Torba Kanun, bir çok kanunda değişiklikler yaparak Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’ndan geçti. Bunlardan en önemlisi 31.07.2010 tarihine kadar kamuya ödenmemiş borçların yasal faizlerini ve gecikme cezalarının büyük bir kısmını silerek yeniden yapılandırması, diğeri ise çalışma hayatını yakından ilgilendiren yeni istihdamlarla ile ilgili teşviklerdir.
Tasarıda çıraklar, meslek lisesi stajyerleri ve staj yapan üniversite öğrencileri de unutulmamış; eskiden bu öğrencilere yalnızca hastalık ve iş kazaları sigortaları uygulanırken artık Genel Sağlık Sigortası’na tabi olmalarının önü açılmıştır. Bunun yanında İş Kurumu’nda düzenlenen mesleki eğitime katılan kursiyerlerin ve Türkiye ile mütekabiliyet esasına dayalı anlaşmaya sahip olmayan ülkelerde çalışanların da kendi adlarına ödedikleri İsteğe Bağlı Sigorta da artık otomatik olarak Genel Sağlık Sigortalısı sayılacakları hükmüne bağlanmıştır.
Kısmi süreli çalışanlara da borçlanma imkanı getirilmiş; Genel Sağlık Sigortası’nın % 20’sinin ödenmesi durumunda 4/a kapsamında değerlendirileceği hüküm altına alınmıştır. Bu da isteğe bağlı sigorta kapsamında prim ödeyenlere farklı bir bakış açısı getirerek Bağ-Kur dışında emekli olma imkanı sağlamıştır. Buna ilaveten, kısmi süreli çalışanların, istekleri halinde, İşsizlik Sigortası Primi İşçi ve İşveren primini ödemeleri halinde, İşsizlik Ödeneği’nden faydalanma imkanları bulunmaktadır.
Kanunda sigortalılık hallerinin birleştirilmesine ilişkin eski düzenlemede, üç sigortalılık durumunu gerektirecek şekilde çalışması olanlar, öncelikle 4/c (Emekli Sandığı) olarak değerlendirilecek ancak bu kapsamda çalışması yoksa ilk önce başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınacağı zikredilmişti. Tasarı ile 4/c hükmü değiştirilmeyerek, bu kapsamda çalışması yok ise geriye kalan diğer sigortalılık statüleri olanlar için 4/a (SGK) ya öncelik verildiği görülmektedir. Yani hem Bağ-Kur kapsamında çalışması hem de başka bir işverenden SGK kapsamında çalışması varsa 4/a statüsünde değerlendirilecektir.
Sağlık hizmetlerinden ücretsiz faydalanma şartları olarak; 18 yaşından küçük olmak, tıbben başkasının yardımına ihtiyacı olan kişiler, acil haller, iş kazası ve meslek hastalığı halleri gibi kanunda sayılmış olan bu maddelere ‘trafik kazası’ durumu da eklenmiştir. Aslında yapılan bu ekleme ile trafikte meydana gelen kazalarda oluşan muhtemel yaralanmalarda sorgusuz sualsiz prim ödenip ödenmediği veya SGK’ya borcu olup olmadığına bakılmaksızın sağlık hizmetinin yapılacak olması insana verilen değer açısından önemlidir.
Personel uygulamalarında çok sıklıkla şikayet konusu olan ve bir türlü şirkette asılacak yer konusunda mutabık kalınamayan ve görünecek bir yere asıldığında da bir çok çalışanın ücretinin, diğer çalışanlar tarafından görülmesinden dolayı rahatsızlık uyandıran Aylık Hizmet ve Prim Bildirgesi’nin işyerine asılmasından bu tasarıda vazgeçilmiş olması da güzel bir gelişmedir. Çünkü artık gelişen teknoloji ve e-devlet uygulaması ile herkes kendisine ne kadar ve kaç gün prim yatırıldığını görebiliyor. Bu çağın dışında kalmış uygulamadan ve idari para cezasından vazgeçilmiş olmasının personelcileri rahatlatacağından eminim.
Yine personel uygulamacıları iyi bileceklerdir Mayıs 2010’da yayımlanan SGK tebliğine göre, raporlu çalışanın beş iş günü içerisinde elektronik ortamda SGK’ya bildirilmemesi durumunda asgari ücretin beş katı tutarında idari para cezası öngörülmüştü. Ama SGK, bu tebliğde belirtilen idari para cezasını, 25 Mayıs tarihli genelgesi ile yumuşatarak bildirimi yapılmayan iş göremezlik raporlarının işverene tebliği yapıldıktan sonra hala bildirimi yapılmazsa ya da kurumun denetim ve kontrolle görevli memurlarınca yapılacak teftişlerde yapılmadığı ortaya çıkarsa idari para cezasına hükmetmişti. Tasarıda ise “Kurumca işverenlerden istenilen bildirimlerin belirlenen süre içerisinde ve elektronik ortamda yapılmaması halinde sigortalı başına aylık asgari ücretin onda biri, hiç yapılmaması halinde ise asgari ücretin yarısı tutarında idari para cezası uygulanır.” diyerek makul bir duruma getirmiş olmaktadır.
Tasarıda bir başka sevindirici olay, 2005 yılında, Bağ-Kur Kanunu’nda yapılan değişiklik ile Bağ-Kur kapsamından çıkarılan taksi veya dolmuş şoförlerinin de sigortalı olma niteliğine kavuşturulacak olmasıdır. Ayda on günden az çalışması olanların kendileri tarafından, on günden çok olanların ise kendilerini çalıştıranlar tarafından sigorta hak ve yükümlülüklerinin yaptırılması gerekmektedir. Bu madde kapsamındaki sigortalılar hakkında; malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile Genel Sağlık Sigortası ve istekleri halinde İşsizlik Sigortası hükümleri uygulanır. Şoförler için hem işsizlik hem de sağlık yardımları açısından bu mesleği icra edenler açısından sevindirici bir uygulama olacaktır.
Dünyada meydana gelen genel ekonomik krizin, ülkemizde de bazı sektörlerde yansımaları olmuş ve hükümet bazı sektörlerin kısa çalışma ödeneğinden faydalanması için gerekli tedbirleri almıştır. Kısa çalışma ödeneği esas olarak ancak genel ekonomik krizde uygulanmakta ve kısa çalışma ödeneği de işsizlik kanunda belirlenen işsizlik ödeneği kriterlerine göre ödenmekteydi. Ancak 2008-2009 yıllarında yani küresel kriz döneminde 4447 sayılı kanuna eklenen geçici madde ile üç aylık olan kısa çalışma ödeneği on iki aya; ödenek ise 2010 yılı için %50 arttırılmış idi. Tasarıda ise hem bölgesel ve sektörel olarak ödenebileceğinden ve ödeneğin üst sınırının ise % 150 olarak artırılabileceğinden bahsetmiştir. İşsizlik Ödeneği, yürürlükteki asgari ücretin alt sınırı olan % 40 ve üst sınırı ise % 80 ile sınırlandırılmış iken tasarıda kısa çalışma ödeneğinde alt sınır %60’a üst sınır ise %150’ye yükseltilmiştir. Bu şekilde normal İşsizlik Ödeneği 318.60 TL iken Kısa Çalışma Ödeneği 477.90 TL’ye; üst sınır ise İşsizlik Ödeneği’nde 637.20 TL iken Kısa Çalışma Ödeneği’nde ise 1.194.75 TL’ye yükseltilmiş olacaktır. Böylece oluşabilecek istihdam kaybının önüne geçilmek istenmiş ve genel kriz anlayışını daha da genişletmiştir.
Yazımızın ikinci bölümü, torbadaki istihdam teşvikleri ve diğer düzenlemeler hakkında olacaktır.