Bayer İlaç Türkiye ve İran Ülke Grubu Başkanı Colin Tyrer, Türkiye’de 70. Yılını kutlayan Bayer’in sağlık sektörüne katkılarını, hayata geçirdiği yenilikleri ve geleceğe yönelik faaliyetlerini anlattı.
W- Öncelikle Bayer İlaç Türkiye ve İran Ülke Grubu Başkanlığınızı tebrik ederiz, sizi Bayer’de bu göreve getiren kariyer yolculuğunuzdan bahseder misiniz?
Colin Tyrer- Kasım 2023’te Türkiye’ye geldim, buradaki görev sürem neredeyse bir yıla yaklaşıyor Türkiye’de bulunmaktan son derece mutluyum.
Bayer’de 12 yıldır çalışıyorum ve bu süre zarfında Birleşik Krallık, Avustralya, İrlanda ve Güney, Doğu ve Batı Afrika bölgelerinde çeşitli pozisyonlarda görev aldım. Türkiye’deki pozisyonuma gelmeden önce EMEA 2 bölgesinde Güney, Doğu ve Batı Afrika (SEWA) Ülke Grubu Başkanı olarak görev yapıyordum.
W- Bayer Türkiye, 70 yıldır ülkemizde faaliyet gösteriyor. Bayer Türkiye’nin büyüklüğünü anlatabilir misiniz?
C.T.- Globaldeki 160 yıllık tecrübemizle sağlık ve tarım alanlarında uzmanlaşmış bir yaşam bilimleri şirketiyiz. Türkiye’de ise 70. yılımızı kutluyoruz; sağlık ve tarımda güçlü bir ayak izine sahibiz. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de “Herkes için Sağlık, Sıfır Açlık” misyonumuz ışığında İlaç, Tüketici Sağlığı ve Tarım Ürünleri bölümlerimizle faaliyet gösteriyoruz. Türkiye’de 1.000’den fazla çalışanımız bulunuyor. İstanbul’daki Genel Merkezimizin yanı sıra Gebze ve Mustafakemalpaşa’da iki Tarım Ürünleri üretim tesisimiz ve Antalya’da sebze tohumları üzerine bir Ar-Ge merkezimiz var. Bu yatırımlar, Bayer Türkiye’nin ülkemiz ekonomisine olan katkısının ve büyüklüğünün en somut göstergesi. Bayer Türkiye, Bayer’in global misyonuna büyük katkı sağlayan önemli bir konumda.
Bayer olarak üretimle, yatırımla, ihracatla ve istihdamla olduğu kadar girişim ekosistemine yaptığımız katkılarla, sosyal sorumluluk projelerimizle de her yıl Türkiye’de sağladığımız faydaları ve etki alanımızı genişletiyoruz. Türkiye’de sağlık ve tarım alanında yenilikçi çözümler sunan girişimlere destek olmak amacıyla 2018 yılından bu yana G4A Girişim Hızlandırma Programı’nı yürütüyoruz. Türkiye’deki girişimcilik ekosistemine 7 yıl içinde hibe, eğitim, mentorluk ve iş birliği desteğiyle 6.5 milyon TL katkı sunduk. Bunun yanı sıra Türkiye’de bilim, sağlık ve eğitime, sosyal sorumluluk projelerimizle destek veriyoruz. Türkiye’de bilim okuryazarlığını desteklemek adına 12 senedir sosyal sorumluluk projeleri geliştiriyoruz ve bu sayede 65 bini aşkın çocuk ve gencin hayatına dokunduk.
Bayer dünyasında köklü bir kültürel dönüşüm başladı. DSO adı altında yepyeni bir çalışma modeline geçiyoruz. Bayer Türkiye olarak, 70. yılımızı kutladığımız bu yıl, yeni çalışma modelimize uyumlanmak üzere çalışmalarımızı hızla başlattık. Bu heyecan verici yolculuk, Bayer’in faaliyet adımlarının her bir noktasına sirayet edecek, paydaşlarımızı tam merkeze alarak değer sunmamızı sağlayacak. DSO sayesinde, performansımızı arttıracak, tamamen misyon ve hedef – sonuç odaklı, son derece çevik bir yapıya kavuşacağız.
W- İlaç alanındaki konumunuzdan bahseder misiniz?
C.T.- Bayer Türkiye olarak, Türkiye ilaç pazarında 6. sırada yer alıyoruz. Kadın sağlığı, kardiyoloji, nefroloji, oftalmoloji ve onkoloji alanlarında insanların yaşamlarında fark yaratan yenilikçi ilaçlar ve yeni terapötik yaklaşımlar araştırıp geliştiriyoruz. Ayrıca radyoloji iş birimimiz de var. Güçlü bir yerel ilaç üretim kapasitesine sahibiz ve ürünlerimizin kutu bazında %75’ini Türkiye’de üretiyoruz. Bu oranla Türkiye’deki küresel ilaç şirketleri arasında en yüksek yerel üretim payına sahip firmalardan biriyiz.
Türkiye’de klinik araştırmalara yılda ortalama 2 milyon avro yatırım yapmaya devam ediyoruz. Yerelleşme projemiz kapsamında, 2020 yılı sonunda kardiyovasküler ürün portföyümüzdeki, dünyada ve Türkiye’de en çok satılan ürünümüzü Almanya dışında başka bir iş ortağıyla ilk kez Türkiye’de üreterek ülkemizdeki en büyük yerelleşme projesine imza attık. Ar-Ge faaliyetlerimizi hastalıkları önlemeye, azaltmaya ve tedavi etmeye odaklayarak toplumun yaşam kalitesini artırmaya ve önemli hastalıklara çözümler bulmaya destek oluyoruz. Bayer’in önemli klinik geliştirme faaliyetlerine Türkiye olarak aktif katılım sağlıyoruz ve bu doğrultuda çeşitli terapötik alanlarda erken faz çalışmalar yürütüyoruz.
Yenilikçi ürünlerimiz ve tedavi yöntemlerimizle kadın sağlığı alanında lider bir şirket olarak, kadınlarla hekimler arasında köprü görevi görerek kontrasepsiyon konusunda bilinçlendirme çalışmalarına katkı sağlıyoruz. Kadın Sağlığı TV aracılığıyla, doğum, aile planlaması, infertilite, menopoz gibi konularda uzman hekimler tarafından bilimsel ve güvenilir bilgileri paylaşarak kadınları bilinçlendiriyoruz. Ayrıca, kadinsagligitv.com’da sunduğumuz yapay zekâ destekli sanal asistan uygulamamız BileneSor ile kadınların doğum kontrol yöntemleri hakkında doğru ve güncel bilgiye 7/24 erişmesini sağlıyoruz. Kadın Sağlığı Akademi ve Asistan Okulu projelerimiz ile de kadın doğum asistanlarının ve yeni uzmanların mesleki gelişimine katkı sağlıyoruz.
Oftalmoloji alanında yenilikçi tedavilerle hastaların yaşam kalitesini artırmayı ve tedavi imkanlarını iyileştirmeyi hedefliyoruz. Tedavi aralıklarının daha fazla açılabilmesine imkan veren yenilikçi tedavi çözümlerimizle hem hastaların hem de hekimlerin yükünü azaltmayı amaçlıyoruz. Ayrıca, kardiyovasküler hastalıkların önlenmesi ve tedavisine odaklanıyoruz; kan pıhtılaşmasını önlemek, hipertansiyonu kontrol etmek, kalp krizi ve inme riskini azaltmak gibi önceliklerimiz bulunuyor. Gelişmekte olan ürünlerimizle gelecekte kalp yetmezliği alanında da yenilikçi tedaviler sunmayı hedefliyoruz.
W- Kanser, dünya genelinde başta gelen ölüm nedenlerinden biri olmaya devam ediyor. Onkoloji alanındaki çalışmalarınızı öğrenebilir miyiz?
C.T.- Yapılan gözlemler, kanser hastası popülasyonunun değiştiğini, ilk tanının genç yaşlarda konduğu hasta oranının arttığını ve daha fazla sayıda kişinin hastalığın erken dönemlerinde tanı aldığını ortaya koyuyor. Bu hastalar, hem daha etkili ve iyi tolere edilen ilaçlara hem de ilaç direncini kırmak üzere geliştirilmiş tedavilere ihtiyaç duyuyor.
Bayer olarak, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de birçok kanser türüne yönelik yenilikçi ve etkin tedavi seçenekleri sunuyoruz. Her kanser türünün farklı olması nedeniyle bireysel yaklaşıma büyük önem veriyor, kanseri tedavi etmenin yeni ve etkin yollarını bulmak için sürekli çalışıyoruz. Bilimdeki yeniliklerden ve inovatif çözümlerden yararlanarak tıbbi uygulamaları dönüştürmek ve nihayetinde hastalar için daha iyi sonuçlara ulaşmak istiyoruz.
Bu alandaki klinik araştırmalara büyük önem veriyoruz. 2022 yılında kanserin önlenmesi, tanısı ve tedavisi için yeni tedavi yöntemleri geliştirilmesine yönelik 200’den fazla klinik araştırmaya sponsor olduk. Devam eden araştırmalarımız dahil olmak üzere Türkiye’de toplamda 60’ın üzerinde faz çalışmamız yaklaşık 370 araştırma merkezinin katılımıyla 2.700 gönüllüye ulaştı.
W- Son dönemde sunduğumuz yenilikçi ilaçlar var mı? Yeni nesil tedavilerle ilgili devam eden çalışmalar hakkında bilgi verir misiniz?
C.T.- Uzun yıllar süren Ar-Ge çalışmalarımızın sonucunda, tip 2 diyabet ile ilişkili kronik böbrek hastalığının tedavisinde umut vadeden yeni keşfimizi geçen yıl Türkiye’de de sunduk. Bu ilacımız, ilgili otoriteler tarafından onaylanarak, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 64 ülkede tedavi protokollerine dahil edildi. Bu yeni keşfimizle, kronik böbrek hastalığının progresyonunu yavaşlatmayı ve kardiyovasküler riskleri azaltmayı hedefliyoruz.
Gelecek dönemde onkoloji, oftalmoloji ve kadın sağlığı alanları için lansman planlarımız bulunuyor.
W-Şirketinizin sürdürülebilirlik konusunda ne gibi aksiyonları ve hedefleri bulunuyor?
C.T.- Bayer olarak, sürdürülebilirlik faaliyetlerimizin merkezinde kapsayıcı büyüme, ekolojik ayak izimizi azaltma ve tüm değer zincirimiz boyunca sorumlu davranma yer alıyor. Her yıl dünya genelinde ekonomik veya tıbbi olarak yetersiz hizmet alan topluluklardaki 100 milyon insanın günlük sağlık uygulamalarına erişebilmesini sağlamayı ve 100 milyon kadının modern doğum kontrol ihtiyacını karşılamayı hedefliyoruz.
Bayer Türkiye olarak ise Birleşmiş Milletler 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri doğrultusunda daha iyi ve sürdürülebilir bir gelecek için çalışıyoruz. Doğalgaz ve elektrik tüketiminde azaltmaya gidip yenilenebilir enerji kaynaklarına geçerek CO2 salınımımızı azaltıyoruz. 2030 yılına kadar “sıfır emisyonlu filo” hedefimiz kapsamında filomuza elektrikli araçları dahil ettik. Yağmur sularını kullanarak ve damla sulama sistemlerindeki iyileştirmelerle su tüketimimizi düşürüyoruz. Atıkları azaltarak ve ayrıştırarak, ürün ambalajlarını dönüştürerek geri dönüşüme katkıda bulunuyoruz. 2013’ten beri 5,6 milyon kadının modern doğum kontrolü ihtiyacını karşıladık ve 2030 yılına kadar 2,5 milyonun üzerinde kadına daha ulaşmayı hedefliyoruz. Ayrıca, 2013’ten beri 10 milyonun üzerinde kişiyi kadın sağlığı ve doğum kontrolü konusunda bilgilendirerek toplum farkındalığını ve bilgisini artırdık. 2030 yılına kadar toplam 16 milyonun üzerinde kişiye ulaşmayı amaçlıyoruz.
W- Değerli görüş paylaşımı için teşekkür eder başarılar dileriz