Ana Sayfa Manşet Toplumsal Yıkımın Bir Boyutu: Aile Geçimsizliğine Bağlı İntiharlar

Toplumsal Yıkımın Bir Boyutu: Aile Geçimsizliğine Bağlı İntiharlar

Tevfik Bulut

Sosyal Araştırma Yöntemleri Uzmanı
Tevfik Bulut

Bu yazımızda kamuoyunda bilinçli olarak veya olmayarak yer verilmeyen aile geçimsizliğine bağlı intihar oranlarının yıllara ve cinsiyete göre dağılımı ele alınmıştır. Konuya dair istatistiklere girmeden hemen önce fikir vermesi adına aile geçimsizliğini tanımlayalım. Aile geçimsizliği, eşler arasında eş olarak birlikte yaşamayı imkânsız kılan kalıcı ve çözümlenemeyen farklılıklar veya uzlaşmaz çatışmalar anlamına gelir. Çatışma demişken aile içi çatışmayı tanımlamak da yerinde olur. Aile içi çatışma, eşler arasında ve bazen de evin diğer üyeleriyle karşıt ihtiyaçlar, fikirler, inançlar, değerler veya hedefler nedeniyle bir mücadele, çatışma, çekişme, anlaşmazlık veya münakaşa olarak tanımlanabilir. Aile içi çatışma, toplumdaki yapısal çatışma ve güç eşitsizliğinin bir ifadesi olup, eşin darp edilmesi, eşin istismarı, cinsel istismar, evlilikte sorumsuzluk, tecavüz, çiftler arasındaki dolaylı kontrol mücadelesi ve diğer taciz edici davranışlar gibi farklı biçimlerde ortaya çıkar.

TÜİK tarafından 24 Şubat 2023 tarihinde Evlenme ve Boşanma İstatistikleri, 2022 istatistikleri yayımlanmıştır. Bu istatistiklerle birlikte yayımlanan bir diğer istatistik ise 2000-2021 dönemlerini kapsayan nedene ve cinsiyete göre intihar istatistikleridir. İstatistiklere göre intihar nedenleri arasında, aile geçimsizliği, geçim zorluğu, ticari başarısızlık, hissi ilişki ve istediği ile evlenememe, öğrenim başarısızlığı ve kategorize edilemeyen diğer nedenler sayılmaktadır. Dikkat çeken bu intihar nedenlerinden biri de burada aile geçimsizliği nedeniyle intiharlardır. Daha da çarpıcı olanı aile geçimsizliği nedeniyle ortaya çıkan ürkütücü görüntüdür. Gelin birlikte intihar nedenlerinden biri olan aile geçimsizliğine bağlı intihar istatistiklerine daha yakın plandan bakalım. Tablo 1’de cinsiyete ve yıllara göre aile geçimsizliği nedeniyle gerçekleşen intiharların oranı verilmiştir.

Tablo 1: Aile Geçimsizliğine Bağlı İntihar İstatistikleri, 2000-2021

Kaynak: TÜİK verilerinden tarafımca düzenlenmiştir.

Şekil 1’de ise intihar oranlarındaki çarpıcı farklılığı daha iyi görebilmeniz adına cinsiyete ve yıllara göre aile geçimsizliği nedeniyle gerçekleşen intiharların oranı grafik olarak verilmiştir. Şekil 1’de kadın ve erkek intihar oranları birbirine göre simetrik bir seyir izlemiştir. Bunun nedeni kadın ve erkek intihar oranlarının toplamının 100’e eşit olması ve intihar oranlarının birinde artış gerçekleşirken diğerinde azalış gerçekleşmesidir. Tablo 1 ve Şekil 1 birlikte değerlendirildiğinde öne çıkan bulgular şöyledir:

  • 22 yıllık 2002-2021 dönemine ait aile geçimsizliğine bağlı intiharların oranı ortalama olarak açık ara erkek bireylerde daha yüksektir. Söz konusu dönemde erkek bireylerde ortalama intihar oranı %61,4 iken, bu oran kadın bireylerde %38,6’dır.
  • 2007 yılından sonra erkek bireylerde aile geçimsizliğine bağlı intiharların oranı kadın bireylere göre oldukça yüksek ve ürkütücü boyutlardır. Erkek bireylerde intihar oranının en yüksek olduğu 2020 yılında bu oran %78,7 iken kadın bireylerde bu oran %21,3 seviyesindedir. Diğer bir ifadeyle aile geçimsizliğine bağlı intihar eden her 10 bireyden yaklaşık 8’i erkek, 2’si ise kadındır. 2020 yılında erkek bireylerin intihar oranı kadın bireylerin intihar oranından 57,4 puan daha yüksektir. 2020 yılında intihar eden erkek bireylerin oranı kadın bireylerin oranının 3,7 katı, 2021 yılında ise intihar eden erkek bireylerin oranı kadın bireylerin oranının 3,4 katıdır.
  • 2008 yılından önce ise aile geçimsizliğine bağlı intiharların oranı 2002 yılı hariç kadın bireylerde nispeten daha yüksektir. Kadın bireylerde intihar oranının en yüksek olduğu 2003 yılında bu oran %56,4 iken erkek bireylerde bu oran %43,6 seviyesindedir. Bu yılda kadın intihar oranı erkek intihar oranından 12,8 puan yüksektir.

Şekil 1: Aile Geçimsizliğine Bağlı İntihar Oranları (%), 2000-2022

Kaynak: TÜİK verilerinden tarafımca düzenlenmiştir.

Yukarıdaki istatistiklerden hareketle özetle aile geçimsizliğine bağlı erkek bireylerin intihar oranlarının ortalama olarak kadın bireylerden açık ara daha yüksek olduğu, 2007 yılından sonra ise erkek bireylerdeki intihar oranının kadın bireylerdeki intihar oranlarının 3,7 katına kadar çıktığı görülmektedir. Bu veriler ışığında kendi penceremden yorumlarımı da katarak şu önerilerde bulunabiliriz:

  • Gönül isterdi ki aile geçimsizliği nedeniyle intihar hiç olmasın. Ancak maalesef hayatın akışında bu tür vakalar oluyor. Konu aile geçimsizliği olduğu için diğer aile bireyleri de olabilmekle birlikte konunun aile içerisinde kuvvetle muhtemel karşılıklı iki muhatabı bulunmaktadır: Bunlardan biri kadın, diğeri erkek bireydir. Erkek bireylerde intihar oranlarının neden bu denli yüksek olduğu ülkemizin sosyolojik dokusu ve bilimsel rehberler esas alınarak ve sadece ideolojik kaygılardan ve saplantılardan arınmış üniversiteler kanalıyla ivedilikle araştırılmalı ve TBMM’de meclis gündemine taşınmalı ve araştırma komisyonu kurulmalıdır. Aile geçimsizliği nedeniyle intiharlar önemli bir halk sağlığı sorunudur. Ve bu tür girişimler ailede çocuk bireyler varsa çocuklarda da intihar düşüncesini tetikleyebilir. Koruyucu sağlık hizmetlerinin varlığı nedene odaklanır. Koruyucu sağlık hizmetleri bireylerin hastalığa yakalanmadan bireyleri korumayı amaçlar. Bu bağlamda intihar nedenlerini bilirsek ve bunları ortadan kaldırırsak daha sağlıklı ve mutlu bir aile inşa edebiliriz. Konuya en evvela popülist ve çıkar grupları adına yaklaşmak yerine her iki tarafın hakkını hukukunu arayarak bilimsel zeminde yaklaşmak zorundayız. Eğer gerçekten bir çözüm istiyorsak, bunu yapmak zorundayız.
  • Konu toplumun en küçük birimi aileyi ilgilendirdiği için siyaset üstü ve ulusal güvenlik meselesi olarak da görülmelidir. Devlet, aile kurumunu bireylerin inisiyatifine bırakmamalıdır. Malum sağlam bir aile yapısı olmayan milletler sağlam bir devlet de olamazlar. Çok önemli olan evlilik kurumu, aile ilişkilerinin kurulması için ilk yapıyı sağlamakla kalmaz, aynı zamanda gelecek nesilleri yetiştirmek ve eğitmek için de bir rehber görevi görür.
  • Demografik istatistikler, bize aile kurumunun gün geçtikçe kan kaybettiğini ve bunun da bir yansıması olarak doğurganlık oranlarının düştüğünü göstermektedir. Eğer aile kurumunda iyi yönde bir şeyleri değiştirmek istiyorsak televizyonlar, toplumsal dokuya uygun aile dizilerini özendirmeli ve denetlenmelidir. Şiddeti özendiren her türlü yayın hangi mecrada olursa olsun yakından takip edilmeli ve önlemler alınmalıdır. Özgürlük kisvesi altında aile yapısını dejenere eden programlara karşı sıkı tedbirler alınmalıdır. İdeolojik görüşü ne olursa olsun kadını metalaştıran programlar, reklamlar da yakından takip edilmeli, onlara karşı da tedbirler alınmalıdır.
  • Eşitlikçi olmayan, çok daha önemlisi kadın ve erkek arasında dengeyi gözetmeyen ve tek tarafı koruyan yasalar yerine erkeği de içine alan ve onu gerçekten bir birey olarak kabul eden, ayrıca aile içerisinde baba rolünün de olabileceğinin farkına vararak yasalar düzenlenmelidir. Aileden bahsediyorsak aileyi önceleyen yasalar uygulamaya konulmalıdır. Günümüzde yaygın olan çekirdek aile kadın, erkek ve çocuktan oluşan toplumun en küçük birimidir. Eğer ailede kadını ve erkeği birbirinden uzaklaştıran değil de uzlaştıran ve denge kuran bir rol oynanırsa çocukların huzuruna, geleceğine ve dolayısıyla ülkemizin esenliğini de katkı bulunmuş olursunuz. Eğer ailede kadını ve erkeği birbirinden uzaklaştıran değil de uzlaştıran ve denge kuran bir rol oynanırsa çocukların huzuruna, geleceğine ve dolayısıyla ülkemizin esenliğine de katkıda bulunmuş olursunuz.
  • Erkek bireylerin üzerinde orantısız kamusal müeyyideler ve aşırı baskı oluşturan kamusal müeyyideler varsa kaldırılmalı, hak kayıplarına neden olunmamalıdır. Devlet politikaları kadının ve erkeğin anatomik ve fizyolojik farklılıklarını, üstünlüklerini ve zayıflıklarını dikkate alarak kadın ve erkek arasında bir denge gözetmeli ve uzlaştırıcı olmalıdır. Bu yapılmazsa doğal olanın ve doğanın dışına çıkarız. Bildiğiniz üzere doğa, bir denge üzerine kuruludur. İnsanoğlu da bu doğanın bir parçasıdır. Kısaca insan ve insanoğlunun doğasıyla ve DNA’sı ile oynanmaması gerektiğini düşünüyorum.
  • Geleneklerimiz ve İslam inancı evlilik öncesi ve aile içerisinde erkek bireylere ilave yükümlülükler getiriyor mu? Bu tür yükümlülüklerin yanında Medeni Kanun’dan ve Ceza Kanunu’ndan gelen ilave yükümlülükler var mı? Bu tür yükümlülükler var ise erkek ve kadın birey arasında hakkaniyetli ve dengeli bir dağıtım nasıl yapılabilir? Bu soruların cevaplanması ve açıklığa kavuşturulması gereklidir.
  • Her aile, bulunduğu toplumun örfünden, adedinden, geleneğinden, kısacası kültüründen ve inançlardan etkilenir, etkilenmekle de kalmaz aile üzerinde belirleyici de olabilir. Bu gayet doğaldır. Ki bu bileşenler aslında bir yerde toplumların ve milletlerin kimliğini oluşturur ve kadın ve erkek birey arasındaki dengeyi gözeterek korunması gerekir.

Özetle, bu yazıda intihar nedenlerinden biri olan aile geçimsizliği kavramı ve aile geçimsizliğine bağlı intihar istatistikleri ele alınmıştır. Aile geçimsizliğine bağlı intihar oranlarının kadın bireylere göre erkek bireylerde çok daha yüksek olduğu ve ürkütücü boyutlara ulaştığı vurgulanmıştır. Bu sayede konu alanında spekülasyondan, popülist söylemlerden ve ideolojik saplantılardan arındırılmış bir farkındalık oluşturulması amaçlanmıştır. İfadelerimden de anlaşılacağı üzere insan da doğanın bir parçası olduğu ve ondan gelip ona döneceği için öneri olarak doğadaki dengeye ve doğal dengeye özellikle vurgu yapma gereği duydum. Hayatta kalabilmemiz ve sürdürülebilir olabilmemiz için biz insanlar bu dengeye saygı duymak ve uyum sağlamak zorundayız. Çünkü kadın ve erkek birey arasında anatomik ve fizyolojik farklılıklarda bu dengeyi zorunlu kılmaktadır. Kadın ve erkek birbirinin rakibi değildir, aksine birbirini tamamlayandır. Varoluşsal farklılıklara saygı duyarak ve uzlaşarak bu sorunu aşabilir ve ailede sinerji oluşturabiliriz diye düşünüyorum.

Farkındalık oluşturması dileğiyle…

Bilimle kalınız.

Saygılarımla

 Tevfik Bulut

https://tevfikbulut.net/

Yararlanılan Kaynaklar