Vücutlarımız farklı canlı türlerini barındırıyor. Bağırsaklar, ağız, burun ve cildimiz hem yararlı hem de zararlı olabilen çeşitli mikroplar için yuva işlevi görüyor. Ancak son yıllarda bilim insanları tümörlerde de mikroplara rastladı. Roberta Angheleanu | BBC Future
Kanserler genelde hastanın kendi hücrelerinden oluşan ve kontrolsüz bir şekilde büyüyen kitleler olarak düşünülür. Aslında bunlar birçok farklı hücre tipinden oluşurlar ve kanser tedavisinin bu kadar zor olmasının bir nedeni de budur: Sağlıklı dokulara zarar vermeden onları hedef alma sorunu.
Ancak yakın zamana kadar bu mikropların tümörlerde oynadığı rol net olarak anlaşılamamıştı. Şimdi bilim insanları tümörle ilişkili bu mikroorganizmaların kanser hücrelerinin gelişmesine yardımcı olup olmadığını çözmeye başlıyor. Böylece kanserlerin tedavisi ve önlenmesinde de yeni yaklaşımlar üzerinde duruluyor.
İsrail’in Rehovot kentindeki Weizmann Bilim Enstitüsü’nde kanser biyoloğu olan Ravid Straussman ve ekibi 2017 yılında yaptıkları bir çalışmada, pankreas kanserlerinin içinde yaşayan bazı bakterilerin yaygın bir kemoterapi ilacını etkisiz hale getirerek tümörleri koruyabildiğini ortaya çıkardı.
Gammaproteobakteri olarak bilinen belirli bir bakteri sınıfının, mesane, meme ve pankreasta bulunanlar da dahil olmak üzere bir dizi kanseri tedavi etmek için kullanılan bir ilaç olan gemsitabini parçalayabildiğini buldular. Bu da tümörlerin ilaca karşı dirençli hale gelmesine yardımcı oldu.
Ekip kolon (kalın bağırsak) kanseri olan farelere bu bakteriyi enjekte ettiğinde, farelerin kanserleri de ilaca dirençli hale geldi. Ancak araştırmacılar farelere kemoterapi ilacının yanı sıra bir antibiyotik verdiklerinde direnç ortadan kalktı.
Bu bulgulara ek olarak, Japonya’daki Tohoku Üniversitesi’nden bir ekip tarafından 2019 yılında yayınlanan bir araştırma, tek başına kemoterapi amaçlı bir ilaçla tedavi edilen ve mevcut bir enfeksiyonu önlemek veya tedavi etmek için ek olarak antibiyotik alan ileri kanser hastalarını geriye dönük olarak inceledi. Antibiyotik verilen hastaların tedaviye daha iyi yanıt verdiği görüldü.
Çalışmalar, tümörlerin içinde neler olabileceğine dair önemli bir ipucu sunuyor.
Straussman ve ekibi şimdi bu çalışmaları, ilk basamak tedavileri başarısız olan pankreas kanserli hastaları içeren bir klinik çalışma ile geliştirmeyi hedefliyor. Hastalara kemoterapi ilacı gemsitabin ile birlikte Gammaproteobakterilere karşı etkili olduğu bilinen bir antibiyotik vererek antibiyotiğin sonuçları iyileştirip iyileştirmediğini görecekler.
Ancak bakteriler, tümörleri ilaç tedavisinden korumanın ötesinde kanserde başka roller de oynayabilir.
Straussman’ın ekibi 2020 yılında meme, akciğer, yumurtalık, pankreas, melanom, kemik ve beyin olmak üzere yedi farklı kanser türünde 1.500’den fazla insan tümörünü inceledi. Tüm tümörlerin kanser hücrelerinin ve bazı bağışıklık hücrelerinin içinde yaşayan bakteriler tarafından istila edildiğini gördüler. Farklı tümör tipleri farklı bakteri toplulukları barındırıyordu.
Straussman’a göre bu bakterilerin her biri, içinde yaşadıkları tümörün mikro ortamına adapte olmuştu. “Akciğer kanserinde, sigara içen insanların nikotini bozabilen daha fazla bakteriye sahip olduğunu, kemik kanserlerinde, kemik tümörlerinde zenginleştirilmiş bir metabolit olan hidroksiprolini metabolize eden bakteriler görüyoruz.”
Birçok vakada bakterilerin kanser hücrelerini kontrol altında tutarak hastaya yardımcı olup olmadığı henüz bilinmiyor.
Örneğin bazı meme kanseri türlerinde bulunan bakteriler, meme kanseri riskini artırdığı bilinen bir tür kanserojen olan arsenatı etkisiz kılabilir. Bazıları ise DNA’ya zarar verebilecek zararlı reaktif oksijen moleküllerinin seviyelerini azaltmaya yardımcı olan mikotiyol adlı bir kimyasal üretebilir.
Ancak bazı durumlarda tümörde yaşayan bakterilerin kanseri daha da kötüleştirebileceğine dair kanıtlar da artıyor.
Straussman, bağışıklık sisteminin kanser hücrelerini hedef alma ve yok etme yeteneğinin bakteriler tarafından değiştiriliyor olabileceğini belirtiyor. Ancak tümörlerin içindeki bakterilerin kanserlerin seyri üzerindeki etkilerini incelemek için çok daha fazla araştırma yapılması gerektiğini söylüyor.
Mikropların metastaza etkisi
tamamı için kaynağa bknz