Mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcak havaların etkisiyle artan sıvı ihtiyacı, beraberinde şeker tüketimini tetikliyor. Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk, sıcak havaların etkisiyle tüketimi hızla artan kutu gazlı içecekler ve şeker oranı fazla olan içeceklerle ilgili uyarılarda bulundu. Erk, obezitede Türkiye’nin Amerika ve Meksika’dan sonra dünya üçüncüsü olduğuna dikkat çekerek, bu içeceklerin şeker hastalığı, obezite, kronik böbrek rahatsızlıkları, kalp hastalıkları ve diş problemlerine davetiye çıkardığını söyledi. Erk, sağlıklı yaşam için saf su tüketilmesinin altını çizdi.
Aşırı sıcaklarda artan şeker tüketimi birçok hastalığa davetiye çıkarıyor. Türk Böbrek Vakfı, halkı aşırı şekerli içeceklerin yol açacağı hastalıklara karşı uyarmak ve sağlıklı içecekler yapmak için bir etkinlik düzenledi. Düzenlenen etkinlikte su tüketimi konusunda vatandaşlar uyarıldı, evde yapılabilecek sağlıklı içeceklerin tarifi paylaşıldı. Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk’in ev sahipliğinde İstanbul’da düzenlenen etkinlikte, TBV Diyetisyeni Gökçen Efe Aydın, evde yapılabilecek, sağlıklı serinletici içecek tariflerini uygulamalı olarak anlatılırken, İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Endokrin ve Metabolizma Bilim Dalı’ndan Uz. Dr. Hümeyra Rekalı Şahin ise, aşırı şekerli içeceklerin sağlık üzerindeki olumsuz etkilerini anlattı.
“Sağlığınız için saf su tüketin”
Dünya Sağlık Örgütü’nün, sağlıklı bir bireyin günlük basit şeker tüketiminin 50 gram olarak açıkladığını, ancak Türkiye’de kişi başı şeker tüketimi bunun üç katı olan 150 gram seviyesinde olduğunu, yaz aylarında ise bu miktarın daha da arttığını söyleyen Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk, Türkiye’de yüzlerce, ileri safhada obez insan olduğuna dikkat çekerek, bu oranın yüzde 60’ının 18 yaş altında genç bireylerden oluştuğunu söyledi. Erk, “Türkiye’nin sağlıklı nesillerin yetişmesi ile ilgili sıkıntıları var. Biz Türkiye’de sağlıklı neslin yetişmesi konusunda çalışmalar yapıyoruz. Bu konuda birçok proje için Sağlık Bakanlığı ile işbirliği yaptık. Çocuk çağında obezite ile mücadele için şeker tüketimini azaltmaya yönelik hangi etkenler varsa, bunun üzerinde duruyoruz. Bu yaz küresel çapta hava sıcaklığı mevsim normallerinin üzerinde seyrediyor. Bu da insanları sıvı tüketmeye zorluyor. Burada önemli olan ne tür sıvı alacağız, neyin faydası var, neyin zararı var bunun altını çizmek. Bu yüzden bugün burada bu etkinliği düzenledik.” dedi.
Su tüketimiyle ilgili bilgi veren Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk, “Hazır paketli içeceklere alternatif olarak aklınıza mümkün mertebede su gelmeli. Suyun yerini hiçbir şey tutmaz. Su tüketimi de vücut kitle endeksine uygun olmalı. Benim gibi 90 kilo biri için miktar 2,5 litredir. Ben bile bu işin uzmanlarından biri olmama rağmen, bu yaz su tüketimi konusunda sınıfta kaldım. Suyun alternatifleri ne diye sorarsanız; ayran ve süt. Saf su içemeyenler ise suyun içerisine tarçın, zencefil, bir avuç kesilmiş salatalık ekleyerek hafif tat verebilirler. Ama şeker kesinlikle olmamalı. 1 teneke kutu gazlı içeceğin içerisinde 10 küp şeker yani 35 gram şeker var. Bu da vücuda şeker hastalığı olarak geri dönüyor. Diyabetin sonucu da obeziteye gidiyor. Dünyada her yıl yüzde 10’luk obezite artışı varsa bunun ilk 3’ünde ne yazık ki Türkiye var. Birinci sırada Amerika, ikinci sırada Meksika, sonra Türkiye geliyor. Hep beraber çalışarak bu oranı düşürmeliyiz. Şeker tüketimindeki bilinci artırarak, farkındalık yaratacağız. Son zamanlarda Tarım ve Orman Bakanlığı da limon aromalı limonata, şekersiz limonata gibi yanıltıcı etiketler olan ürünlerin satılmaması konusunda çalışmalar yapıyor. Limonataya, sıfır şekersiz deniliyor, millet hemen kapış kapış alıyor, içiyor. Halbuki içinde tatlandırıcı bulunuyor. Çocuklar bunu tüketiyor ve zaman içinde obez ve kanserojen etki oluşturabiliyor.”
“Çocuklar ve gençler şekerli içeceklerin cazibesine kapılmamalı”
İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Endokrin ve Metabolizma Bilim Dalı’ndan Uz. Dr. Hümeyra Rekalı Şahin günlük hayatta sıklıkla tüketilen gazlı içecekler, hazır meyve suları, enerji içecekleri, hazır limonata, şurupların eklendiği ürünlerin insan sağlığı üzerindeki etkilerine dikkat çekerek, şöyle konuştu:
“100 ml içecekte 11 gramdan fazla şeker içeren içecekler yüksek şekerli içecekler olarak tanımlanıyor. Örneğin, bir kutu şekerli içecek yaklaşık 39 gram şeker içerir, bu da yaklaşık 10 çay kaşığı şekere denk gelir. Bir kutu şekerli içecek, ortalama olarak 150 kalori içerir ve bu kalorinin büyük bir kısmı rafine şekerden gelir. Dünya Sağlık Örgütü’nün önerisine göre, günlük şeker alımı toplam kalorinin yüzde 10’unu geçmemeli, hatta yüzde 5’in altında olmalıdır. Bu oranı aşmak, kilo alımı ve obeziteye yol açabilir. Özellikle çocuklar ve gençler, bu tür içeceklerin cazibesine kapılmakta ve bu da genç yaşta sağlık sorunları riskini artırmaktadır. Yapılan çalışmalar aşırı şeker tüketiminin diş çürüğü riskinde artış, obezite, kardiyovasküler hastalık, tip 2 diyabet, metabolik sendrom ve karaciğer yağlanması ile ilişkili olduğunu ileri sürmektedir. Aşırı şeker tüketimi, karın bölgesindeki yağlanmayı artırabilir. Bu tür yağlanma, metabolik sendrom riskini artırarak tip 2 diyabet, kalp hastalığı ve felç gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Aşırı şekerli içecekler, pankreasın sürekli fazla insülin üretmesine neden olabilir. Zamanla bu durum, insülin direncine ve nihayetinde diyabete yol açabilir. Diyabet ise uzun vadede göze, kalbe ve böbreğe zarar verebilir. Bu tür içecekler yüksek kalori içerirler ancak besin değeri açısından fakirdirler. Vitaminler, mineraller veya lif gibi vücut için gerekli besin maddelerini içermezler. Bu da, şekerli içecek tüketenlerin sağlıklı besinlerden alabilecekleri faydaları kaçırmasına neden olabilir.
“Şekerli içecekler bağımlılık yaratabilir”
İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Endokrin ve Metabolizma Bilim Dalı’ndan Uz. Dr. Hümeyra Rekalı Şahin, şekerli içeceklerin beyinde dopamin salgısını artırarak geçici bir mutluluk hissi yarattığını ve bu durumun, özellikle çocuklarda ve gençlerde bir tür bağımlılığa yol açabildiğini söyledi. Şahin, “Bu tür içecekleri sık tüketmek, beynin ödül merkezlerini uyarır ve daha fazla şeker tüketme isteği doğurur. Bu da zamanla sağlıksız bir döngü yaratır ve bireylerin uzun vadede sağlıklı alışkanlıklar geliştirmesini zorlaştırır. Peki, ne yapmalıyız? Öncelikle bireysel farkındalığı artırmak çok önemli. Tüketiciler olarak bilinçli seçimler yapmalı ve şekerli içeceklerin yerine daha sağlıklı alternatiflere yönelmeliyiz. Su, bitki çayları, şekersiz içecekler gibi seçenekler hem sağlığımızı korur hem de genel yaşam kalitemizi artırır. Ayrıca, çocuklara ve gençlere erken yaşta sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazandırmak, uzun vadeli sağlık sorunlarını önlemede kritik bir rol oynar.” diye konuştu.
“Evde limonata, soğuk çay, meyve suyu yapmak çok kolay”
TBV Diyetisyeni Gökçen Efe Aydın, dışarıda satılan şekerli, gazlı içeceklere karşı evde bulunan malzemelerle sağlıklı, pratik içeceklerin tarif bilgisini paylaştı. Aydın, “Dışarıda satılan şekerli kutu içeceklerin ne kadar sağlıksız olduğunu hepimiz biliyoruz. O yüzden ev yapımı bazı içecekler hazırladık. Bu içeceklere tat vermesi için bal veya pekmez kullandık. Bunları da çok az miktarda kullandık ve sağlıklı, aromatik, şekersiz içeceklerimiz oldu. Ev yapımı limonata, buzlu çay yaptık. Bunların içerisine çok az miktarda bal ve pekmez koyduk. Komposto, reyhan şerbeti hazırladık ve yine içerisinde sadece meyvenin kendi şekeri var. Şeker miktarı az olduğu için sağlıklı oldu. Hazırlaması ise gerçekten çok kolay. Mesela limonatayı 5 dakika içerisinde hazırlayabilirsiniz ve sonrasında soğutmanız gerekecek. Limonu aldığınızda kabuğunu bal ile karıştırıp, biraz üzerine limonun suyunu sıkıp sonra nane ve su ile karıştırdığınızda bir limonata oluşuyor. Bunun yanında buzlu çay yapabiliriz. Evde herkes mutlaka çay demliyordur. O kalan çayı atmayıp, biraz kullanıp sonra üzerine limon sıkıp nane ve suyla onu çoğaltabiliriz. Üzerine bal koyarak bir soğuk çay elde etmiş olabiliriz. Maliyet olarak baktığımızda da yine son derece uygun. Herkesin evinde çay, limon, nane, bal var. Çok fazla pahalı diyebileceğimiz bir ürün yok. Bir bahçe varsa çok daha kolay. Yine bahçeden topladığımız meyveleri kaynatıp aslında onun suyunu elde edebiliriz.. Bu şekilde çok daha uygun bir fiyata sağlıklı içecekler elde edebiliriz.” diye konuştu.
Dışarıda satılan kahvelerle ilgili ise meyve ve sebze şurupları kullanılmayan içecekleri tercih etmemizi söyleyen Aydın, “Dışarıdan aldığımız kahvelerde bir sürü meyvenin, sebzenin şurupları var. Hepsinin içerisinde ya şeker ya nişasta bazlı şeker var. Bunların miktarının da çok fazla olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla vücudumuza zararlı diyebiliriz. Bunları dışarıda içiyorsak özellikle şurupsuz, sade bir şekilde içmemiz çok daha iyi olacaktır. Kahvenin içerisinde sadece süt kullanılarak tüketilmesi daha yararlı olacaktır.” dedi.