HIV’de Önyargıları Yıkmak için #dokun
GSK Türkiye’nin, HIV hakkında farkındalık yaratmak amacıyla 2016 yılında “dokun” temasıyla hayata geçirdiği “Kendin İçin 1 Ara’lık” kampanyası 20 milyon kişiye ulaştı. GSK Türkiye Genel Müdürü Selim Giray ve HIV alanındaki uzmanlık derneklerinin katılımıyla gerçekleşen toplantıda, HIV ile ilgili güncel bilgiler paylaşıldı. Selim Giray “Sadece tedavi çözümlerimizle değil sosyal sorumluluk projelerimizle de HIV’e dikkat çekiyoruz. #dokun temasıyla hayata geçirdiğimiz Kendin İçin 1 Ara’lık projesiyle test ve tedavinin öneminin altını çizerek toplumda farkındalığı artırmak istiyoruz” dedi.
GSK Türkiye, HIV (Human Immunodeficiency Virus – İnsan Bağışıklığı Yetmezlik Virüsü) hakkında farkındalık yaratmak amacıyla 2016 yılında 1 Aralık Dünya AIDS Günü’nde başlattığı kampanya bugüne kadar sosyal medya aracılığıyla 20 milyon kişiye ulaştı. ‘HIV+ bireylerin yanındayım’ diyerek kampanyayı dijital ortamda 115 bin kişi destekledi.
Konuyla ilgili toplantının açılış konuşmasını yapan GSK Türkiye Genel Müdürü ve Başkan Yardımcısı Selim Giray “GSK Türkiye olarak görevimiz, sadece tedavi çözümlerimizi hastalara ulaştırmak değil sosyal sorumluluk projelerimizle de hastaların ihtiyacına yönelik çözümler geliştirmek. 2016 yılında başlayan Kendin için 1 Ara’lık ile HIV hakkında doğru bilgileri paylaşmayı, test ve tedavinin önemi aktarmayı planladık. Bu çalışmalarla da HIV’e karşı oluşan toplumsal ayrımcılığın önüne geçmeyi hedefledik. Bugüne kadar kampanya web sayfasına girerek HIV ile yaşayan bireylerin yanındayım diyen kişilerin sayısı 115 bine ulaştı. Ayrıca, sosyal medya kampanyamız ile 20 milyon kişiye HIV ile ilgili doğru bilgileri ulaştırdık” dedi.
HIV, #dokun’arak Bulaşmaz
GSK Türkiye, Dünya HIV/AIDS Günü dolayısıyla HIV alanındaki uzmanlık dernekleriyle birlikte bir kez daha “Kendin için 1 Ara’lık” mesajı verdi. Test ve tedavinin önemine dikkat çeken kampanya, hastaların izole bir hayatı seçmelerine yol açan önyargıların kırılması için de sosyal medyada “dokun” etiketiyle destekleniyor. “Dokun” temasıyla, HIV’in dokunarak bulaşmadığı ve HIV’e karşı toplumda oluşan önyargıların dokunarak kırılabileceği mesajı veriliyor.
Toplantıda, Hacettepe Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı ve HAKED (HIV/AIDS Korunma ve Eğitim Derneği Başkanı) Prof.Dr. Serhat Ünal, M.Ü. İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Öğretim Üyesi ve KLİMİK (Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği) HIV/AIDS Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Volkan Korten, Ege Üniversitesi HIV/AIDS Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü ve AIDS ve CYBH (AIDS ve Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar Derneği) üyesi Prof. Dr. Deniz Gökengin, İ. Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı öğretim üyesi ve HIVIST (HIVEND-HIV Enfeksiyonu Derneği Başkanı) Prof. Dr. Fehmi Tabak, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Öğretim Üyesi ve EKMUD (Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği) üyesi Prof. Dr. Hüsnü Pullukçu “HIV hakkında güncel bilgileri paylaşmak üzere bir araya geldi.
Tedavi mümkün, zor olan hastaya ulaşmak
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı ve HAKED (HIV/AIDS Korunma ve Eğitim Derneği) Başkanı Prof. Dr. Serhat Ünal, “HIV+ hastaların tedavisi ile ilgili sorunları aştık. Ancak toplumdaki ayrımcılık ve farkındalıkla ilgili problemler nedeniyle hastalara ulaşım zor. Test yapmadan HIV+ hastayı bulma şansımız yok. Önemli olan hastayı erken dönemde yakalamak ve tedavi etmek. Devletin bu konuda test ve tanıya yönelik bir tarama programını gündemine alması önemli” dedi.
M.Ü. İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Öğretim Üyesi ve KLİMİK (Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği) HIV/AIDS Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Volkan Korten “2017 yılı sonunda tüm dünyada 36 milyon 900 bin HIV+ hasta var. 1996’dan itibaren etkin tedavinin oluşmasıyla ölümlerde azalma sağlandı. 2004’de 1.9 milyon ölüm varken geçen yıl 940 bine kadar indi ölümler. Yeni vaka sayısı da durağanlaşıyor. Ancak Doğu Avrupa’da ve Rusya’da çok bir hızlı artış var. Rusya’da 1 milyon HIV hastası olduğu tahmin ediliyor. Bu bizim için çok önemli. Test yapılması gerekiyor. Şu anda yılda Türkiye’de 8 milyon test yapılıyor. Ama yapılması gereken yerlerde yapılmıyor. Daha hedef gruplarda tarama yapmamız büyük önem taşıyor” dedi.
Ege Üniversitesi HIV/AIDS Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü ve AIDS ve CYBH (AIDS ve Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar Derneği) üyesi Prof. Dr. Deniz Gökengin, “Türkiye’de resmi vaka sayısı 1985-2017 yıllarında toplam 17 884 kişi. Tahminler ise gerçek rakamın çok daha fazla olduğu ve vakaların bilinmediği yönünde. 2010’dan itibaren yeni tanı sayısı Türkiye’de çok hızlı bir artış eğilimine girdi. Türkiye’de son 10 yılda 10 kat artış var. Heteroseksüel bulaşma giderek azalırken, erkekle seks yapan erkekler arasında giderek artıyor. Öte yandan bulaş yolu bilinmeyen vaka sayısı da giderek artıyor. HIV + olguların yarısı hastalık ileri evredeyken tanı alıyor. Yeterince erken tanı koyamıyoruz. Çok boyutlu bir stratejik planla tüm paydaşları dahil ederek bu konuyu çözebiliriz” dedi.
İ. Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı öğretim üyesi ve HIVIST (HIVEND-HIV Enfeksiyonu Derneği Başkanı) Prof. Dr. Fehmi Tabak, “HIV artık ölümcül değil kronik bir hastalık. Devlet geri ödeme imkanı sunuyor ve hastalığın tedavisinde başarılı sonuçlar alıyoruz. Tanı alanların yüzde 92’si tedaviye başlıyor ki bu çok iyi bir oran. İstanbul’da üç bölgede, Türkiye’de toplam yedi noktada anonim testler yapabiliyoruz. Aynı gün sonuç almak mümkün. Tedavi mümkün, yaşam süresinde hiçbir sorun yok ama sosyal problemleri yaşamaya devam ediyoruz. Hastalarımız damgalanma korkusu yaşıyor. Çevresi bilince, neler yaşayabileceğini hasta kestiremiyor. İşimi mi kaybederim, ailem bana ne der? gibi endişeler yaşıyor. Bir hipertansiyonluyu, diyabetliyi nasıl dışlamıyorsak HIV+ bireyler konusunda da durum farklı olmamalı. Maalesef tüm dünyada bu ayrımcılık var” dedi.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Öğretim Üyesi ve EKMUD (Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği) üyesi Prof. Dr. Hüsnü Pullukçu, “Tedavide çok iyi durumdayız. 5 ayrı grup ilaç var ve 4 grubun hepsi ulaşılabilir ilaçlar. Devlet bu imkanı tanıyor. Bu anlamda en iyi durumdaki ülkelerden biriyiz. Yan etkiler de azaldı. Birinci ayda, en geç altıncı ayında hastaların kandaki viral yükleri belirlenemeyecek seviyeye indirilebiliyor. Böyle olunca hasta da rahatlıyor. Viral yük baskıladıktan sonra bulaşma da engellenmiş oluyor” dedi.