Dünya Sağlık Örgütü tarafından 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü 2022 yılının teması “Ruh Sağlığını ve Ruhsal İyilik Halini Küresel Bir Öncelik Haline Getirelim” mesajı olarak belirlendi. Uzmanlar Ruh Sağlığı hizmetlerinin güçlendirilmesi gerektiğine işaret ediyorlar.
“Ruh Sağlığı ve Ruhsal İyilik Halinin Sağlanması Tüm Politika Yapıcıların Ve Devletlerin Öncelikli Politikaları Haline Gelmeli”
Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, Dünya Ruh Sağlığı Günü dolayısı toplumun ruhsal iyilik halinin önemine dikkat çekerken Nobel İlaç’ın koşulsuz desteği ile hazırlanmakta olan “Türkiye Çoklu Antipsikotik Kullanımı Konsensus Raporu” hakkında da bilgi verdi:
“Dünya Sağlık Örgütü’nün ruh sağlığı tanımı ruhsal hastalığın yokluğundan öte yetenekleri geliştirebilme, stresle baş edebilme, üretkenlik ve topluma katkıda bulunmanın oluşturduğu bir iyilik halidir.
Dünyamızın Coronavirus pandemisi, göç, çevre ve iklim sorunu ile savaştığı bu günlerde insanların ruh sağlığı ve ruhsal iyilik halinin sağlanması tüm politika yapıcıların ve devletlerin öncelikli politikaları haline gelmesi gereklidir. Koruyucu ruh sağlığı politikaları ile ruhsal hastalıkların riskinin azaltılması, özellikle ergenlerde ve genç erişkinlerde artan sayıda ki intihar suç oranlarının azaltılması hedeflenmelidir.
Covid-19 pandemisi sağlık sistemlerinin daha çok fiziksel veya ruhsal hastalık odaklı geliştiğini göstermiştir. Toplumun ruhsal olarak iyi olma halini tüm yaşam dönemlerinde sağlayacak biçimde müdaheleler gerçekleştirilmelidir. Normal gelişimde çocuklar ve gençler onlara ait olma, amaç, umut ve anlam veren doğa, aile, toplum, kültür ve maneviyat gibi şeylerle ilişki kurarlar. İnsanlar iyi olmak için eğitim, iş hayatı, bakım verme, kültürel etkinlikler gibi günlük yaşamda amaç, gelecek için umut etme, kendi ailesi, toplum ve kültürü ile ilişki de olma yani ait olma duygusu ve yaşama dair anlam duygusuna ihtiyaç duyarlar. Kişilerin sağlık davranışlarını geliştirerek kendilerini gerçekleştirebilmelerini sağlayarak ruhsal iyilik haline ulaşmaları hedeflenmelidir. Egzersiz, sağlıklı beslenme, strese baş edebilme, psikolojik destek, bu amaca ulaşmak için yapılması gerekenlerin başında gelir.
Bu bağlamda Ruhsal ve fiziksel sağlık artık bütüncül olarak ele alınmaktadır. Herkesin her an iyi olamayacağını göz önüne aldığımızda herkesle birlikte iyi olma şansımız daha yüksek olacaktır.
Türkiye Çoklu Antipsikotik Kullanımı Konsensus Raporu Hekimlere Kılavuz Olacak
Günümüzde ruhsal hastalıkların tedavisinde ilaç tedavisi önemli bir yer teşkil etmektedir. Özellikle depresyon gibi sık görülen hastalıklarda ya da psikotik bozukluklarda tek bir ilaçla başlanılan tedavide yeterince sonuç alınamaması klinik pratikte aynı anda çoklu ilaç kullanımını da gerektirmektedir. Şimdiye kadar bu alanda yapılan kılavuz çalışmalarında sadece ‘klinik çalışmalar’ göz önüne alınarak yapıldığından ‘çoklu ilaç tedavisi’nin kullanımına yönelik kılavuzun olmayışı zaman zaman hekimlerde ya da klinik pratikte eksiklik yaratabilmektedir. Bu bağlamda ülkemizdeki psikiyatri alanındaki hekimler ile birlikte; çocuk-ergen-genç-yetişkin ve geriatrik popülasyonda çoklu ilaç kullanımı gereksiniminde nasıl bir yöntem uygulayacaklarına yönelik yeni bir konsensus raporu hazırlanmaktadır. Nobel İlaç’ın koşulsuz desteği ile hazırlanan bu kılavuzun sahadaki psikiyatrist hekimlere tedavi sırasında yol gösterici olacağını düşünmekteyiz.”
“Majör Depresyon Yaşlılıkta En Önemli Sorunlardan Birisi”
Genel Sağlık tanımı içerisinde yaşlılıkta ruh sağlığının özel bir önem taşıdığını ifade eden Psikiyatri Bilimleri ve Araştırma Derneği Başkanı Prof. Dr. K. Oğuz Karamustafalıoğlu ise artan yaşlı nüfusa dikkat çekerek erken tanı, tedaviye erken başlamak ve periyodik izleme gibi çalışmalarla Ruh Sağlığı hizmetlerini güçlendirmek gerektiğini belirterek şu açıklamalarda bulundu:
“Ülkemizin nüfus artış hızı daha durağan hale gelmekle birlikte yıllar içerisinde yaşlılığın toplum içerisinde oranı giderek artmaktadır. TUİK verilerine göre 2021 yılında 25.329.853 hanenin en az 6.112.760’ında bir yaşlı bulunmaktadır. Hanelerin % 24,1 inde yaşlı bir fert mevcuttur. Yaşlıların sayısı son 5 yılda %22,5 artmıştır. 65 yaş üzeri olarak tanımlanan yaşlı nüfus %8,2 den %9,5 e yükselmiştir. Yaşlı nüfusunda kadın oranı %55,8 iken erkekler de ise %44,5’tir.Yaşlı nüfus oranının 2025’te %11’e, 2030’da %12,9, 2040’da %16,3, 2060’da %22,6 ve 2080’de %25,6 olması beklenmektedir.
Ruhsal bozukluklar arasında önde gelenlerden birisi olan majör depresyon yaşlılıkta en önemli sorunlardan birisi olarak karşımıza çıkıyor. Bu durum normal koşullarda yaşlı popülasyonunda erişkinlerden daha az oranda görülmesine rağmen uygun koşullarda yaşamayan yaşlılarda erişkinlerden daha sık görülebilmektedir.
Yaşlılık depresyonlarında hem kaygı bozuklukları artar hem de daha ağır seyredebilir. Demans veya halk arasında bilinen adıyla bunama yaşlılıkta sık görülür. 85 yaş ve üzerinde ortalama her 3 kişiden birinde Demans durumu ile karışılaşılmaktadır.”