20 Aralık Çarşamba günü çıkan haberlerde Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu Başkanı Sayın Palandöken’in mesleğimize ilişkin söylediklerine karşılık vermeyi kurumumuzun varlık sebeplerinden biri olarak görüyoruz. Kendisi sözlerine bir atasözüyle başlamış, biz de açıklamamıza bir deyimi kendisine hatırlatarak başlamak isteriz: “Sapla samanı karıştırmak.”
Geleneksel bitkisel tıbbi ürünlerin satışının sadece eczanelerde yapılmasına ilişkin çalışmalar uzun süredir yürütülüyor. Sağlık Bakanlığının yaptığı bu çalışmalar, kurumumuz tarafından da titizlikle takip ediliyor.
Pek çok konuda dezenformasyon söz konusuyken sağlık gibi hassas bir konu; hataya, çarpıtmalara açık değildir. Önceliği her zaman halk sağlığı olan bir mesleğin sorumluluğunu yüklenen Türk Eczacıları Birliği olarak halkımız için en doğrusunu savunmak bizim düsturumuzdur.
Aktarlar sağlık meslek mensubu değildir
Türk Dil Kurumunun ‘aktar’ tanımına baktığımızda karşımıza iki tanım çıkıyor. Bunlardan birisinin “Baharat veya güzel kokular satan kimse veya dükkân”, diğerininse “ İğne, iplik, baharat, zarf, kâğıt, tütün vb. satılan dükkân” olduğu görülmekte. Bu tanımlamalara, yasal düzenlemelere rağmen pek çok bitkisel drog satışının aktarlarda yapıldığı bilinmekte; aktarların vitrinlerinden sattıkları ürünlerin ambalajına kadar sağlığa ilişkin yanlış yönlendirmelerde ve hatta sağlık beyanlarında bulunduğu görülmektedir.
TESK Başkanı Sayın Palandöken’in de belirttiği gibi aktarlık “babadan oğula geçen” bir meslekken eczacılık fakültelerinde bitkilerin ilaç olarak kullanılması hususunda Farmasötik Botanik, Farmakognozi ve Fitoterapi dersleri verilmekte; bunun yanı sıra Farmakoloji derslerinde ilaçların etki ve kullanılışı, Toksikoloji dersinde ise ilaçların toksisitesi öğretilmektedir. Ülkemizde sağlık okuryazarlığının ilkokul 2 seviyesinde olduğunu göz önünde bulundurarak toplumun sağlığını, bu işin profesyonelleri olan sağlık meslek mensuplarına bırakmak en doğrusudur.
Prof. Dr. Sezik: “Halkımızın sağlığı hekim ve eczacılara emanet”
Bitkilerin ilaç olarak kullanımını sağlayacak yeterli sağlık personelinin mevcut olduğunu dile getiren alanında uzman Fitoterapi Derneği Başkanı Prof. Dr. Ekrem Sezik bu hususta: “Bilindiği gibi aktarlar, sağlık eğitimi almamış olan kişilerdir. Halkımızın sağlığı, sağlıkla ilgili eğitim almış olan hekim ve eczacılara emanet edilmiştir” şeklinde görüş belirtmektedir.
Sezik, konu hakkında şu bilgileri de vermektedir: “Sağlık Bakanlığı 2016 yılında 1985 genelgesini tekrar yayınlamış bunun yanında aktar ve baharatçı açılışında istenecek belgeler hakkındaki genelgeye aktarlarda satılabilecek bitkiler listesi eklemiştir. Sonuç olarak aktarların bir sağlık elemanı gibi bitkileri tavsiye etmesi veya satması, halkımızın sağlığı açısından uygun değildir. Gıda olarak tarçın, ıhlamur ve benzeri bitkileri satmalarının yasaklanması diye bir durum bulunmamaktadır.”
Bitkisel demek zararsız demek değildir
Altını çizmek isteriz ki bitkisel demek, zararsız demek değildir. Bitkisel ürünlerin de yan etkileri vardır. Ve bu yan etkiler, işin uzmanı olmayan kişilerin elinde geri dönüşü olmayan acı sonuçlara yol açmaktadır. Unutulmamalıdır ki “Zehir ile ilacı birbirinden ayıran dozdur.”
Bitkisel ya da kimyasal maddelerin karışımları vücuda yaptıkları etkiye göre zehir ya da ilaç tanımlamasına girer. İşte bu noktada bilim devreye girer. Eczacılık, bilimsel kanıtlara ve klinik araştırmalara dayanmaktadır. Eczacılar, bilimin gelişmesine katkıda bulunmakta ve en önemlisi halkın en yakın sağlık danışmanı olarak ülkenin her köşesinde kesintisiz sağlık-ilaç danışmanlığı hizmeti vermektedir.
Gelenek kadar geleceği de önemsiyor, doğaya bizlere verdiği bitkiler için teşekkür ediyor, mesleklerin ayakta kalması kadar toplumun sağlığını da düşünüyoruz. Değerli TESK Başkanı Palandöken’i, esnafları korumak için yaptığı açıklamadan ötürü takdir etmekle beraber, kendisini toplum sağlığını düşünmeye de davet ediyoruz.
Basına ve kamuoyuna saygıyla duyurulur.
TÜRK ECZACILARI BİRLİĞİ