Memorial Ankara Hastanesi Kardiyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ali Oto, kalp ve damar hastalıkları nedeniyle dünyada yılda 20 milyona yakın insanın hayatını kaybettiğini belirterek, “Ülkemizde tüm ölümlerin yüzde 40’ı kalp ve damar hastalıklarına bağlı olarak ortaya çıkıyor. Bu büyük bir felakettir. Eğer bir şeyler yapılmazsa, bu felaket devam edecek ve çok insanımızı kaybedeceğiz gibi görünüyor” dedi.
Gizem KARADAĞ/ANKARA
Memorial Ankara Hastanesi Kardiyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ali Oto, 28 Eylül Kalp ve İnme Günü nedeniyle Demirören Haber Ajansı’na (DHA) açıklamalarda bulundu. Oto, dünyada kalp ve damar hastalıkları nedeniyle insanların hayatını kaybettiğini bildirerek, “Bütün dünyada yılda 20 milyona yakın insan kalp ve damar hastalıklarından dolayı kaybediliyor. Ülkemizde de durum farklı değil. Halen ölümlerin birinci sırada kalp ve damar hastalıklarından olduğunu biliyoruz. Tüm ölümlerin yüzde 40’ı kalp ve damar hastalıklarına bağlı olarak ortaya çıkıyor. Çok ciddi sayıda vatandaşımızı bu nedenle her yıl kaybediyoruz. Aslında bu büyük bir felakettir. Eğer bir şeyler yapılmazsa, bu felaket devam edecek. Çok insanımızı kaybedeceğiz gibi görünüyor” diye konuştu.
Prof. Dr. Ali Oto, kalp ve damar hastalıklarının belirli bir genetik zemini olduğunu ancak düzeltilebilir risk faktörlerinin ortadan kaldırılmasıyla önlemenin mümkün olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Ali Oto sigara, beslenme, kilo, hareketsizlik gibi etkenlerin kalp ve damar hastalıklarını tetiklediğini kaydederek, bu konularda alınacak önlemlerle kalp ve damar hastalıklarının ve buna bağlı ölümlerin önlenebileceğini söyledi. Prof. Dr. Ali Oto şöyle konuştu:
“Kalp ve damar hastalıkları aslında belirli bir genetik zeminin rolü olan rahatsızlıklardır. Bunun üzerine düzeltilebilir risk faktörü dediğimiz pek çok faktörün etkisi vardır. Bunları düzelttiğiniz takdirde önlenebilir hastalıklar en önemli özelliği bu. Kalp ve damar hastalıkları ve buna bağlı ölümler önlenebilir. Bazı risk etkenlerini düzeltemiyoruz. Örneğin yaşlanmayı önleyemiyoruz. Erkek cinste risk biraz daha yüksek. Ama menopozdan sonra kadınlar 10 yıl farkla rahatlıkla bu yüksek riski yakalıyorlar. Dolayısıyla düzeltebileceğimiz faktörlere odaklanmamız gerekiyor. Modern insanın yaşamında sigaranın olmaması gerekiyor. Sigara ile kalp ve damar hastalıkları ve ölümler arasında gerçekten matematiksel bir ilişki var. Üzülerek söylüyorum, çok yol almamıza rağmen hala Türkiye’de çok yayın olarak özellikle erkeklerde sigara içme söz konusudur. Genç insanlarda da sigara içmenin arttığını görüyoruz. Birdenbire bu durum ciddi bir risk ortaya çıkarıyor.”
Prof. Dr. Ali Oto, sağlıksız beslenme ve hareketsizliğin kalp ve damar hastalıklarının gelişmesine çok önemli katkısı olduğuna dikkat çekerek, şu ifadeleri kullandı:
“Diğer bir konu ise, şişmanlıktır. Hareketsizlikle birlikte ele alınması gereken ve düzeltilebilir önemli bir risk faktörüdür. Çünkü bugün artık hastalık derecesinde olan şişmanlığı basit bir kozmetik sorun olarak dış görüntü değişikliği olarak almıyoruz. Şişmanlık ve beraberinde getirdiği kötülükler diye düşünüyoruz. Kalp ve damar hastalıkları, diyabet, hipertansiyon ve daha birçok hastalık için şişmanlığın zemin hazırlayıcı olduğunu biliyoruz. Modern yaşamın getirdiği hareketsizlikte oturganlık eğilimi bu kilo alma eğilimini arttırıyor. Eğer hareketimizi arttırırsak ve sağlıklı beslenirsek, kesinlikle bu üstesinden gelinebilecek bir basit sorun haline dönüyor. Artık bunu bir yaşam biçimi haline getirdiğinizde kendinize çok önemli bir yol açmış ve geleceğinizi aydınlatmış oluyorsunuz. Bir diğer risk faktörü de, kan basıncı yüksekliği yani hipertansiyon. Kalp krizi geçiren, inme geçiren hastaların yüzde 80’indekan basıncının yüksek olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla kan basıncımızı kontrol ettirmemiz lazım. Kan basıncı yüksekse, düşürücü önlemler almamız lazım. Hekimimizin verdiği ilaçları düzenli ve sürekli kullanmamız ve önerilen beslenme biçimini uygulamamız lazım.”
“AŞIRI TUZLU YEME ALIŞKANLIĞINDAN VAZGEÇMEMİZ GEREKİYOR”
Prof. Dr. Ali Oto, aşırı tuzlu yeme alışkanlığından vazgeçilmesi gerektiğine işaret ederek, şöyle konuştu:
“Ayrıca aşırı tuzlu yeme alışkanlığından vazgeçmemiz gerekiyor. Sağlıklı ve hiçbir şekilde risk faktörü olmayan bir kişinin tuzsuz yemesini önermiyoruz. Ancak aşırı tuzlu beslenme tabi ki sağlıklı değildir. Hiçbir besin öğesinin aşırı alınması sağlıklı değildir. Sağlıklı beslenme dediğimiz zaman temelde özellikle bunu kastediyoruz. Ülkemizde tuz tüketimi biraz yüksek. Normalde önerilen günde 6 gram üzerinde tuz tüketiminin olmamasıdır. Yapılan araştırmalara göre Türkiye ortalaması 18 grama ulaşıyor. Çok ciddi şekilde normalin 3 katı tuz tüketiyoruz. Bu konuda dikkatli olmak gerekiyor.”
Prof. Dr. Ali Oto, kalp ve damar hastalıklarında kolesterol yüksekliğinin önemli bir konu olduğunu bildirerek, şunları kaydetti:
“Kolesterol yüksekliği çok önemli bir konudur. Bu konuda hiçbir bilimsel temeli olmayan ve hiçbir şekilde anlamı olmayan bilgi kirlenmesi olduğunu görüyoruz. Bugüne kadar yapılan çalışmalar son 40 senede yüz binlerce hastayı içine alan çalışmalar gösterdi ki gerçekten kötü huylu kolesterolün yüksek olmasıyla kalp ve damar hastalıkları özellikle damar sertliği gelişmesi ve ona bağlı rahatsızlıklar arasında ilişki var. Bu konuda hekimin önerisine uyulacak ve hiçbir şekilde eğer hasta yüksek kalp ve damar hastalığı riski taşıyorsa, diyabetikse, kalp krizi veya inme geçirdiyse mutlaka kolesterol düşürücü ilaçları alacak. Ama hekime sormadan bu ilaçları bırakmak gerçekten ciddi bir halk sağlığı sorunu haline geldi. Hastalarımıza zarar veriyor.”
‘TÜKETEBİLDİĞİNİZ KADAR ENERJİ ALMANIZ GEREKİYOR’
Prof. Dr. Ali Oto, hiçbir besin öğesinin aşırı alınmaması gerektiğini ve her besin kaynağının dengeli alınması gerektiğini belirterek, şunları söyledi:
“Sağlıklı beslenmedeki besin türleri kültürden kültüre ve toplumdan topluma değişiyor. Genel prensip hiçbir besin öğesini aşırı almamak ama tüm besin öğelerini özellikle taze sebze, meyve, dengeli şekilde yağları ve eti almak gerekir. Hiçbir besin öğesi temelde zehir değildir. Bazı besinleri mesela trans yağları besinlerin içerisinde olmasın diyoruz. Ya da çok düşük oranda yüzde 1’in altında olsun istiyoruz. Doymuş yağların bütün toplam enerjinin yüzde 10’undan daha azını tutmasını istiyoruz. Bu da gösteriyor ki doymuş yağları da alabiliriz. Tüketebildiğiniz kadar enerji almanız gerekiyor. Aksi halde tükettiğinizde fazla enerji alırsanız kilo alıyorsunuz. Onun dışında şekerli besinlerin tüketimi özellikle düz şekerler insanın yaratılışında yok. Bu tamamen bizim sonradan icat ettiğimiz ağız lezzetimize uyarladığımız şeylerdir.”
‘KESİNLİKLE SİGARA İÇİLMEYECEK, HAREKET EDİLECEK’
Prof. Dr. Ali Oto, kalp ve damar sağlığı açısından sağlıklı olmak için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
“Kalp ve damar sağlığı açısından sağlıklı olabilmek için kesinlikle sigara içilmeyecek. Yapabildiğimiz kadar hareket edeceğiz. Hiçbir zaman yarış atleti olmasını istemiyoruz. Hiçbir şey yapılamazsa günde yarım saat haftada 5 gün yürüyüş bile yeterlidir. Kilo kontrolü için bu çok kritiktir. Şişmanlamayacağız. Bununda temel hareket noktası sağlıklı beslenmeden ve hareketten geçiyor. Eğer aşırı kalori almazsanız, tükettiğinizden fazla yemezseniz kilo alma önlenmiş olur. Onun dışında kan basıncını ölçtürmek ve kan basıncı kontrolü çok kritik. Kan kolesterol düzeyinin kontrol edilmesi, izlenmesi ve normal sınırlar içerisinde sürdürülmesi çok derece gereklidir.”
‘SADECE BİR HAFTA DEĞİL, HER ZAMAN DİKKAT ETMELİYİZ’
Prof. Dr. Ali Oto, kalp ve damar sağlığına ömür boyu dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayarak, şöyle dedi:
“Kalp ve damar hastalıkları sadece ‘Kalp ve İnme Günü’nde hatırlanmamalı. Yıl boyu dikkatimiz kalp ve damar sağlığımıza odaklanmalı. Bu arada hastalarımızın da dikkatli olmadığını görüyoruz. Maalesef gözlemsel çalışmalar gösterdi ki, hastalarımızın bile risk faktörlerini yeteri derece düşüremiyoruz. Hala sigara içmeye devam ediyorlar. Hala tansiyon değerleri yolunda gitmeyebiliyor. Televizyona çıkan bir fantezi haberine uyarak birdenbire kolesterol düşürücü ilaçlarını bırakıyorlar. Kilo kontrolü yapmıyorlar ve yeterince hareket etmiyorlar. Yani hasta olmadan da, hasta olduktan sonra da bu risk faktörlerine son derece dikkat etmek ve özen göstermek gerekiyor. Hepimizin hem kendimiz hem çevremizdekiler için aynı bilinçle sürdürmemiz ve uygulamamız gerekiyor ki kalp ve damar hastalıkları açısından sağlıklı bir toplum olalım.”