Yalnızca bir cilt hastalığı olarak bilinen sedef hastalığına (psoriasis), eklem tutulumu, obezite, şeker hastalığı, hipertansiyon, kolesterol yüksekliği, damar sertliği, kalp krizi, Crohn ve Ülseratif Kolit gibi iltihabi barsak hastalıkları eşlik edebilir. 29 Ekim Dünya Psoriasis Günü vesilesiyle İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Bölümü Uzmanı, Türk Dermatoloji Derneği Psoriasis Çalışma Grubu Yürütme Kurulu Üyesi-Sekreteri Doç. Dr. Didem Didar Balcı önemli bilgiler paylaştı.
Sedef (psoriasis) hastalığı, uzun süre devamlılık gösterebilen (kronik) bir deri hastalığı olup, en sık görülen plak tipinde (psoriasis vulgaris), sağlam deriden keskin sınırla ayrılabilen, deriden kabarık kızarıklıklar ve bunların üzerini kaplayan sedef renkte pullanmalarla karakterizedir. Bağışıklık sistemi, genetik ve çevresel faktörler hastalığın oluşumunda rol oynayan unsurlardır. Kaşıma, yolma gibi travmatik durumlar, alkol, stres, sigara, bazı ilaçlar, aşırı güneşlenme ve güneş yanıkları hastalığı tetikleyebilir, ataklara yol açabilir.
Sedef, bebeklik ve yaşlılık dönemi arasında herhangi bir dönemde ortaya çıkabilir
İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Bölümü Uzmanı, Türk Dermatoloji Derneği Psoriasis Çalışma Grubu Yürütme Kurulu Üyesi-Sekreteri Doç. Dr. Didem Didar Balcı: “Psoriasis, bebeklik ve yaşlılık dönemi arasında herhangi bir dönemde ortaya çıkabilmektedir. 20-30 ve 50-60 yaşları, en sık başlangıç yaşlarıdır. Kaşıma, yolma gibi travmatik durumlar; alkol, stres, sigara, bazı ilaçlar, aşırı güneşlenme ve güneş yanıkları hastalığı tetikleyebilir, ataklara yol açabilir.
Hastalık hafif, orta ya da şiddetli evrede olabilir. Erken evrede tanı hastalığa eşlik edebilecek kalp krizi riski, damar sertliği riski, obezite ve eklem tutulumunun tedavi ve takiple azaltılmasını ve hastanın doğru tedaviye kısa zamanda ulaşarak yaşam kalitesinin bozulmasını engeller.
Sedef hastalarının %30-40’ının birinci dereceden akrabalarında da hastalık var
Psoriasisli hastaların yaklaşık %30-40’ının birinci dereceden akrabalarında da psoriasis saptanmaktadır diyen Doç. Dr. Didem Didar Balcı: “Çift yumurta ikizlerinin her ikisinde de psoriasis görülme riskinin %15- 30, tek yumurta ikizlerinde ise %65-72 gibi yüksek oranda olduğu saptanmıştır.” ABD’de %3.2, Norveç’te %11,4, batı ülkelerindeki psoriasis görülme oranı %2-4 olarak bildirilmişken, ülkemizden üç çalışma vardır; Trabzon ilindeki psoriasis görülme oranı erişkin nüfusta %1,1 olarak, Bolu’nun Mudurnu ilçesinde görülme oranı %0,5 olarak saptanmıştır. Ankara’da bir üniversite dermatoloji polikliniğine başvuran hastalar arasında ise psoriasis hastalarının görülme oranı %1,3 bildirilmiştir.”
Sedefin kronik bir hastalık olduğu konusunda aile ve çocuğa eğitim verilmelidir
Çocukluk çağında (<18 yaş) sedef hastalığı görülme oranı %0-1,37 arasındadır diye ifade eden Doç. Dr. Didem Didar Balcı: “Hastanın yaşı, cinsiyeti, hastalığın tutulum yerleri ve şiddeti, eşlik eden diğer hastalıklar, hastanın yaşam kalitesi, sosyoekonomik düzey tedavi seçiminde değerlendirilmelidir. Ayrıca hastalığın kronik olduğu hakkında aileye ve çocuğa eğitim verilmeli, tetikleyici faktörlerden uzak durulmasının önemi vurgulanmalıdır. Hastalar ve ebeveynlerine hastalığın kontrolü ile iyileşmenin sağlanabileceği anlatılmalı, kendiliğinden iyileşmenin yanı sıra hastalığın tekrarlayıcı olduğu ve hayat boyu süreceği konusu da vurgulanmalıdır. Bazı üst solunum yolu enfeksiyonları veya diğer infeksiyon odaklarının tedavi edilmesi önemlidir. Hastalığın şiddetine göre topikal tedavi, fototerapi gibi geleneksel sistemik tedaviler ya da hedefe yönelik gelişmiş tedaviler kullanabilmekteyiz.”
Uygun tedaviyle sedef kontrol altına alınabilir
Hastanın yaşı, cinsiyeti, hastalığın tutulum yerleri ve şiddeti, eşlik eden hastalıklar, hastanın yaşam kalitesi, sosyoekonomik düzeyi tedavi seçiminde önemlidir vurgusu yapan Doç. Dr. Didem Didar Balcı: “Hastalığın kronik olduğu hakkında hastaya bilgi verilmeli, sigara, alkol, travma vb. tetikleyici faktörlerden uzak durulmasının önemi vurgulanmalıdır. Obeziteye dikkat etmeleri, düşük karbonhidratlı diyet ve egzersiz önerilmelidir. Sedef hastalarına, hastalıklarında dermatologları ile tedavi ve düzenli takiple iyileşmenin sağlanabileceği anlatılmalıdır. Hastalık zaman zaman tekrarlayıcı olabilir ve hayat boyu sürebilir ancak dermatoloji hekimleriyle ve uygun tedaviyle kontrol mümkün olacaktır.”
Sedef bulaşıcı bir hastalık değildir
Sedef hastalığı hastaların yaşam kalitesini olumsuz etkileyen, damgalanma hissiyle, anksiyete, depresyon gibi rahatsızlıklara sebep olan bir hastalıktır diyen Doç. Dr. Didem Didar Balcı: “Bu hastalık cinsel yaşamda, boş zaman aktivitelerini, spor aktivitelerini geçirmede, kıyafet seçiminde, arkadaşlık ilişkilerinde zorlanmaya neden olmaktadır. Çocuklar okula gitmek istememektedir. Bulaşıcı bir hastalık değildir. Ancak bu yanlış kanıdan dolayı da toplumdan izole olmaktadırlar.”
Sedef hastalığı tek başına Covid-19 için risk oluşturmaz
Doç. Dr. Didem Didar Balcı: “Sedef hastaları da toplumun uyduğu genel izolasyon tedbirlerine uymalıdırlar. Pandemi döneminde gelişmiş tedavi kullanan hastaların normal toplumdaki insanlarla Covid-19 geçirme sıklığı ve şiddeti aynı düzeyde bildirilmiştir. Bu dönemde korona enfeksiyonu olanlar tedavileri için hekimleri ile iletişim halinde olmalıdır.”