans:
3- Arici M, Turgan C, Altun B, Sindel S, Erbay B, Derici U, et al. Hypertension incidence in Turkey (HinT): a population-based study. J Hypertens 2010;28:240–4
4-Altun B, Arici M, Nergizoğlu G, Derici U, Karatan O, Turgan C, et al. Prevalence, awareness, treatment and control of hypertension in Turkey (the PatenT study) in 2003. J Hypertens 2005;23:1817–23
5- Sengul S, Erdem Y, Akpolat T, Derici U, Sindel S, Karatan O, et al. Controlling hypertension in Turkey: not a hopeless dream. Kidney Int Suppl (2011) 2013;3:326–31.