W- TEB Genel Sekreteri Sayın Ecz. Arman Üney’den güncel konulara ilişkin değerlendirmelerini alacağız.
1 yıl önceki görüşmemizde gündem TEB projeleri, “Geleceğin Eczacısı”;“ Eczanelerin I. Basamak sağlık hizmet sunucusu olma durumu”, “tebrp” ve ısrarla üzerinde durduğunuz “Aşı Reddi” konusu idi. Projelerinizde gelinen noktalar nelerdir.
A.Ü.- Türk Eczacıları Birliği olarak yürütmüş olduğumuz tüm projelerimizin her birinin temelinde eczacının birinci basamak sağlık hizmet sunucusu olması yatıyor. Sadece ilaç tedariki ile değil belki de daha da fazla olarak eczacının sunduğu ilaç, eczacılık ve sağlık danışmanlığı hizmetini esas alan projeler bunlar.
Mevcut olan rolünü daha da pekiştirmek, ülkemizdeki tüm eczanelerden aynı standartlarda bu hizmetlerin sunulmasını sağlamak amacındayız. Bu sebeple, eczacı olarak hâlihazırda var olan bu rolümüzün hem kamu hem de toplum tarafından daha da görünür olması için çabalıyorduk bu projelerimizle. Hem Rehber Eczanem hem Aşı hem de TEBRp konusunda büyük gelişmeler kaydettik geçtiğimiz bir yıl boyunca. Özellikle Mayıs 2019‘da yayınlanan Sağlık Bakanlığı Genelgesi ile eczanelerin Birinci Basamak Sağlık Hizmet Sunucusu olma rolleri bir kez daha kamu tarafından ilan edilmiş oldu. Bu genelgenin; yürütmüş olduğumuz Rehber Eczanem Programının kazanımları doğrultusunda Bakanlığımız ve TİTCK ile birlikte sürdürdüğümüz eşgüdümün sonucu olduğuna inanıyoruz.
Bununla birlikte, eczacının sağlık sistemi içindeki bu vazgeçilmez yerini dünya örnekleri ile konuşarak tartıştığımız uluslararası bir kongreye imzaya attık. Birliğimiz ve Uluslararası Eczacılık Federasyonu (FIP) ortaklığında “Birinci Basamak Sağlık Hizmetleri: Eczacılıkta Geleceğe Doğru Hamle” temasıyla FIP Avrupa Bölgesi Bölgesel Konferansını 23 – 25 Ekim 2019 tarihlerinde Türk Eczacıları Birliği’nin ev sahipliğinde Ankara’da gerçekleştirdik.
Bu kongre kapsamında eczacıların birinci basamak sağlık hizmet sunucusu olarak sundukları ve sunabilecekleri hizmetlere ve sağlık sistemine katkılarına ilişkin birçok oturum, sunum ve panel gerçekleştirildi. FIP, TEB, DSÖ Türkiye ve TİTCK yetkilileri bir araya gelerek konuyla ilgili görüşlerini paylaşma imkanı buldu. Halk sağlıkçıları, klinik eczacılar, hekimler, hemşireler ve diğer sağlık çalışanları ile ortak çalışma alanlarının nasıl olacağı konuşuldu. Özellikle Avrupa deneyimlerinin aktarılması bizlere ülkemizde gerçekleştireceğimiz birçok proje ve uygulama için ilham kaynağı oldu.
Aslında üyesi olduğumuz FIP, Astana Konferansı’nda yenilenen herkes için sağlık hedefini gerçekleştirmek için eczacıların birinci basamakta daha aktif bir rol almasını sağlamak istiyordu. Biz de Sağlık Bakanlığı genelgemiz ile birlikte bu amaca doğru yol alabilecek bir rotaya girmiştik. Bu uluslararası konferans bize güç verdi.
Elliden fazla ülkeden bine yakın katılımcıyı bir araya getiren Uluslararası Eczacılık Federasyonu (FIP) Avrupa Bölgesel Konferansı’nın sonunda Birinci Basamak Sağlık Hizmetleri Ankara Taahhüdü imzaladık. “Birinci Basamak Sağlık Hizmetleri Sunumunda Ankara Taahhüdü” ismiyle Eczacılar olarak yapacaklarımıza ilişkin taahhütte bulunduk. 13 maddelik Ankara Taahhüdümüze Birliğimizin internet sitesinden ulaşılabiliyor.
İmzaladığımız Taahhüt ile Birinci basamak sağlık hizmetlerinde eczacının rolünü tanımlamak, eczacılar olarak halk sağlığını daha etkin korumak, meslek hakkını da içeren bir eylem planı doğrultusunda çalışmalarımıza hız vermek, “herkes için sağlık” hedefi doğrultusunda canla başla çalışmak istediğimizi tüm dünyaya duyurduk.
İnanıyoruz ki bu hedefler ve Ankara Taahhüdü doğrultusunda mesleğimiz için aydınlık bir geleceğe doğru yürümeye devam edeceğiz.
W- “Aşı Reddi” konusu yaşadığımız Covid-19 Pandemisi ile sanırım kapanmıştır, buradaki duruşunuzda böyle bir durumu yaşayacağımızı öngörmüş-düşünmüş müydünüz?
A.Ü. Bir sağlıkçı olarak, bir sağlık meslek örgütü olarak her daim bu öngörü ile hareket etmek zorundayız. Aşı karşıtlığının dünyada nelere sebep olduğunu yılmadan, usanmadan anlatmak; aşı karşıtlığı ile mücadele etmek bir Eczacı olarak ettiğimiz yeminin gereği. Hayatımızı insanlık hizmetine adamanın, insan hayatına mutlak surette saygı göstermenin ve bilgilerimizi insanlık yararına kullanmanın gereğidir bu. Ama bu konu ile ilgili hiç geri durmayacağız. Bakın 24 – 30 Nisan Dünya Aşı Haftası’nda yine açıklama yaparak duruşumuzu bir kez daha gösterdik. Sağlığın aşı ile koruma altında olduğunu söyledik. Bağışıklık sisteminin ne kadar önemli olduğunu bu küresel salgın süresince bir kez daha gördük gözlemlemeye devam ediyoruz. Antikor kelimesi neredeyse günlük yaşantımızın vazgeçilmez bir kavramı oldu. Salgınlar karşısında nasıl savunmasız kalabileceğimizi gördük. Tüm bu çaresizlik içinde herkesin aklında aynı soru var değil mi ? Aşı ne zaman bulunacak? Bir umutla Dünya Sağlık Örgütü’nden gelecek umut dolu haberleri bekliyoruz. İşte bu korkunç salgın, bir sağlık meslek örgütü olarak inatla savunduğumuz aşı gerekliliğini bir kez daha tüm dünyaya hatırlattı. Bu konudaki duruşumuzdan dolayı gurur duyuruyoruz ama dediğim gibi zaten bu bir sağlıkçı olmanın olmazsa olmazıydı. Bizde o görevi yerine getirdik getirmeye devam edeceğiz.
W- Güncel bir konu olan maske dağıtımında uygun çözüme ulaştınız mı?
A.Ü.- Salgının ilk günlerinde yaşana belirsizlik sonrasında erişimde yaşanan kargaşa büyük sıkıntı yarattı eczanelerde. Bizler eczanesinde gece gündüz hizmet sunmak zorunda olan meslektaşlarımız ve eczane personeli için koruyucu ekipman bulmakta da dahi zorlandık. Bu süreçte kamu tarafından sağlanan 100 milyona yakın maskeyi halkımıza ücretsiz olarak dağıtmış olduk. En son gelinen noktada bir tavan fiyat belirlenerek maske satışının yapılmasıyla inanıyoruz, erişim de hiçbir sorun yaşanmayacak. Ama bu noktada da bu satışların sadece eczanelerden yapılmasının gerekliliğinin altını çizmek istiyoruz.
W- Pandemi döneminde eczacıların iş görmesinde ve sorumluluklarında ne gibi değişiklikler oldu?
A.Ü.- Çok ciddi değişiklikler oldu. Hem eczanelerdeki hizmet süreçlerinde hem de eczacının üstlenmiş olduğu sorumluluklarda. Aslında Birinci basamak sağlık hizmet sunucusu olan eczacıların sağlık sistemi içindeki rolü ve sorumlulukları çok fazla. Sadece bu üstlenilen sorumluluklar birçok noktada görünür değildi. Bu küresel salgın eczanelerin sağlık sistemin için ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi. Eczacının sağlık için toplum için üstlendiği sorumluluk tüm dünyanın gözü önüne serildi. Sağlık kuruluşları ve hastaneler dışında açık olan tek yer eczanelerdi unutmayalım. Sokağa çıkma yasaklarında bile eczaneler hizmet sunmaya devam ettiler. Biz hiç unutmuyoruz, herkesin de bir kez daha hatırlamasını istiyoruz. Biz eczacılar sağlık sisteminin vazgeçilmez bir noktasındayız. Bu durum bu küresel salgın döneminde hem devlet ve hem de toplumumuzu için daha da görünür hala geldi. Bununla birlikte, bu döneme özgü olarak mevcut ilaç ve eczacılık hizmetinin sunmanın yanında, salgınla mücadeleye destek ve salgınının yayılmasını önleme sorumluluğumuz daha fazla ön planı çıktı. Bu konuda yeminimize bağlı bir şekilde canla başla hizmet ettik, etmeye de devam ediyoruz. Bu süreçte, mücadelenin en ön safhasında hizmet sunan meslektaşlarımızı ve eczane çalışanlarımızı kaybettik. Bu vesile ile eczanesinin başında hem salgınla mücadele edip hem sağlık hizmeti sunmaya çalışırken hayatlarını kaybeden meslektaşlarıma ve eczane çalışanlarımıza Allahtan Rahmet, yakınlarına ve tüm camiamıza bir kez daha başsağlığı diliyorum. Eczacılık mesleğinin Kahramanları olarak meslek tarihimize yerlerini almış durumdalar. Ruhları şad olsun.
W- Covid-19 pandemisinde eczanelerde alınan önlemler nelerdir?
Bu konuda Kamudan beklentiniz nedir?
A.Ü.- Bu konuda, Sağlık Bakanlığımızı, Dünya Sağlık Örgütü’nü, Uluslararası Eczacılık Federasyonu’nu ve Avrupa Birliği Eczacılık Grubunu, onların yayınlarını, uyarılarını ve tespitlerini anlık takip ederek bu süreçteki en önemli şeyi, yani doğru bilgiyi takip ettik. Doğru olan bilgiyi süratle meslektaşlarımızla paylaştık ve salgınla mücadeleyi en doğru şekilde yürütmeye çalıştık, hala da devam ediyoruz.
Bu konuda, salgın baş gösterir göstermez, 27.000 eczanemize farkındalığın yükseltilmesi amacıyla Sağlık Bakanlığımızla birlikte hazırladığımız “Virüsten Korunmak Elimizde” afişlerini ulaştırdık. Aynı şekilde hasta bilgilendirme afişi ve eczacıların eczanelerinde dikkat etmesi gerek konular ile ilgili bilgilendirme broşürleri hazırladık. FIP’nin COVID-19 ile mücadele konusunda yayınladığı kılavuzları Türkçeye çevirdik ve yayınladık. Eczanelerden el antiseptiği hazırlanması noktasında DSÖ formüllerini tüm meslektaşlarımız ile paylaştık. İş Sağlığı ve Güvenliği noktasında eczanelerimizde yapılması gereken Risk Analiz Formlarını ve Acil Eylem Planlarını güncelledik. Eczane mekânında alınması gereken birçok tedbiri farklı iletişim kanallarından (web sitesi, e-posta, cep mesaj, sosyal medya hesapları ve uygulamaları vb.) sürekli meslektaşlarımıza ulaştırdık, ulaştırmaya devam ediyoruz.
W- Salgını yoğun yaşayan ülkelerin eczaneleri ile ülkemiz eczaneleri çalışma ve işleyişinde ne gibi farklılıklar vardır?
A.Ü.- Salgını yoğun yaşayan ülkelerdeki tüm sağlık çalışanları daha fazla virüse maruz kalmadan dolayı yüksek riskle hizmet sunuyorlar. Ama unutmayalım tek bir vaka bile eczane ortamı için çok büyük risk taşıyor. Kağıt reçetelerden tutun, para alışverişine kadar ciddi risk yaratan durumlar söz konusu. İlaçlarını hastaneden alıp daha sonra ev karantinasına gönderilen ancak buna riayet etmeyerek kendileri eczaneye gelen hastalar söz konusu. Özellikle bu hastalar eczanelerimiz için çok büyük risk oluşturdu ve oluşturmaya devam ediyor. Bu nedenle, normalleşme sürecini konuşuyor olsak bile, eczaneler için normalleşme süreci için biraz daha beklememiz gerekiyor.
W- Pandemi ile eczacılarda ekonomik sıkıntılar oluştu mu? Bu konuda devlete bir çağrı yapmıştınız, talepleriniz karşılandı mı?
A.Ü.- Mesleğimiz ve meslektaşlarımız adına küresel salgınla mücadele noktasında üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirdik getirmeye devam ediyoruz. Bu süreçte, devletimizden özellikle ilgili Bakanlarımızdan taleplerimiz oldu olmaya devam ediyor.
Örneğin son dönemde T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığımıza, T.C. Sağlık Bakanlığımıza ve T.C. Aile, Sosyal Hizmetler ve Çalışma Bakanlığımıza taleplerimizi yazılı olarak da ilettik. Özellikle bu süreçte eczane ekonomilerinde yaşanan sıkıntılar ve sorunlar ile ilgili olarak ek ilave tedbirlerin ve eczacılara yönelik teşviklerin sağlanması yönünde girişimlerde bulunduk. Bu taleplerimizin olumlu karşılanacağına inanıyoruz.
W- İlk protokol 2016’da idi, SGK ile Protokol revizyonu ve Ek Protokol’de gelinen noktayı ve taleplerinizi paylaşır mısınız?
A.Ü.- Evet, 2016 yılında imzalanan 2+2 toplam 4 yıllık Protokol 31 Mart 2020 tarihinde sona erdi. Biz, yeni dönem SGK Protokolü görüşmelerine 20.12.2019 tarihinde gerçekleştirilen ilk toplantı ile başladık. 14.01.2020 tarihinde Bölge Eczacı Odası Başkan ve Yöneticilerinin katılımı ile “Protokol Çalıştayı” düzenledik. Eczacı Odalarımız tarafından iletilen Protokol önerilerini bu Çalıştay’da değerlendirdik. Sonrasında süreç içinde 6 tanesi Protokol Komisyonumuz ile, 11 tanesi de Sosyal Güvenlik Kurumu yetkilileri ile olmak üzere toplam 17 toplantı gerçekleştirdik. Bu toplantılar sonucunda belli bir aşamaya gelmiş olan görüşmeleri, tüm dünyayı etkileyen Covid-19 Pandemisine yönelik alınan tedbirler çerçevesinde zorunlu olarak durdurduk. Bu noktada 31 Mart’ta süresi sona eren Protokol görüşmelerine 01.07.2020 tarihine kadar ara verilmesi ve mevcut protokolün 31.07.2020 tarihine kadar uzatılması yönünde 07.04.2020 tarihinde SGK ile Birliğimiz arasında ek protokol imzaladık. Sonuç olarak 1 Temmuz 2020 tarihinde yeni dönem Protokol görüşmelerine kaldığı yerden devam edeceğiz ve 31 Temmuz’a kadar hem kamu hem hastalarımız hem de eczacılarımız açısından iyi bir Protokole imza atacağımıza inanıyorum.
W- Sağlıkta Şiddeti Önleme Yasasına rağmen mağduriyetiniz var mıdır?
A.Ü.- Sağlıkta Şiddet vuku bulduktan sonra hiçbir Yasanın koruyucu olması düşünülemez. Bu sebeple, sağlıkta şiddetin önlenmesinin temeli cezaların caydırıcılığından ve koruma süreçlerinin etkinliğinden geçiyor. Bu noktada, bu konuyla ilgili atılan her türlü mevzuat girişimi çok çok önemlidir ve hepsini sonuna kadar destekleriz. Bugüne kadar bu konudaki tüm mevzuat çabalarını destekledik. Desteklemeye devam ediyoruz. Ancak daha geçtiğimiz hafta Niğde’de bir kişi elinde bıçakla eczaneye girdi. Yaşanan gasp olayında çok şükür kimse yaralanmadı ama bu gibi olayların kontrol altına alınmasının zorluğunun da bilincinde olarak eczaneler için ayrı önemler alınabilir. Bu konuda İçişleri Bakanlığımız ve Emniyet Genel Müdürlüğümüzden dönem dönem taleplerimiz oluyor. Bu noktada, Özellikle nöbetçi eczanelerin olduğu bölgelerde polis devriyelerinin artırılması ve ihbar durumunda eczanelere daha hızlı intikal edilmesinin sağlanmasının önemli olduğunu düşünüyoruz.
W- 2020 yılı eczaneler açısından nasıl geçecektir?
A.Ü.- 2020 sadece eczaneler için değil tüm dünya için çok farklı ve unutulmayacak bir yıl oldu şimdiden. Daha yılın yarısı bitmeden tüm dünyaca yaşadıklarımız, yüzyıllar boyu anlatılacak diye düşünüyoruz. Bu noktada, küresel bir salgının doğrudan eczanelerimize etkisinin boyutunu anlayabilmemiz için yılın bitmesi gerekecek, Hatta 2021 yılında hala hasar tespit çalışması yapmaya devam etmek zorunda kalacağız. Bu noktada eczanelerimizde ciddi bir ekonomik daralma yaşanmaya başladı ve eczanelerimizin ekonomik sürdürülebilirliği noktasında ciddi çıkmazlar ile karşı karşıyayız. TEB olarak birçok ekonomik destek paketini hayata geçirdik ve geçirmeye devam edeceğiz. Her zaman olduğu meslektaşlarımız meslek örgütlerinin en ciddi desteğini arkalarında hissedecekler.
Bunun yanında kamudan, ilaç firmalarından ve dağıtım kanallarından beklentilerimiz mevcut ve bunların biran önce hayata geçmesi için görüşmelerimizi sürdürüyoruz.
W- “14 Mayıs Eczacılık Günü” ne özel mesajınızı paylaşır mısınız?
A.Ü.- 14 Mayıs tarihi, içinde yaşadığımız topraklarda Bilimsel Eczacılık eğitiminin başladığı gün olarak bizim için çok önemli bir tarih. Bu önemli tarihi içine alan haftayı her yıl ortak bir tema çerçevesinde çeşitli etkinliklerle kutluyoruz. Bu hafta boyunca belirlediğimiz ortak tema çerçevesinde, konferanslar, paneller, sosyal etkinlikler, toplantılar düzenliyoruz. Böylelikle bilimsel eczacılığın kuruluş yıldönümünü, Türkiye’deki tüm eczacılar tek ses tek yürek olarak kutluyorduk. Ancak bu yıl COVID-19 salgını sebebiyle tüm toplumsal yaşamımız değiştiği için bu yıl bu etkinlikler ne yazık ki olamayacak. Yine de bu yıl da bir tema ve slogan belirlemiş olduk.
Bu yıl Bilimsel Eczacılığın 181. Yıldönümünü kutluyoruz. 11 – 17 Mayıs tarihleri arasında özellikle “Salgın Hastalıklarda Eczacının Rolü” nü ön plana çıkaran sosyal medya ağırlıklı çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Hastalarımıza, Kamuya vermek istediğimiz mesaj “Hastalıkta Sağlıkta Eczacınız Yanınızda – COVID – 19’a Karşı Eczacınız Yanınızda” şeklinde olacak.
Biz eczacılar topluma en yakın sağlık danışmanları olarak salgına karşı tüm dünyada en ön safta toplumun yanında olduk, olmaya devam ediyoruz. Eczacılar ettikleri yemin doğrultusunda canla başla ilaç eczacılık ve sağlık danışmanlığı hizmeti sunuyor. Bu salgınla mücadele de diğer tüm sağlık çalışanları gibi çok acı kayıplarımız da oldu. Ama bu acılara rağmen sağlık çalışanı olmanın bilinciyle sağlık ordusunu bir parçası olmaya devam ediyoruz.
Hastalarımızın ve hasta olmayan tüm vatandaşlarımızın sağlığa ilişkin her türlü ihtiyaçlarına, taleplerine ve sorularına, en kolay ulaşabildikleri sağlık merkezleri olarak yanıt veriyoruz. Bu durumumuz hem bizim için gurur verici hem de sağlık sistemi için vazgeçilmez. Bu noktada her zaman her koşulda olduğu gibi salgın sürecinde de hastalarımız ve ülkemiz için çalışmaya, ilaç hizmeti sunmaya ve sağlık danışmanlığı hizmeti vermeye devam edeceğiz. Sağlık sistemi içindeki vazgeçilmez yerimiz ve canla başla çalıma azmimizle tüm diğer sağlık çalışanları ile birlikte toplumumuza değer katmaya devam ediyoruz. Unutmayalım ki “Eczacınız her zaman yanınızda”.
W- Değerli görüşlerinizi paylaştığınız için çok teşekkür eder, başarılarınızın daim olmasını dileriz.