Şu ana kadar virüsün farklı soylarının geçirmiş olduğu mutasyonlar ve soy farklılaşmasına sebep olmayan ‘soy-içi’ mutasyonların hiçbiri, virüsün insanlar arasındaki bulaş veya aktarılabilirlik özelliğini artırmış gibi görünmüyor. UCL bünyesindeki Genetik Enstitüsü araştırmacıları öncülüğünde gerçekleşitirlen çalışma 99 ülkeden 46.000’den fazla COVID-19 hastasından alınan örneklerin genomunu kapsıyordu ve Nature Communications’ta yayımlandı.
SARS-CoV-2 genomları pandeminin başından beri farklı coğrafyalardan hastalardan alınan örneklerden ekstrakt edilip nükleotit dizileri tespit edilmekte. Bu nedenle çok yüksek miktarda veri toplanıyor ve bunları gerçek zamanlı olarak virüsün mutasyonlarını ve o anda var olan soylarının analizlerini yapmak zorlaşıyor. Bu da yeni yaklaşımlar geliştirme zorunluluğu doğuruyor.
Gerçek zamana en yakın verimlilikte mutasyonların belirlenmesi özellikle de virüsün bulaş yeteneği yani aktarılabilirliği ve semptom şiddetini değiştirip değiştirmediğini öğrenmek için hayati bir önem arz ediyor. Nature Communications‘ta yayımlanan yeni bir çalışmaya göre COVID-19 yayılma hızını etkileyen bir mutasyon veya mutasyon dizisi tespit edilemedi.
SARS-CoV-2 de diğer koronavirüsler gibi bir RNA virüsü ve by tip virüsler üç farklı şekilde mutasyon geliştirebilir. 1)Kendi RNA’larını konak hücrelere ürettirir iken ortaya çıkan nükleotit hataları, 2) aynı konak hücreyi enfekte eden diğer virüsler ile rekombinasyon yolu ile genom parçası değişimi yolu ile*, 3) RNA modifikasyonu, ki bu da büyük çoğunlukla konak canlının bağışıklık sisteminin modifikasyon sistemleri dolayısıyla ortaya çıkar. Herhangi bir şekilde ortaya çıkan bu mutasyonların büyük çoğunluğu da nötr yani olumlu veya olumsuz etki yaratmayan değişimlerdir.
Virüsün kendisine zarar veren mutasyonlar büyük çoğunlukla aktarılamadığı için popülasyonunda oranını koruyamaz ve yok olur. Nötr ve virüsün avantajına olan mutasyonlar ise yeni üretilen virüslere geçip gen havuzunda oranını korur veya artırır. 46,723 COVID-19’lu insandan (Temmuz 2020’ye kadar alınan örneklerden) 12.706 mutasyon keşfeden araştırmacılar mutasyonlardan 398’inin birbirinden bağımsız bireylerde tekrar tekrar ortaya çıkmış ve korunmuş olduğunu keşfetti. Bunlardan 185’i de pandemi boyunca en az 3 farklı yerde ortaya çıkmış mutasyonlardı.
Aktarılabilirliğine olan etkilerini tespit edebilmek için araştırmacılar, virüsün soy ağacı üzerinde mutasyonları yerleştirerek bir dalda yoğunlaşıp yoğunlaşmadığını anlamaya ve o daldaki o belirli mutasyona sahip olmayan virüsler ile bulaşma sıklığı noktasında bir farklılaşması olup olmadığını anlamaya çalıştı. Buna göre en yaygın mutasyonların ve diğer nadir olanların da virüsün bulaş hızını ve gücünü etkilemediğini tespit etti. Virüsün spike proteini kodlarından biri üzerinde gerçekleşen (D614G) bir mutasyon da dahil olmak üzere -ki bu o zamana kadarki örneklerdeki en yaygın mutasyondu- mutasyonların, virüsün artan aktarılabilirliğini önemli miktarda etkilemediği görüldü.
Araştırmalara göre en yaygın mutasyonlar, konağın bağışıklık sisteminin ortaya çıkmasına vesile olduğu mutasyonlardı. Bu da en yaygın mutasyonların, virüsün insan hücrelerine ve bağışıklığına kendini adapte etmek için ürettiği çok tehlikeli mutasyonlar olmadığını gösteriyor. Çalışmada ilginç notlar da vardı; insanlardan taşınan ve vizonlara bulaşan virüslerin de genom analizi aynı mutayonların tekrar tekrar bu canlılarda da ortaya çıktığı rapor edildi.
Yapılan bir makul açıklamaya göre, geçtiğimiz yıl Ekim ve Kasım aylarında virüsün kazanmış olduğu insanlara geçiş ve insandan insana geçiş yetisinin bir şekilde sabitlenmiş bir özellik olduğu tartışılıyor. Bu da tabi, bu yeteneğin tam olarak hangi mutasyon ve gen parçasındaki değişiklikten kaynaklandığını çalışmayı çok zorlaştırıyor. O andan sonra da virüsün farklı soylara ayrılacağı ve mutasyonlar ile değişeceği kesin olsa da, illa bir soyun diğerinden daha hızlı ve etkili biçimde aktarılabileceği anlamına gelmiyor. Virüs aslında, çoktan bulaş yeteneği optimumuna ulaşmış bile olabilir.
Şu an eli kulağında olan aşıların uygulanması da virüsleri selektif bir baskı altında bırakacak ve bu aşılarla güçlenen bağışıklıktan etkilenmemek için virüsün kendini belki de tahmin edemeyeceğimiz şekilde değiştirmesine neden olacaktır. Bu da aşının önemini ve kapsayıcılığının ehemmiyetini ve de aynı zamanda aşının bizler için tek seçenek olduğunu bir kez daha gösteriyor. Çünkü aşıdan (aşı etkili bağışıklıktan) kaçabilen virüsler, aşının dozaj ve konsantrasyon veya içeriğinin güncellenmesini zorunlu hale getirecek ve yenilenen aşıları olup virüsten daha efektif biçimde korunmamız gerekecek.
- Lucy van Dorp, Damien Richard, Cedric C. S. Tan, Liam P. Shaw, Mislav Acman, François Balloux. No evidence for increased transmissibility from recurrent mutations in SARS-CoV-2. Nature Communications, 2020; 11 (1) https://www.nature.com/articles/s41467-020-19818-2
- Chris Lane, SARS-CoV-2 mutations do not appear to increase transmissibility, 25 Kasım 2020, UCL News Website, https://www.ucl.ac.uk/news/2020/nov/sars-cov-2-mutations-do-not-appear-increase-transmissibility
www.bilimfili.com/sars-cov-2-nin-yeni-mutasyonlari-bulas-yetisini-etkiledi-mi