Selin Arslanhan
Aslına bakarsanız girdi bile. GEEN sayesinde Türkiye’nin adı dünyayı değiştiren ve geleceği şekillendiren 7 ülke arasında geçiyor. Nedir bu GEEN? GEEN, 2015’te Yıldız Teknopark’ta kurulan ve aynı zamanda İTÜ Çekirdek girişimlerinden olan bir biyoteknoloji startup’ı. Bu startup, hücreleri istenilen görevi yerine getirmek üzere programlayan bir genetik işletim sistemi geliştirdi. Bu sayede mikroorganizmaları plastik, süt ya da yakıt üretmek için programlamak çok daha kolay oluyor ve aynı zamanda akıllı virüsler ile kanser hücrelerini yok eder hale geliyoruz. GEEN’in sistemi ile hücreleri değiştirirken birden çok modifikasyonu aynı anda yapmak ve doğrulamak mümkün.
Geçtiğimiz günlerde, sentetik biyolojiyle dünyayı yeniden şekillendiren 67 startup sıralandı1. Bu 67 startup, gıdadan enerjiye, sağlıktan tarıma birçok sektörü dönüştürüyor. GEEN Biyoteknoloji işte bu listeye girdi. Listede hangi ülkelerden startuplar var? ABD, İngiltere, Fransa, Belçika, Danimarka, İtalya ve bir de Türkiye. Bir startup sayesinde geleceği şekillendirenlerin arasında sanırım Türkiye ilk kez anılıyor. Hep söylüyorum, değişen dünyada Türkiye için bir yerlerde bir şansımız varsa, onun yolu teknoloji startuplarından geçiyor.
Son 5 yılda dünyada sentetik biyoloji üzerine çalışan startuplara 4.1 milyar dolar yatırım yapıldı2. Şirketlerin bu startuplarla yaptığı anlaşmaların sayısı da aynı dönemde üç katına çıktı. 2016’da yapılan yatırımların yüzde 65’ini kurumsal şirketler yaptı. Google, Novartis, Illumina, Cargill yatırım yapan şirketler arasında öne çıkanlardan. Bu 67 startup arasına girenlerden en fazla yatırım tutarına sahip olan 5’inin şimdiye kadar kullandıkları fon 120 milyon ile 474 milyon dolar arasında değişiyor. Ne bu rakamları ne de içinde bulunduğu ekosistemi maalesef karşılaştırmak mümkün olmasa da, bizim bu listedeki startupımız GEEN ise, en son geçen gün TİM İnovasyon ve Girişimcilik Haftasında birinci oldu ve 200 bin TL aldı.
Bu arada bu hafta 11. Kalkınma Planı çalışmalarımız başladı. Yeniden 2023’te nerede olmak istediğimizi ve oraya nasıl gideceğimizi konuşuyoruz. En son 10.Plan için bu tür uzun eylem listelerini sıraladığımızda en temel eksiğimiz, yapacaklarımızı bir odak etrafında toplayıp önceliklendirememek olmuştu. Şimdi 11. Plan’ın en temel işlevinin bu olması gerektiğini düşünüyorum ben. Nereye gitmek istediğimiz belli, ne yapmamız gerektiği de az çok belli. Mesele, onları dağınık birer çarşaf liste olarak bırakmak yerine, sınırlı sayıda önceliklendirilmiş eylemi bir odak etrafında toplamak ve ilişkilendirmek. Sonra da hızlıca uygulamaya koymak. Odak belirlemek, seçim yapmak söz konusu olduğunda da, bir kafamızı kaldırıp ilk 10 ekonomi arasına girmek istediğimiz dünyaya bir bakalım lütfen.
Bir kez de buradan söyleyeyim. Sektör seçmek 20.yüzyılın konusuydu. Şimdi ekonomi politikaları yeni teknolojiler etrafında şekilleniyor. Ar-Ge’den kentleşmeye, imalat sanayiinden eğitime her ne yapacaksak, odağına seçtiğimiz yeni teknolojileri yerleştirmemiz gerekiyor. Yani bir şey seçeceksek, teknoloji seçmemiz lazım. Yeni teknolojiler, aynı anda birçok sektörü dönüştürebilen yatay teknolojiler. Türkiye’nin 2023 için fazla zamanı kalmadı. Hızlı bir dönüşümü tetiklemek istiyorsak, farklı sektörlerimizi aynı anda dönüştürecek yeni teknolojilere odaklı proje ve mekanizmalara ihtiyacımız var. Bir de bu hızlı dönüşüm için, dünyadaki değişime katkı veren, değişime kolaylıkla adapte olabilen aktörlere. 21. yüzyılda, dünyanın neredeyse her yerinde teknolojik değişimi en hızlı izleyip, yapılarından dolayı da bu değişime en hızlı adapte olabilen aktör, teknoloji startupları. Türkiye’nin de dünyadaki dönüşüme katkı veren tek aktörü… Bu arada 11. Plan çalışma gruplarından birinde, oradaki neredeyse tüm yerli ve yabancı şirketler konuşurken startup vurgusu yaptı. 10.Plan’dan bugüne en büyük değişim bu. Etkilenmedim desem yalan olur.