Ana Sayfa Tıp&Sağlık Sınırda Kişilik Bozukluğu Çocukluk Travmalarının Sonucu Olabilir

Sınırda Kişilik Bozukluğu Çocukluk Travmalarının Sonucu Olabilir

Sınırda kişilik bozukluğu sıklıkla bipolar bozukluk ile karıştırılan bir psikiyatrik rahatsızlıktır. Sınırda kişilik bozukluğu hastaları duygularını düzenlemekte ciddi sorunlar yaşarlar. Duygularını çok yoğun yaşarlar ve tetikleyici bir olay yaşandığında ruh hallerini tekrar normal seviyelere döndürmek kolay değildir. Bu rahatsızlıkta hastalar çok iyi ilişkiler kuramazlar, başkaları üzerinde iyi izlenim bırakmaları zordur. Bilim insanları onlarca yıldır bu hastalığın tanı ve tedavisi üzerinde araştırmalar yapıyorlar. Ancak nasıl ve neden ortaya çıktığını bile tam olarak bilmiyoruz.

Çağlayan Taybaş/Sinirbilim

Sınırda kişilik bozukluğu kadınlarda çok daha yaygın olarak görülüyor. Hastaların %75’i kadınlardan oluşuyor. Rahatsızlığın duygusal yönüne baktığımızda kadınları daha fazla etkilemesi pek şaşırtıcı değil aslında. İngiltere’de Manchester Üniversitesi’ndeki araştırmacılar çocuk yaşta duygusal dalgalanımın bu hastalığı etkileyip etkilemediğini görmek istedi. Sonuçlar ise beklendiği gibi çıktı. Sınırda kişilik bozukluğu hastaları sağlıklı insanlara kıyasla 13 kat daha fazla çocukluk travması yaşamıştı. Belki de daha fazla, çünkü bu sadece hatırlanılan ve bildirilen travmaların sayısı. Uluslararası 42 bilimsel araştırmada 5.000’den fazla insan üstünde incelemeler yapıldı. Çıkan sonuca göre hastaların %71,1’i en az bir tane travmatik çocukluk anısı olduğunu

Çocukluk Deneyimleri Hayatı Etkiliyor

Çocuklukta yaşanılan deneyimlerin zihin sağlığını yönlendirdiğini daha önceden biliyoruz. Bu konuda onlarca yıldır araştırmalar yapılıyor. Sigmund Freud’un başlıca ilgi alanı da çocuksu cinsellik ve çocukluk deneyimlerinin bilinçdışını şekillendirmesiydi. Araştırmacılar şimdi yaptıkları meta analizler ile bunu daha ayrıntılı ve bilimsel olarak ortaya koyuyorlar. Zira Freud’un yöntemi bilimsellikten uzaktı. Çocuklukta travma geçiren kişilerin psikoz, diğer kişilik bozukluklarından ziyade sınırda kişilik bozukluğu yaşama ihtimallerinin daha yüksek olduğu görüldü.

Sınırda kişilik bozukluğundan muzdarip bir kişi duygularını ve itkilerini düzenlemekte zorluk yaşar. Bu da onun kendisine zarar vermesine, uyuşturucu kullanmasına neden olabilir. Bu rahatsızlık ciddi bir sağlık sorunu olup tedavi edilmesi kolay değildir. Genellikle hastanın kendisine ve yakınlarına altından kalkması güç maddi ve manevi yükler verir, hatta tüm topluma.

Sınırda Kişilik Bozukluğu Bir Toplum Sorunudur

Hastalığın isminin “sınırda (borderline)” olmasının nedeni kişinin duygularını uçlarda yaşamasıdır. Sağlıklı bir insanın üzerinde durmayacağı küçük olaylar bu hastaları ağlama krizlerine veya öfke nöbetlerine sokabilir. Bir de bu durum çok uzun sürerse hem hastayı hem de yakınındakilerin hayatını güçleştirir. Araştırmalar çocukluk travmalarının bu hastalıkta önemli bir rolü olduğunu söylüyor.

İnsan beyni 25 yaşına kadar gelişmeye ve olgunlaşmaya devam ediyor. Doğumda zaten beyin tam olarak gelişmemiştir. İlk 3 yılda inanılmaz sayıda sinaps kurulur ve bu ivme yavaşlayarak beyin 25 yaşına kadar olgunlaşmaya devam eder. Özellikle çocukluk ve ergenlik yaşlar beynin gelişimi için çok önemlidir çünkü insan beyni ortama uyum sağlamak zorundadır. Eğer çok stresli olaylar yaşarsa bununla başa çıkmak için stratejiler geliştirecektir. Örneğin sürekli olumsuz olaylar başına gelen bir çocuk güzel bir olay yaşadığında olumsuz anıları bunu telafi etmek olumluların etkisini artırabilir.

Beynin İlk İhtiyacı Sevgidir

İnsan zihninin sağlıklı bir şekilde gelişmesi için ilk ihtiyacı olan sevgi ve huzurlu bir aile ortamıdır. Beyin kronik strese maruz kaldığında zarar görür ve gelişimi aksar. Sürekli travmatik, olumsuz tecrübeler yaşayan bir çocuğun beyni strese normal bir şekilde yanıt veremez hale gelir. Zamanla beyin normal strese karşı çok hassas hale gelir. Bu kişiler bazen çok stres yaşadıklarında bununla baş edemez hale gelirler. Ancak zihnimiz her zaman bir çözüm arar, yanlış olsa bile. Bu kişiler de stres ile başa çıkmak için madde kullanmayı veya kendilerine zarar vermeyi düşünebilirler. Sınırda kişilik bozukluğu beynin strese nasıl yanıt vereceğini bilememesiyle başlar.

Sınırda kişilik bozukluğunda en sık bildirilen çocukluk travması fiziksel ihmaldir. Hastaların %48,9’u kendileri ile ilgilenilmediğini belirtir ve bu durum travmatik olarak kayda geçirilir. Bunu duygusal şiddet (%42,5) takip ediyor. Bugün çalıştığım kurumda bir annenin 5 yaşındaki oğlunu şiddetli bir şekilde dövmek ve yaralamak ile tehdit ettiğine tanık oldum. Bu tür yaşantılar çocuğun zihninde travmalara neden olabilir. Duygusal şiddetten sonra fiziksel şiddet (%36,4), cinsel istismar (%32,1) ve duygusal ihmal (%25,3) da travmatik hasara neden olabiliyor.

İnsanı Her Yönden Ele Almalıyız

Manchester Üniversitesi’nde çalışan Dr. Filippo Vares yaptıkları analizlerde çocukluk travması ile sınırda kişilik bozukluğu arasında çok güçlü bir bağlantı bulduklarını belirtiyor. Özellikle duygusal şiddet ve ebeveynlerin ihmali söz konusu olduğunda bu travmaların önemi artıyor. Çocukluk travmaları sadece bu rahatsızlığa değil, daha birçok soruna neden olabiliyor. Örneğin çok küçük yaşlarda yaşanılan yoğun stres dissosiyatif kimlik bozukluğuna neden olabilir.

Sınırda kişilik bozukluğunun nedenlerini sadece çevresel düzeyde incelemememiz gerekir. Bunun biyolojik, genetik ve psikolojik etkenleri de vardır. Etkili bir tedavi planı oluşturmak için hastaların hayatı her yönden ele alınmalı terapi ve ilaç tedavisi beraber yürütülmelidir.

www.sinirbilim.org/sinirda-kisilik-bozuklugu-2

‘Bağımlılığın kökeni daima travmaya ve çocuklukta yaşanan sorunlara dayanıyor’