Prof. Dr. Serhat Ünal: Tarım ve hayvancılıkta da antibiyotiğe dikkat edilmeli
Buse ÖZEL / İSTANBUL, (DHA) ECZACIBAŞI Sağlık Grubunun antibiyotik direncine vurgu yapmak ve akılcı ilaç kullanımını teşvik etmek amacıyla düzenlediği ‘Bir Boğaz Klasiği’ fotoğraf yarışmasının ödül gecesinde konuşan Prof. Dr. Ünal, tedavisi değişmeyen tek hastalığın boğaz enfeksiyonu olduğunu belirtti. Prof. Dr. Ünal, ‘Beta dediğimiz bakteri penisilin bulunduğundan beri penisilin ile tedavi ediliyor. Ve çok şükür ki bu mikroorganizmada penisiline direnç hiç gelişmedi’ dedi.
Eczacıbaşı Sağlık Ürünleri Genel Müdürü Canan Bademlioğlu, seyahat yazarı ve ünlü rehber Saffet Emre Tonguç ile ünlü fotoğraflı İzzet Keribar’ın da katıldığı gecede yarışmaya katılan doktorlara ödülleri takdim edildi.
‘YARIŞMANIN AMACI AKILCI İLAÇ KULLANIMINI VURGULAMAK’
DHA’ya konuşan Eczacıbaşı İlaç Pazarlama Genel Müdürü Canan Bademlioğlu yarışmanın asıl amacının akılcı ilaç kullanımı konusuna dikkat çekmek olduğunu belirtti ve şunları söyledi:
‘Biz ülke olarak akılcı ilaç kullanımında çok büyük bir aşama kaydettik. Sizin de bildiğiniz üzere Sağlık Bakanlığımız kamu spotları aracılığıyla antibiyotik kullanımının kontrollü olması gerektiğine ve mutlaka bir hekime danışılması gerektiğini düzenli olarak aktarıyor. Alınan birçok önlem ile çok iyi bir aşama kaydetmemize rağmen gidilecek yolumuz var.
Bu yarışmada amaç aslında tamamen akılcı ilaç kullanımını vurgulamak. Burada da özellikle antibiyotik kullanımına dikkat çektiğimiz noktada bizim de üzerimize çok önemli bir görev düştüğünü düşünüyoruz. Bu yalnızca Sağlık Bakanlığımızın çalışmalarıyla değil, bizim de sağlık alanında faaliyetlerini sürdüren bir paydaş olarak bu sürece sağlıklı destek vermemizi gerektiriyor ve buna canı gönülden inanıyoruz. Aslında,amaç İnsanların sağlıklı yaşam sürelerini uzatmak, sağlıklı olmalarına mutlaka destek olmak. Ancak hasta da oluyorlarsa zamanında hekime gitmesini sağlamak, doğru dozda, doğru zamanda antibiyotik tedavisi almasını sağlamak. Bu önemli bir misyon bunu da bizim bir şekilde daha fazla duyurmamız gerektiğini düşünüyorum.
Yarışmaya da çok ciddi anlamda ilgi oldu. Bundan son derece mutluyuz. Bir Boğaz Klasiği dedik ve 1564 tane farklı fotoğraf bu önemli ödül için başvuru aldı. Çok mutluyuz ilgiden hakikaten. Tabii asıl amaç burada hakikaten akılcı ilaç kullanımını bir parça destekliyor olmak ve bunu da tabii ki bizim Eczacıbaşı topluluğumuzun önem verdiği sanat ile bağdaştırmak da bizim için ayrıca bir keyif. Ama günün sonunda hakikaten vermek istediğimiz tek bir mesaj var o da sağlıklı toplumlar yaratabilmek için mutlaka akılcı ilaç kullanımına destek çıkmak.
Eczacıbaşı sağlık grubu olarak biz 3 tane kuruluşumuzda çok farklı alanlarda yaşamın her anına dokunuyoruz. Bunlardan bir tanesi tanı, bir tanesi tedavi ve daha sonra tedaviyi gerektiren hastalarda, hasta bakımı amaçlı. Dolayısıyla yaşamın her anında varız. Bu bir anlamda bize çok ciddi bir görev de yüklüyor. Eğer biz yaşamın her anında varsak bu sorumlulukla hareket etmeliyiz, doğru yatırımlar yapmalıyız ve sağlığa dokunan işler yapmalıyız. Sadece yaptıklarımızdan değil, yapmadıklarımızdan da sorumluyuz. Biz her gün mutlaka ‘Acaba neleri farklı yapabiliriz ve insan sağlığını çok daha iyi noktaya taşıyabiliriz, sağlıklı yaşamı koruyabiliriz’ diyerek çalışıyoruz.’
’25 YILDIR HER BANYODAN SONRA ANTİBİYOTİK ALAN HASTAM OLDU’
Enfeksiyon hastalıkları ve klinik mikrobiyoloji uzmanı Prof. Dr. Serhat Ünal, ödül töreninde yaptığı konuşmasında yanlış antibiyotik kullanımına da örnekler verirken ‘Benim birkaç değişik hastam oldu. 55 yaşında migreni olan bir kadın hastam 20 yıldır her migren atağında antibiyotik kullanıyordu. 65 yaşında başka bir hastam kabızlık sorunu için antibiyotik aldığını söyledi. Başka çok eğitimli bir hastam 25 yıldır her banyodan sonra antibiyotik içtiğini söyledi’ dedi.
.
‘YILLARDIR TEDAVİSİ DEĞİŞMEYEN TEK HASTALIK BOĞAZ ENFEKSİYONU’
Prof. Dr. Serhat Ünal ise bugüne kadar antibiyotiğe karşı direnç geliştirmeyen tek bakterinin A grubu beta hemolitik streptokok olduğunu belirterek şunları söyledi:
‘Türkiye olarak antibiyotik direncinin maalesef göbeğindeyiz, tabii ki ortasındayız. 1940’lı yıllarda penisilinin bulunması ile birlikte antibiyotikler mucizevi ilaçlar olarak kabul edildi. Çünkü hakikaten bakterilerin neden olduğu enfeksiyonlardan insanlar ölürken, ölmez hale geldi. Ama bakteriler bizden çok daha önce, ne zamandır bu dünyada varlar ve milyonlarca küçük canlılar. Bunları öldürmeye çalıştığımız zaman bir şekilde bunların etkisinden korunmayı öğreniyorlar. Buna da direnç diyoruz. Zaman içerisinde pek çok değişik antibiyotikler geliştirildi ve bakteriler de buna hep direnç geliştirdiler. Bilim dünyası her direnç geliştiğinde yeni bir antibiyotik geliştiriyor, böyle bir çark devam ediyordu. Ama son 15 yıldır yeni bir antibiyotik gelemez halde olunca dünyanın dikkatini çekti ve sağlıkla ilgili bütün uluslar arası otoriterler, Dünya Sağlık Örgütü, ABD, Avrupa hatta geçen sene G-20’nin gündemine kadar geldi. Dünya Sağlık Örgütü şu anda dünyanın en önemli sağlık sorunlarından biri olarak tanımlıyor antibiyotik direncini.Bu ne demek? Bugün herhangi bir bakteriyel enfeksiyon meydana geldiğinde bunu tedavi edecek antibiyotik artık elimizde yok anlamına gelebilir. Tabii pek çok antibiyotiğe dirençli hale geldiği için bunlara da ‘superbug’, ‘süper mikroorganizma’, ‘süpermikroplar’ adı verildi.
Antibiyotik direncinin nedeni incelendiğinde pek çok neden olabilir ama asıl neden antibiyotiğin kendidir. Çünkü siz mikrobu öldürmek için uğraşıyorsunuz. Onlar da kendi hayatını devam ettirmek için buna karşı direnç geliştiriyor. Ne kadar çok kullanırsanız antibiyotiği o kadar çok direnç gelişir. ‘Kullanmayalım’ derseniz o da olmuyor çünkü bırakırsanız bakteriler insanlarda yarattığı enfeksiyon hastalıkları aracılığıyla insanları öldürüyor. O yüzden bunun kurallarına göre kullanmak söz konusu. Doğru antibiyotik kullanım kuralları ve bunun üst şemsiyesi doğru ilaç kullanımı, akılcı ilaç kullanımı. Yani antibiyotik için tanımlayacak olursak doğru indikasyonda yani bakteriyel enfeksiyonlar için doğru ilacı, doğru sürede, doğru zamanda, doğru şekilde, doğru miktarda kullanmak anlamına geliyor. Antibiyotik gerekmediği zaman verirseniz en önemli örneği viralenfeksiyonlardır. O da bir enfeksiyondur, o da bir mikroptur ama bakteriler, bakteri olmadığı için, virüs olduğu için antibiyotikler tarafından öldürülemez. Soğuk algınlığında antibiyotiği kilolarca verseniz bir etkisi olmaz ama toplumumuzda da yerleşti. Ateşi çıkan herkes, ‘Hadi antibiyotik kullanayım’ diyor. Bu en önemli yanlışlardan biri. Doktor antibiyotik verdikten sonra da doktorun söylediği gibi doğru dozda, doğru sürede, doğru şekilde kullanmak.’
‘SADECE TIP DEĞİL TARIM VE HAYVANCILIKTA DA ANTİBİYOTİK KULLANIMINA DİKKAT EDİLMELİ’
Sadece tıp alanında değil tarım ve hayvancılıkta kullanılan antibiyotiğin de önemli olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Ünal, sözlerine şöyle devam etti:
‘Şu anda Sağlık Bakanlığı’nın Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİCK) hakikaten büyük bir kampanya yürütüyor. Türkiye’de özellikle birinci basamakta yazılan hemen her reçetedeki antibiyotiğin ne kadar, ne olduğu takip ediliyor. Bu DSÖ’nün de önerisinde olan işler. Birincisi ülkedeki antibiyotik kullanımını takip edeceksiniz. Yalnız şunun da altını çizmek isterim. Antibiyotik kullanımı yalnızca beşeri tıp için değil. Biz burada miligramlarla konuştuğumuz şeyi maalesef tarımda ve hayvancılıkta gramlarla, kilolarla kullanıyoruz. Ve dünyanın önerdiği ‘antibiyotik kullanımını takip etmede’ sadece insan tıbbında değil, veterinerlik ve tarımda kullanılan antibiyotik miktarını da takip etmek önemli. Bu yapılıyor Türkiye’de artık.
Bugünkü konumuz ‘Bir Boğaz Klasiği” Neden klasik olduğunu da anlatayım. Bu fikrin gelişmesinde benim de katkım oldu. Bakın direnç nedeniyle bugün tedavisini değiştirmediğimiz hastalık neredeyse yok. Çünkü hemen hemen bütün mikroorganizmalarda bütün antibiyotiklere karşı direnç gelişti. Bir tane istisnası var bunun. Boğaz enfeksiyonuna neden olan A grubu beta hemolitik streptokok dediğimiz bakteri penisilin bulunduğundan beri penisilin ile tedavi ediliyor. Ve çok şükür ki bu mikroorganizmada penisiline direnç hiç gelişmedi. Boğaz enfeksiyonunun en önemli etkenlerinden biri olan a grubu beta hemolitik streptokok için penisilin tedavisi adeta bir klasiktir. O nedenle bir ‘Boğaz Klasiği’ gibi sunuluyor burada. Doktor arkadaşlarımızın bu konuya dikkatini çekmek amacıyla da Eczacıbaşı İlaç Sanayii aracılığıyla ‘Bir Boğaz Klasiği’ fotoğraf yarışması yapıldı. Çok güzel de fotoğraflar geldi. Ben de jüri üyesi olarak hepsine baktım. Zor karar verdik ama seçtik. Tabii profesyoneller ile beraber. ‘Burayı akılcı antibiyotikle nasıl bağdaştıralım’ derseniz. A grubu beta hemolitik streptokok yani boğaz enfeksiyonu gördüğünüz zaman penisilini kullanmak işte akılcı antibiyotik kullanmaktır başka diğer grup antibiyotiklere ihtiyaç olmadan.’
SAFFET EMRE TONGUÇ: İSMİ BOĞAZ İLE ÖZDEŞLEŞMİŞ BİRİ OLARAK ÇOK HOŞUMA GİTTİ
Seyahat yazarı Saffet Emre Tonguç da jüri üyesi olduğu yarışma ile ilgili olarak DHA’ya şunları söyledi:
‘Bir Boğaz Klasiği’nin ben jüri üyesiydim ve fotoğrafları seçtik. İşimiz hiç kolay değildi çünkü o kadar çok başvuru vardı ki ve fotoğraflar birbirinden güzeldi. O çerçevede zorlandığımızı söyleyebiliriz ama gönül rahatlığıyla şunu ilave etmem gerekir ki, ortaya çıkan eserler gerçekten olağanüstü. Bu arada ben çocukluğu Boğaz’da geçmiş, Boğaziçi Üniversitesi’ni bitirmiş, Boğaz hakkında ödüllü kitap yazmış ve her sene Boğaz turlarında 8 bin kişiyi ağırlayan, adı Boğaz ile özdeşlemiş biri olarak benim çok hoşuma gitti.’
Yarışmanın jüri üyesi de olan ünlü fotoğrafçı İzzet Keribar da ”Öncelikle ben Eczacıbaşı Grubu’nun, holdingin hatta daha öncesine giderek Şakir Bey döneminden beri fotoğrafa olan yakınlığı tüm fotoğraf camiası bakımından hem biliniyor, hem seviliyor hem takdir ediliyor’ dedi.
http://www.hurriyet.com.tr/prof-dr-serhat-unal-tarim-ve-hayvancilikta-d-40439343