Pandemi döneminde zaman zaman yaşadığımız sosyal izolasyon ve yoğun karantinalar psikolojimizi ciddi anlamda etkiledi. Maslow hiyerarşisinin en alt basamağında gıda ve barınma gibi ihtiyaçlar yer alsa da sosyal yaşantı, aidiyet ve sevdiklerimizle temasın da hiç azımsanmayacak kadar çok önemli olduğunu fark ettik. Bilim insanları karantina dönemlerinde sosyal izolasyon yaşayarak evin içinde aynı aktiviteleri yapmanın hafızayı ve bilişsel faaliyetleri etkilediğini gördü.
Avustralya’da New South Wales Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmada iki ay boyunca karantinada kalan kişilerde dikkat dağılmasının yaygın olduğu görüldü. Bu kişiler odaklanmakta zorluk yaşıyorlardı ve bilişsel işlevleri karantinadan olumsuz etkilenmişti. Prof. Dr. Brett Hayes yaklaşık 4000 kişi üstünde yaptığı araştırmasında katılımcıların %30’unun bilişsel işlevlerinde bozulma bildirdiğini söylüyor.
İnsanların en çok sorun yaşadığı nokta ise hafızaydı. Karantina döneminde insanlar telefonlarını nereye koyduklarını daha fazla unutmaya başlıyorlar, dikkatlerini toplamakta her zamankinden daha çok zorlanıyorlardı. Sosyal medya kullanımı arttı. Mobil cihazların kullanımına paralel olarak derin okuma becerisi ve kitap gibi uzun metinlere odaklanmak güçleşti. Brett’e göre insanlar bir şeyi bitirmeden ikinci şeye başlıyorlar. Daha sonra aynı anda üçüncü bir işe kalkışıyorlar ve günün sonunda hiçbirini tam anlamıyla yapamaz oluyorlar. Bir de duygusal olarak etkilenen insanlar var. Pandemi döneminde depresyona veya anksiyete daha kolay giren insanlarda bilişsel işlevler çok daha kötü etkileniyor. Bu kişiler daha fazla ve şiddetli sorunlar yaşadıklarını bildiriyor.
Sosyal İzolasyon Beyne Ne Yapıyor?
Hatırlarsınız, COVID-19 vaka sayılarının tırmanışa geçmesi nedeniyle 29 Nisan’da neredeyse 3 haftalık bir tam kapanma sürecine girmiştik. Pandemide ilk defa yaşadığımız bu tam kapanmada tabiri caizse Groundhog Day filmindeki gibi her günümüz aynıydı. Sabah kalk, kahvaltı yap, işe koyul, akşam kitap oku, film izle, yat. Dışarıdan hiç kimseyle görüşemediğimiz bu günlerde evde her günümüz aynı geçiyor, aktivitelerimiz neredeyse hiç değişmiyordu. Bu durum beynin bilgi işlemesini ve öğrendiği bilgileri gerçi çağırmasını zorlaştırıyor.
Hafızanın çalışma ilkelerinde iki şey çok önemli. İlki uyaranın ne olduğu (content), diğeri de uyaranın nereden, nasıl geldiği (context). Örneğin film izlemek güzel bir etkinliktir ama evde film izlemek ile sinemada film izlemenin tadı çok farklıdır. Restoran ve cafelerin ambiyansa çok önem vermesinin nedeni de budur. Bize asıl keyif veren arkadaşlarımızla buluşup sohbet etmek olsa da içinde bulunduğumuz çevre bu anıları daha değerli hale getirebilir.
Bilgi İçinde Bulunduğu Koşullarla Birlikte Kodlanır
Evde bir şeyler yaparken beynimiz tüm bilgileri içinde bulunduğumuz çevreyle birlikte kodlar. Biz bilinçli olarak bunun farkına varmayız ama zaman ve mekan bilgisi her zaman bilgi ile beraber işlenir. Beyin arkaplandaki çevresel bilgiye karşı çok hassastır. Örneğin güzel bir anı yaşarken bir parfüm sıkmışsanız, ileride o koku size yaşadığınız güzel anıları çağrıştırabilir. Beyin bilgileri birbirine bağlayarak hafıza ağını örer.
Yeni şeyler öğrenirken çevreyi değiştirdiğinizde beyin o bilgileri daha kolay öğrenir ve ileride daha rahat hatırlar. Çeşitlilik bu açıdan oldukça faydalıdır. Farklı mekanlar ve günün farklı zamanlarını iyi değerlendirmek yararlıdır. Beyni tekdüzelikten kurtararak daha aktif çalıştırabiliriz. Ancak sosyal izolasyon halinde bu pek mümkün değildir. Çevre her zaman aynı kalır. Bir süre sonra alışkanlıklar oturmaya başlar ve günün her saati aynı şeyleri yapmaya başlarız. Beyin artık farklılıktan ve çeşitlilikten uzaklaşmaya başlar. Bu noktada beyin bilgileri hep aynı çevresel kodlamayla işlediğinden ileride geri çağırması kolay olmaz ve hafıza sorunları başlar.
Kısıtlamalar Kalktığında İyileşme Başlıyor
İskoçya’da yapılan bir çalışmada iki aylık bir karantinada insanların bilişsel işlevlerinin nasıl etkilendiği ölçüldü. Katılımcılar hafıza, karar verme ve seçici dikkat testlerinden geçirildiler. Karantina döneminde oldukça kötü olan puanlar, sosyal izolasyon kısıtlamaları kalkar kalkmaz artmaya başladı. Sosyal etkileşim bilişsel işlevlerin yetkinliğiyle doğrudan bağlantılıydı. Sağlıklı bir zihin yapısı için insanların sağlıklı bir sosyal hayata sahip olmasının çok önemli olduğu bir kez daha görüldü.
Sosyal izolasyon döneminde çevresiyle çevrimiçi de olsa etkileşimde kalan insanların test puanları hiç iletişim kurmayanlara kıyasla daha yüksek çıktı. Bu durum bize tamamen dış dünyadan kopmanın beyin sağlığı için hiç iyi olmadığını gösteriyor. Karantina koşullarında bile olsa elimizden geldiğince sosyalleşmeli ve kendimizi soyutlamamalıyız.
Sosyal İzolasyonda Beyin Sağlığı İçin Ne Yapılabilir?
Araştırmacılar sosyal etkileşimin mümkün olduğunca korunması gerektiğini ve çevrimiçi de olsa sürdürülmesi gerektiğini savunuyorlar. Bunun yanında evde spor hafızayı güçlü tutmak konusunda en önemli silahlarımızdan biri. Fiziksel aktivite ve bilişsel işlevler arasında doğrudan bir bağlantı vardır. Düzenli egzersiz yapmak beyne giden kan miktarını artırır, BDNF gibi nörokoruyucu hormonların miktarını yükseltir. Evde kaldığımızda yapılacak en iyi şeylerden biri egzersizdir.
Diğer bir aktivite ise oyun oynamak. Ailenizle yaşıyorsanız beraber oyun oynayabilir ve keyifli zaman geçirebilirsiniz. Bunun yanında yoga yapmak, dans etmek gibi beyni ve vücudu harekete geçirecek aktiviteler bilişsel işlevler üzerinde olumlu etkilere sahiptir.
Hazırlayan: Çağlayan Taybaş
www./sinirbilim.org/sosyal-izolasyon-hafiza/