Mutfaklarda değişik türde yağ kullanıyoruz ama bunların vücudumuza olan etkisini bilmiyoruz. Türkiye’de 1950’lere kadar ağırlıklı olarak zeytinyağı kullanılıyordu. Marshall yardımları sonrasında ülkemize Amerika’dan farklı yağlar da getirildi ve mutfaklarımıza yeni bir yağ girdi: Soya yağı! Amerika’da yapılan araştırmalara göre soya yağı hem diyabet ve obezitenin önünü açıyor hem de Alzheimer hastalığı, anksiyete ve depresyon gibi nörolojik hastalıklara neden olabiliyor. Dahası bu yağ hücre genetiğini bile etkiliyor
Bir pazar sabahı kahvaltı için patates kızartacaksınız. Hangi yağı kullanırsınız? Çoğumuz kızartmalar için ayçiçek veya soya yağını kullanır. Hem ucuz hem de uzun ömürlü olan bu yağlar yemeklere sıkça katılır. Amerika’da en çok üretilen ve tüketilen yağların başında da soya yağı geliyor. Ancak tüketim hacminin çok fazla olması yağı sağlıklı yapmıyor. Bu yağ hem hayvanlar hem de insanlar için zararlı olabilir.
En Çok Hipotalamusu Etkiliyor
Endocrinology dergisinde yayınlanan bir araştırmada soya yağı ağırlıklı diyetlerle beslenen farelerde ciddi sağlık sorunları oluştuğu gösteriliyor. California Üniversitesi’ndeki bilim insanları 2015 yılında da soya yağının insülin direncini, karaciğer yağlanmasını ve obezite riskini artırdığını bulmuştu. Bundan iki yıl sonra yapılan bir çalışmada soya yağının linoleik asit oranının azaltılmasının sağlığa olan zararını azaltmadığı keşfedildi. Ne kadar değiştirilse de hala obezite ve insülin direncini artırıyordu.
2020 Şubat ayında yayınlanan makaleye göre soya yağının değişime uğraması bir şey fark etmiyor. Soya yağı her haliyle beyni, özellikle hipotalamusu ciddi şekilde etkiliyor. Hipotalamus beyinde hayati olayların yönetildiği çok kritik bir bölgedir. Vücut ağırlığı, vücut ısısı, fiziksel gelişim, büyüme ve üreme gibi en önemli fonksiyonlar buradan yürütülür. Bunun yanında stres yönetimi, savaş ya da kaç davranışının operasyonel merkezi de hipotalamus nöronlarıdır.
Soya Yağı Genlerin İşleyişini Değiştiriyor
Araştırmacılar soya yağı ile beslenen farelerin genlerinde bazı değişimler olduğunu tespit etti. Çok sayıda olması gerektiği gibi çalışmıyordu. Bunlardan biri hepimizin bildiği aşk hormonu oksitosindir. Soya yağı ağırlıklı beslenen farelerin hipotalamuslarında oksitosin seviyeleri dibe vurdu. Sadece oksitosin de değil, yaklaşık 100 gen bu diyetten olumsuz etkilendi. Enerji metabolizmasında görev alan çok sayıda gen soya yağının verdiği hasardan kaçamıyor ve olumsuz etkileniyor. Bu durum da obezite, insülin direnci, daha uzun vadede otizm ve Parkinson hastalıklarına bile neden olabilir. Henüz bu yağ türü ile nörolojik beyin hastalıkları arasında doğrudan bir kanıt bulunamasa da uzun vadede böyle bir sonuç çıkabilir.
Soya yağının beyne ve genoma olan etkisi sadece soya yağı ile sınırlandırılmamalı. Diğer soya ürünleri de benzer etkiler yaratabilir. Ancak henüz elimizde bir kanıt olmadığı için kesin bir şey söyleyemeyiz. O yüzden evinizdeki soya sosu ve diğer bitkisel ürünleri hemen çöpe atmayın.
Soya yağının genler üstünde değişiklik yapması ve onlara zarar vermesi gerçekten önemli bir bulgu ama çalışmanın fareler üstünde yapıldığını bir kez daha hatırlatalım. Sonuçlar soya yağının insan sağlığı üzerindeki etkisi ile ilgili soru işaretleri yaratıyor ama doğrudan insanlara da zarar verir diyemeyiz. En azından şu aşamada değil.
Araştırma ekibi bu çalışmada soya yağını erkek fareler üstünde denediler ve etkilerini gördüler. Oksitosinin her iki cinsiyet için de çok önemli olduğunu biliyoruz ama dişilerde erkeklerde olduğundan daha önemlidir. Dişilerde oksitosin davranışı, anne yavru arasındaki bağın oluşumunu sağladığı için benzer çalışmalar dişi farelerde de yapılmalıdır.
Hazırlayan: Çağlayan Taybaş
www.sinirbilim.org/soya-yagi-genetik-degisiklikler