Covid-19 pandemisinin Türkiye ve dünya sağlık sektöründe yarattığı etkiler ve gelecek öngörüleri EY (Ernst & Young) Türkiye tarafından online olarak düzenlenen Sağlık Sohbetleri Toplantısı’nda sektör lideriyle birlikte değerlendirildi. Yerel ve uluslararası sağlık hizmeti, ilaç ve medikal teknoloji kurumlarını temsilen 40’a yakın üst düzey yöneticinin katıldığı toplantıda tele-sağlık hizmetleri, sağlık sektöründe yeni iş modelleri, tedarik zincirleri, en yeni sağlık teknolojileri ve yatırım faaliyetleri gibi güncel konular Covid-19 pandemisi çerçevesinde ele alındı
Uluslararası danışmanlık ve denetim şirketi EY (Ernst & Young) Türkiye’nin dördüncüsünü düzenlediği Sağlık Sohbetleri Toplantısı, Türkiye sağlık sektörünün önde gelen liderlerini bir araya getirdi. Online olarak gerçekleşen toplantıya yerel ve uluslararası sağlık hizmeti, ilaç ve medikal teknoloji kurumlarını temsilen 40’a yakın üst düzey yönetici katıldı. Covid-19 pandemisinin Türkiye ve küresel sağlık sektörü üzerindeki etkilerinin sektöre ilişkin gelecek öngörüleri ile birlikte değerlendirildiği toplantıda; tele-sağlık hizmetleri, sağlık sektöründe yeni iş modelleri, tedarik zincirleri, en yeni sağlık teknolojileri ve yatırım faaliyetleri gibi güncel konular ele alındı.
Covid-19 ile mücadelede en başarılı ülkeler Güney Kore ve Singapur
Toplantıda ölüm oranları ve toplam nüfus incelendiğinde Güney Kore ve Singapur’un salgınla mücadelede en başarılı ülkeler olduğu belirtildi. İsveç’te sürü bağışıklığının yakalanmak istendiği fakat Norveç ve Danimarka ile karşılaştırıldığında İsveç’te yaklaşık 3 katı daha fazla ölüm vakası olduğu ifade edildi. İtalya, İspanya ve İran’ın salgını büyük oranda kontrol altına aldıklarının belirtildiği toplantıda; ABD’de New York merkezinde Haziran ayında ekonominin tekrar açılmasına ilişkin görüşmelerin başladığına işaret edildi. Türkiye’de ise Covid döneminde koordineli bir mücadele sergilediğini dile getirilerek Türkiye ilaç sektöründe Covid’le mücadelede ilaçların yerelleştirilmesinde seferberlik başlatıldığına ve sürecin başarılı bir şekilde yürütüldüğüne vurgu yapıldı. Bununla birlikte tüm ülkelerde ticari faaliyetlere geri dönüş süreci ile halk sağlığının korunmasına yönelik önlemlerin dengeli bir şekilde yönetildiği ifade edildi. Toplantıda aşı alanında 98 adet aşı, tedavi tarafında ise 20’den fazla tedavi üzerinde çalışıldığı ifade edildi. Aşılardan %90’ının klinik öncesi çalışma sürecinde olması dolayısıyla yaygın kullanımına açılmaları için zaman gerektiği vurgulandı.
Tele-sağlık şirketlerinin değerlemeleri 4-5 kat arttı
Sokağa çıkma kısıtlamalarının tüketicilerin satın alma ve tüketim biçimlerini değiştirdiğine dikkat çeken EY ABD Şirket Ortağı ve ABD, Kanada ve Latin Amerika Sağlık ve Yaşam Bilimleri Pazarlar Lideri Arda Ural şunları söyledi: “Bu süreçte tele-sağlık hizmetlerinin sağlık sektöründeki payı kayda değer şekilde artış gösterdi. Tele-sağlık şirketlerinin değerlemeleri 4-5 kat arttı. Bu açıdan küresel olarak sağlık sektörünün bir değişim sürecinde olduğunu ve dijitalleşmenin bir mecburiyet haline geldiğini söyleyebiliriz. Bu dönemde, finansal olarak piyasaların güçlü olması güven artırıcı bir unsur. Bununla birlikte dijitalleşme yaygın olduğu için ofis bazlı çalışan insanlar işlerini çok etkilenmeden sürdürebiliyorlar. Tedarik zinciri de bu sürecin ardından değişim gösterecek bir diğer önemli alan. ABD’deki tedarik zincirine baktığımızda genelde Hindistan’ın baskın olduğunu görüyoruz. Hindistan da ilaç katkı maddelerini Çin’den alıyor. ABD ve Avrupa’da Covid-19’un etkisiyle analjezik, antibiyotik ve akut ihtiyaç kapsamında olan bazı kategorilerde yerelleşmenin ön plana çıkacağını öngörüyoruz. Klinik çalışmalar ve Ar-Ge tarafında ise klinik çalışmaların uzaktan yönetimi ve hastaların videoyla çalışmalara katılması gibi fikirler yürütülmeye yapılmaya başlandı.”
Evde sağlık bakımına talep artacak
EY Türkiye Sağlık ve Yaşam Bilimleri Sektör Lideri, EY Orta, Güney ve Doğu Avrupa Sağlık Sektörü Kıdemli Danışmanı T. Ufuk Eren, “Nisan ayı ortasında insanların Covid-19 dışı rahatsızlıklar için hastaneye gitmekten kaçınacaklarını düşündüğümüzü belirtmiştik. Özellikle birtakım seçmeli cerrahi ve tanı prosedürlerinde bunu gördük. Bu hala devam ediyor ve bununla ilgili hastaneler birtakım çözümler üretmeye başladı. Bunun orta vadede ekonomi üzerinde ciddi bir etkisinin olacağını öngörüyoruz. Öte yandan tele-sağlık konusuna artık her hastane bir şekilde girmeye başladı. Piyasaya yeni birtakım ürünler girmeye başladı. EY olarak biz de tele-sağlık konusunda bir çözümümüzü piyasaya yakın zamanda sunduk. Diğer bir konu da evde sağlık bakımı; bu, önümüzdeki dönemde de talebi artmaya devam edecek alanlardan biri. Bu konuya özel dijital çözümler de üretilmeye başlandı. Bu dönemde iş birliklerinin güçlenmesi bekleniyor ancak en önemli konular arasında hastanelerin etkinliklerini artırması ve maliyetlerini azaltması yer alıyor” diye konuştu.
Sağlık sektöründe yerelleşme ve millileşme çok önem kazanacak
EY Türkiye Vergi Bölümü Şirket Ortağı ve Sağlık & Yaşam Bilimleri Sektör Lideri Av. Ahmet Sağlı, “Sağlıkta yeni normal dediğimiz bir süreç yaşıyoruz. İleride de konuşacağımız bir dönemden geçiyoruz. Sağlık sektöründe yeni normalde teknoloji ve dijitalleşme çok önemli hale geldi. Hem globalde hem de Türkiye’de sektörde şirketlerin rekabet gücüne sahip olabilmeleri için bu dönüşümü gerçekleştirmeleri gerekiyor. Bununla birlikte yaşadıklarımız doğrultusunda sağlık sektöründe yerelleşme ve millileşme çok önem kazanacak. Son olarak bütün bunların kişisel haklar ve sağlık verileriyle birlikte altyapısını oluşturacak hem hukuki mevzuat açısından hem de tüm oyuncuların ortak katma değeriyle katılacağı yatırımların yapılması çok önem arz edecek” değerlendirmesini yaptı.
İlaç endüstrisi krizden çok yara almadan çıkacak
ABD ilaç ve biyoteknoloji endüstrisinin yılın ilk üç aylık dönemdeki finansal sonuçlarının çok olumsuz olmadığını belirten Arda Ural, “İlaç sektörünün Covid-19 krizinden daha az etkilendiğini gözlemliyoruz. 1991, 2001 ve 2008 olmak üzere son üç resesyon döneminde bütün sektörlerdeki şirket alım satım hacimlerine baktığımızda; ilaç sektörü bu üç resesyon döneminde de istatistiki olarak daha iyi bir performans gösteriyor. Dolayısıyla ilaç endüstrisinin bu krizden çok fazla yara almadan çıkacağını öngörüyoruz. Bu pandeminin etkisi geçen resesyonlardan farklı olarak finansal kurumlardan ve kredi imkanlarından kaynaklanmıyor. Yaşadığımız kriz, finans çevrelerinin aldıkları risklerden dolayı değil” dedi.
Birleşme ve satın almalar açısından 2021 hareketli geçecek
Sağlık sektöründe birleşme ve satın alma faaliyetleri ile ilgili değerlendirmede bulunan Arda Ural, “Yatırımcılar bu dönemde portföylerini gözden geçiriyorlar. Herkes Covid-19’u ya tedavi edecek ya da aşı ile engelleyecek yatırımlara yöneldi. Ancak bu yatırımlar, olağan dışı bir şekilde ticari kaygıdan ziyade pandemiyi çözüme ulaştırma amacıyla yapılıyor. Şu andaki motivasyon rekabetin ötesinde Covid krizini çözmeye odaklı. Bununla birlikte hematoloji, onkoloji, nadir hastalıklar ve nöroloji gibi alanlara yatırımların devam edeceğini düşünüyoruz. Küçük ölçekli firmaların satın alınması gibi konularda öncelik antiviral ve antibiyotiklere yönelebilir. Daha önemlisi firmaların uzun vadede mevcut Ar-Ge mekanizmalarını Covid-19 pandemisi dolayısıyla yeniden yapılandırmaları. Klinik çalışmaların pandemi dolayısıyla aksaması ile ilgili yaptığımız çalışma önümüzdeki beş yılda yaklaşık 35 milyar dolarlık bir etki yaratacak diye öngörüyoruz. Öte yandan sağlık alanında birleşme ve satın alma faaliyetlerinde finansman problemi yok; ancak önünü görememenin getirdiği problem var. Şu anda ilan edilmiş satışlar devam ediyor. Ancak 2020 iyi bir yıl olmayacak. Dünya genelinde toplam firma satın alımları 2019’da 370 milyar dolar seviyesindeydi. 2020 bunun çok altında kalacaktır. 2021 ise farklı bir yıl olacak çünkü baskılanmış varlıklar gündeme gelecek. 2021’de geri gelişin hızlı olacağını öngörüyoruz” şeklinde konuştu.