Prof. Dr. Sadrettin Pençe, teknoloji bağımlılığının, azalmış sosyal uyum, ilgisizlik, aile içi çatışma, sağlık problemleri gibi çok katmanlı bir halk sağlığı sorunu olabileceğini belirterek, “Bu konuda, farkındalık ve bilinçli kullanımın teşvik edilmesi gerekmektedir. Ülkemizde de ‘teknoloji bağımlılığı’ bilinci oluşmaya başlamıştır” dedi
Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sadrettin Pençe, teknoloji bağımlılığının, azalmış sosyal uyum, ilgisizlik, aile içi çatışma, sağlık problemleri gibi çok katmanlı bir halk sağlığı sorunu olabileceğini belirterek, “Bu konuda, farkındalık ve bilinçli kullanımın teşvik edilmesi gerekmektedir. Ülkemizde de ‘teknoloji bağımlılığı’ bilinci oluşmaya başlamıştır” dedi.
AA’nın haberine göre; Pençe, küresel çapta birbiri ardına gerçekleşen teknolojik gelişmelerin artık hayatın vazgeçilmez bir parçası haline geldiğini anlattı.
Tüm bunların yanı sıra ülkelerin büyümesi ve uluslararası pazarda rekabet edebilmesinin, yeni teknolojileri geliştirme, transfer etme ve kullanma kapasitelerine bağlı olduğunu aktaran Pençe, bilgi ve iletişim teknolojilerinin iktisadi işleyiş üzerinde artan etkisi ve bu alandaki gelişmelerin, hükümetleri bilim ve teknoloji alanında etkili politikalar uygulamaya yönelttiğini, Türkiye’nin de bu anlamda gerekli gelişmeleri takip ettiğini söyledi.
MOBİL E-POSTA BAĞIMLILIĞI
Teknoloji bağımlılığının, henüz ana akım Yönetim Bilgi Sistemi (MIS) modellerine tam olarak entegre edilmemiş nispeten yeni bir zihinsel durum olarak ifade edildiğini dile getiren Pençe, şunları söyledi: “eBay üzerinden yapılan alışverişlere yönelik bağımlılığın değerlendirildiği bir çalışmada, çevrim içi açık artırma bağımlılığı seviyesinin, bilgi teknolojisi algılanış şeklini bozduğu bildirilmiştir. Araştırmacılar, çevrim içi müzayedelere yönelik bağımlılığın bir dizi bilişsel modifikasyon işlemiyle teknolojiye atfedilen keyif ve kullanım kolaylığını gösteren kullanıcının algılarını artırdığı ve bunun da kullanım niyetlerini etkilediği yönünde görüş bildirmişlerdir. Yani davranışsal bağımlılık modellerinde olduğu gibi kullanıcıların bağımlılık seviyeleri onların mantıklı bilgi teknolojisi kullanım kararlarını, inanç sistemlerini değiştirerek etkilemektedir. Bu uyumsuz algıların oluşumu, bellek, öğrenme ve eğilim tabanlı kognisyon değişiklik süreçlerinin bir kombinasyonu tarafından yönlendirilmektedir. Yaygın bilgi teknolojileri, organizasyonel kullanıcıların her zaman her yerde iş çevresi ile etkileşimde kalmasına olanak sağlamaktadır. Bu tür teknolojiler artan üretkenliğe katkıda bulunurken, aynı zamanda bağımlılık davranışlarına ve olumsuz sonuçlara da sebep olabilir. 241 mobil e-posta kullanıcısına ilişkin deneysel bir çalışma, mobil e-postaya bağımlılıklarının algılanan aşırı iş yükü ve teknoloji-aile çatışmasını artırdığı bildirilmiştir. Dahası teknoloji-aile çatışmasının, iş-aile çatışmasını teşvik ettiği belirtilmiştir. Bununla birlikte, bilgisayar teknolojisinin ve internetin dikkat çekici yaygınlaşması göz önüne alındığında, bu teknolojik gelişmelerin aşırı kumar faaliyetleriyle ilişkili hale geldiği şaşırtıcı değildir. Bu ve benzeri bağımlılık motiflerinin internet tabanlı kötüye kullanımlarının oluşturduğu sosyal bozukluklara birçok araştırmada rastlanmaktadır.”
“AKILLI TELEFON VE YALNIZLIK İLİŞKİSİ”
Pençe, Kütahya’da yapılmış bir başka çalışmada ise 13-14 yaş grubu ergenlerin bilgisayar oyunlarını oynama alışkanlıkları ve sosyalleşme süreçlerinin incelendiğini, bulgulara göre, günde 2 saatten fazla bilgisayar oyunu oynayan ergenlerin aile, okul ve arkadaşlık ilişkilerinde sosyalleşme sorunları yaşadıklarının tespit edildiğini vurguladı.
Günde 2 saatten fazla bilgisayar oyunu oynamanın bağımlılık durumuyla ilişkilendirildiğini ve buna bağlı olarak bilgisayar oyunlarına bağımlı ergenlerin yaşam kalitelerinde düşme, aile ve arkadaş iletişiminde çatışmalar ve ders başarısızlıkları yaşandığının belirtildiğini ifade eden Pençe, şöyle devam etti: “Ancak çalışmada, günde 2 saatten az ve yaşına uygun bilgisayar oyunu oynayan ergenlerin eğlenceli vakit geçirdiği ve gelişimlerine olumlu katkı sağladığı saptanmıştır. Üniversite öğrencilerinin oyun bağımlılıklarının incelendiği bir çalışmada ise her 5 öğrenciden 1’inin oyun bağımlılığı tehdidi altında bulunduğu ve erkek öğrencilerin bağımlılık düzeyinin, kızlardan daha yüksek olduğu belirtilmiştir. Dahası araştırmacılar ebeveyn eğitim düzeyi ve gelir seviyesi arttıkça bağımlılığın arttığı sonucuna erişmişlerdir. Oyun için yapılan harcama ve şiddet içerikli oyunlara duyulan ilgi, bağımlılığı tetiklerken, oyun oynama süreleri kontrol edilmezse bağımlılık riskinin artığı bildirilmiştir.”
Prof. Dr. Pençe, Konya‘da yapılan başka bir çalışmada ise akıllı telefon bağımlılığı faktörleriyle yalnızlık ve utangaçlık arasında pozitif anlamlı ilişki olduğunun bulunduğunu belirterek, “Başka bir ifadeyle birey daha az sosyalleştiğinde akıllı telefonuyla daha çok vakit geçirmeye ve bağımlılık geliştirmeye daha uygun hale gelmektedir” diye konuştu.
“Görüldüğü üzere teknoloji bağımlılığı, azalmış sosyal uyum, ilgisizlik, aile içi çatışmalar, sağlık problemleri gibi çok katmanlı bir halk sağlığı sorunu olabileceğinden dolayı, farkındalık ve bilinçli kullanımın teşvik edilmesi gerekmektedir” diyen Pençe, Türkiye’de de teknoloji bağımlılığı bilinci oluşmaya başladığını kaydetti.
Yeşilay tarafından “Teknoloji Bağımlılığı Kongresi” düzenlendiğini ve dünyanın farklı bölgelerinden gelen araştırmacılarla bu konunun irdelenme imkanının oluştuğunu aktaran Pençe, “Bu bilincin toplum düzeyinde elde edilmesi için her bireyin bu sorumluluğu üstlenmesi ve ciddiyetinin kavranması büyük bir önem teşkil etmektedir” diyerek sözlerini tamamladı.