İnsanların daha sağlıklı bir yaşam sürmeleri için dünyada 170 ülkede sağlık çözümleri sunan Sanofi, COVID-19’la mücadelede en ön saflarda yer alan şirketlerden biri oldu. Aşı çalışmaları farklı 3 farklı işbirliği kanalıyla tüm hızıyla sürerken, şirket T.C. Sağlık Bakanlığı ile de tam bir iş birliği içinde hareket etti. Türkiye, Levant ve İran Ülke Başkanı Cem Öztürk’le Sanofi’nin içinde bulunduğumuz dönemdeki odak alanlarını konuştuk.
W- Sanofi’nin Türkiye’de ve dünyadaki vizyonu ve çalışmalarından bahseder misiniz?
C.Ö.- İnsan hayatına güç katmak için çalışan Sanofi, Türkiye’de de 60 yılı aşkın süredir sağlıklı bir gelecek için çalışıyor. Amacımız, insanları hayatları boyunca karşılarına çıkabilecek büyük, küçük her türlü sağlık sorununda desteklemek, yaşamlarına güç katmak. Bunun için de insan sağlığına odaklanan bir biyoteknolojik ilaç firması olarak, hastalıkları önleyecek aşılardan, sağlık sorunlarıyla mücadele etmeye yardımcı olacak yenilikçi tedavi çözümlerine kadar geniş bir alanda faaliyet gösteriyoruz. Nadir hastalıklarla mücadele edenlere de kronik hastalıklarla yaşayan milyonlara da destek oluyor, dünya genelinde 100 ülkede, 100 binin üzerinde çalışanımız ile bilimsel yenilikleri tedavi çözümlerine dönüştürecek çalışmalar yürütüyoruz.
Şu anda tüm dünyanın ama özellikle de sağlık sektörünün gündeminde Koronavirüs ile mücadele bulunuyor. Biz Sanofi olarak ilk günden beri bu mücadelede en ön saflarda yer alıyoruz. Deneyim ve uzmanlığımız ile Koronavirüs (COVID-19) salgınına karşı yürütülen küresel mücadeleye tam destek veriyoruz. Dünyanın her yerinde Sağlık Otoriteleri ile iş birliği içinde çalışıyor, aynı zamanda da hastaların ihtiyaç duydukları tedavilere erişiminin sürekliliğini sağlamak için üretim ve dağıtım merkezlerimizdeki faaliyetlerimizi kesintisiz sürdürüyoruz.
W- Covid-19’la mücadelede aşı dendiğinde Sanofi adını sık sık duyuyoruz. Bu konuda nasıl çalışmalar gerçekleştirdi?
C.Ö.- Aşı çalışmalarımız şu anda 3 farklı iş birliği ile ilerliyor. Sanofi Pasteur’ün önceden yürütmüş olduğu SARS aşısı geliştirme çalışmalarını, COVID-19 salgına karşı en hızlı şekilde aşı geliştirme hedefimizin bir anahtarı olarak kullandığını kamuoyuna duyurmuştuk. Sanofi, COVID-19 mücadelesi için küresel ölçekte yürüttüğü aşı çalışmaları için ABD Sağlık ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın birimlerinden Biyomedikal İleri Araştırma ve Geliştirme Kurumu (BARDA) ile iş birliği yapmaktayız. BARDA ile yapmış olduğumuz iş birliği bize bir yandan aşıyı geliştirerek ruhsatlandırma çalışmalarını yürütme olanağı sağlarken, diğer taraftan üretim sürecini mümkün olan en kısa sürede başlatma imkanı vermektedir.
Aşı alanında bir diğer iş birliğini de Translate Bio ile yeni bir mRNA aşısı (klinik evrede mesajcı RNA tedavisi aşısı) geliştirmek üzere başlattık. Translate Bio’nun yenilikçi mRNA platformu ile Sanofi’nin aşı uzmanlığını bir araya getirerek, devam eden COVID-19 araştırmalarında yeni bir mRNA aşısı konusunda daha hızlı yol almayı hedefliyoruz.
Aynı zamanda COVID-19 mücadelesinde benzeri görülmemiş çok önemli bir iş birliğine daha imza attık. Bu küresel mücadelede başarı şansımızı artırmak için GSK ile güçlerimizi ortak bir hedef için birleştirdik: COVID-19’a karşı adjuvanlı bir aşı geliştirebilmek ve çok yüksek miktarlarda üretebilmek. İki lider aşı şirketi olarak, bu iş birliği ile tüm deneyim, uzmanlığımız ve yenilikçi teknolojilerimizi karşı karşıya olduğumuz bu küresel halk sağlığı tehdidini bir an evvel kalıcı bir şekilde sonlandırmak adına seferber ediyoruz.
Sanofi olarak ayrıca, 2017 yılında Davos’ta kurulan ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün belirlediği salgın patojen hedeflerine karşı kullanılacak aşıların geliştirilmesini koordine eden Salgına Hazırlık İnovasyonları Koalisyonu (CEPI) ile küresel çapta iş birliğimiz söz konusu. Şirketimiz aşı alanındaki deneyim ve uzmanlığını, Bilimsel Danışma Kurulu aracılığıyla CEPI ile paylaşmakta.
W- Sanofi Türkiye, T.C. Sağlık Bakanlığı ile de bir iş birliğiniz oldu değil mi?
C.Ö.- Evet, aşı çalışmalarımıza ek olarak, şirketimiz ayrıca mevcut ürün portföyümüzde yer alan ilaçların COVID-19 tedavisindeki etkinliğini araştırıyor, aralarında Dünya Sağlık Örgütünün de bulunduğu uluslararsı kurumların gerçekleştirdiği klinik araştırmalara destek veriyoruz. Halen iki ayrı ilacımız için bu araştırmalar sürüyor. Sanofi Türkiye olarak COVID-19 mücadelesinde ülkemizde de ilk günden itibaren devletimiz ile tam iş birliği içerisinde en ön saflarda çalışıyoruz.
W- Sanofi, bu çalışmalarınızdan da anlaşılacağı üzere Ar-Ge alanında yaptığı yatırımlarla öne çıkan bir şirket. Türkiye’nin bu anlamdaki stratejik öneminden ve son dönemdeki Ar-Ge yatırımlarınızdan bahseder misiniz?
C.Ö.- Sizin de belirttiğiniz üzere Sanofi olarak, Ar-Ge’ye büyük önem veriyoruz ve bu alanda yaptığımız yatırımlar öncelik listemizde üst sıralarda yer alıyor. Küresel çapta kritik sağlık ihtiyaçlarına cevap verecek ilaçların keşfedilmesi için çalışan şirketimiz, cirosunun yüzde 17’sini Ar-Ge’ye ayırıyor. Böylece insan yaşamına sağlık ve güç katmayı hedefliyoruz. Nisan ayı itibariyle şirketimizin Ar-Ge ağında geliştirilen proje sayısı 87’e ulaştı, bunlar arasında 35 yeni molekül de bulunuyor. Ayrıca 39 projemiz de Faz 3 veya ruhsat aşamasında.
Türkiye için de; 2023’te GSYİH içinde Ar-Ge payının yüzde 3’e çıkarılmasını hedefliyoruz. İlaç sektörünün bu hedefe önemli katkılarının olacağına inanıyorum. T.C. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından Ar-Ge Merkezi Sertifikası olan ilk çok uluslu firma olan bir şirket olarak, son 5 yılda gerçekleştirdiğimiz 300 milyon TL’yi aşan Ar-Ge yatırımı ile toplum sağlığına katkıda bulunuyoruz. Lüleburgaz fabrikamızda yer alan Ar-Ge merkezimizde bugüne kadar, 121 ürünü içeren 64 yeni jenerik molekül geliştirildi. 2018 yılında ise 3 yeni molekülün ilk ticari üretimleri tamamlanarak 6 farklı ülke pazarına 7 adet ürün olarak sunuldu.
Diğer taraftan, şirketimizin Klinik Araştırmalar Birimi, 55 klinik araştırma projesini 450 farklı araştırma merkezinde yürütüyor. Klinik araştırmalarda Türkiye’nin ilk Faz 1 çalışmasını gerçekleştiren bir şirket olarak, onkoloji, nadir kan hastalıkları, diyabet, kalp-damar hastalıkları, immüno-enflamasyon, nöroloji hastalıkları, nadir hastalıklar ve aşılar gibi alanlara odaklanıyoruz. Klinik araştırmalar birimimiz ayrıca Sağlık Bakanlığımızın izni ile 13 farklı ilde nadir hastalık, immunolojik ve pediyatrik hastalıkları olan klinik araştırma gönüllülerine; Covid-19 bulaşma riskini azaltmak amacı ile düzenli olarak kendi evlerinde ilaç uygulama ve tetkik imkanı sağlıyor.
W- Sanofi’nin yerli üretime odaklandığını da görüyoruz. Biraz da bu anlamda yarattığınız katma değer, istihdam ve kalkınma hedeflerine olan katkınızı öğrenebilir miyiz?
C.Ö.- Sanofi Türkiye, 1800 çalışanı ile ticari operasyonlarının yanı sıra, Ar-Ge, üretim yatırımları ve ihracatı ile Türkiye’de sağlıklı bir gelecek için çalışıyor. Yerli üretime verdiğimiz önem doğrultusunda 2019 sonu itibariyle ürün portföyümüzün kutu bazında yüzde 86’sını, değer bazında ise yüzde 58’ini Türkiye’de üretiyoruz. Öncü Ar-Ge çalışmalarımızı yüksek katma değere sahip bir üretimle destekliyoruz. Yaklaşık 50 futbol sahası büyüklüğünde bir alana sahip olan Sanofi Lüleburgaz Fabrikamız, 327 milyon kutu yıllık üretimi, 445 milyon kutu üretim kapasitesi ile Sanofi’nin dünyadaki en büyük üçüncü, Türkiye’nin ise en güçlü üretim tesisleri arasında yer alıyor. Bu durum Türkiye’nin Sanofi için ne kadar öncelikli bir ülke olduğunun da göstergesi aynı zamanda. 2019 verilerine göre, Türkiye’deki ilaç sektörü toplam üretiminin yüzde 15’ini Lüleburgaz tesislerimizde gerçekleştirdik. Diğer bir deyişle, Türkiye’de üretilen her 7 kutu ilaçtan 1’i Lüleburgaz fabrikamızdan geliyor.
Bununla birlikte fabrikamızdaki toplam üretimin, kutu bazında yüzde 10’unu, aralarında Almanya, İngiltere, Fransa, Avustralya ve Japonya gibi gelişmiş ülkelerin bulunduğu 49 ülkeye ihraç ediyoruz. Bu sayede, yarattığımız Ar-Ge ve üretim gücü, istihdam ve ihracat ile ülke ekonomimize katma değer sağlıyoruz.
W- Sanofi’nin ulusal ve globaldeki önümüzdeki dönem hedefleri neler?
C.Ö.- Dünya genelinde 100 ülkede, 100 binin üzerinde çalışanımız ile insanların sağlıklı bir yaşam sürmeleri için çalışmalar yürüten bir şirket olarak amacımız, insan hayatını daha kaliteli ve yaşanabilir kılmak. Tüm çalışmalarımızı da bu amaç doğrultusunda şekillendiriyoruz. Faaliyetlerimizin yanı sıra, toplumun ve hekimlerimizin yaşamlarını, halkımızın sağlık hizmetlerine erişimini kolaylaştıracak çalışmalara da büyük önem veren veriyoruz. Sorumlu bir şirket olarak amacımız, ihtiyacın en fazla olduğu yere odaklanmak, tüm çalışanlarımız ve paydaşlarımızla herkes için daha sağlıklı bir yaşam sağlanmak.
Bu yolda da gelecek için odağımız inovasyon. Bu doğrultuda, dünyanın her yerinde yeni tedaviler geliştirmek için yeni teknolojiler ve yeni çalışma biçimlerini oluşturabilmek için çalışıyoruz.
W- Sayın Cem Bey değerli görüşlerinizi paylaştığınız için ve de ülkemize kattığınız değerler için çok teşekkür ederiz.