Türk Toraks Derneği Tüberküloz Çalışma Grubu Yürütme Kurulu üyesi Prof. Dr. Aylin Babalık, verem (tüberküloz) hastalığının en çok cezaevinde ve huzurevinde kalanlar, göçmenler, sağlık çalışanları ve evsizler arasında görüldüğüne dikkat çekti./Cumhuriyet
Her yıl 1-7 Ocak Verem Savaş Haftası’nda verem hastalığına karşı farkındalık yaratmak için çeşitli etkinlikler düzenleniyor. “Mycobacterium tuberculosis” ismi verilen ve solunum yoluyla bulaşan bir basilin (mikrop) neden olduğu verem (tüberküloz) hastalığı dünyada ölüm nedenleri içinde 13’üncü sırada bulunuyor. Dünya Sağlık Örgütü, 2021 yılında 10.6 milyon kişiye verem teşhisi konulduğunu, yaklaşık 1.6 milyon kişinin ise veremden öldüğünü açıkladı.
1.6 MİLYON KİŞİ ÖLDÜ
Türk Toraks Derneği Tüberküloz Çalışma Grubu Yürütme Kurulu üyesi Prof. Dr. Aylin Babalık, Türkiye’de kayıtlı verem hastası sayısı hastasının 2020 ve 2021 yıllarında yıllık 9 bin olarak kaydedildiğini belirtti. Babalık, verem hastalığının en çok cezaevinde ve huzurevinde kalanlar, göçmenler, sağlık çalışanları ve evsizler arasında görüldüğüne dikkat çekti.
Koronavirusun verem hastalığına bağlı ölümleri artırdığını da vurgulayan Babalık, “Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre salgında dünyada verem hastalarının kayda alınması ve tedavi edilmesinde düşüş yaşandı. 2019 yılında kayıtlı 7.1 milyon hasta varken 2020 yılında kayıtlı hasta sayısı 5.8 milyona düştü. 2021 yılında ise kısmi bir artışla 6.4 milyon hasta kayıtlara geçti. Sonuç olarak dünyada 4.2 milyon verem hastası halen kayıtsız. Koronavirus salgını ise ölüm oranlarını artırdı. Tüberküloz, bulaşıcı hastalık kaynaklı ölümlerde koronavirustan sonra ikinci sırada yer alıyor. 2019 yılında 1.4 milyon, 2020 yılında 1.5 milyon, 2021 yılında 1.6 milyon kişi tüberkülozdan öldü” dedi.
Veremin tedavi edilebilen bir hastalık olduğunu belirten Babalık, “İlaçlar ücretsiz. En az altı ay tedaviyi düzenli kullanmak gerekir” diye konuştu.
TÜRKİYE’DE CUMHURİYETİN İLK YÜZ YILINDA YÜRÜTÜLEN MÜCADELENİN KİLOMETRE TAŞLARI NELERDİR?
Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda ülkemizde ciddi boyutta bir verem hastalığı sorunu
vardı. 1918 yılında İstanbul’da veremden ölümler bir yılda yüz binde 350 idi. Bu, o tarihte yüz binde 700 hasta olduğu anlamına gelmektedir. Hastalığın sıklığı 1950’li yıllara kadar büyük bir değişim göstermemiştir.
• Cumhuriyet ile verem savaşı dispanserleri açılmış, verem hastaları için hastaneler
yapılmıştır.
• 1932 yılında “Veremle Mücadele Dispanserleri Talimatnamesi” basılmıştır. O tarihten
beri belirli aralıklarla ülkemizde verem savaşı için kuralları içeren rehberler
yayımlanmaktadır. Sonuncu “Tüberküloz Tanı ve Tedavi Rehberi” 2019 yılında
basılmıştır.
• Cumhuriyet dönemi boyunca verem savaşı dernekleri devlet kurumlarıyla birlikte
çalışmışlardır. Verem savaşı dernekleri örnek bir sivil toplum mücadelesi vermişlerdir.
• 1950’li yıllarda BCG (verem) aşısı yaygın bir şekilde uygulanmaya başlanmıştır.
• Yine 1950’li yıllarda verem tedavisi için ilaçlar bulunmuştur. Türkiye, o tarihten bu yana
hastalara verem ilaçlarını ücretsiz vermektedir.
• 1960’lı yıllarda tüm toplumun Röntgen filmi ile taranması da başlanmıştır. Bu arada
Verem Savaşı Genel Müdürlüğü kurulmuştur.
• Son 25 yılda verem savaşında yaklaşım yenilenmiştir. Daha başarılı bir program
yürütülmektedir.
• Ülke genelinde, ekonomik ve sosyal gelişme, sağlık altyapısı ve sağlık insan gücünün
gelişimi de verem hastalığının kontrolü açısından olumlu etkiler yapmıştır.