Uzmanlar, halk arasında “verem”, “ince hastalık” olarak bilinen, önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık olmasına rağmen dünyada tüm ölüm nedenleri arasında 9. sırada yer alan tüberkülozun, Türkiye’deki tedavi başarı oranının yüzde 90’lar seviyesinde bulunduğunu bildiriyor.
Tüberkülozdan gelişen tıp ve yeni ilaçlarla eskisi kadar korkulmadığını söyleyen Sağlık Bilimleri Üniversitesi Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tüberküloz Servisi Doktoru Doç. Dr. Aylin Babalık, ancak öksürük ve aksırıkla bulaştığından toplumu bu hastalık konusunda bilinçlendirmenin çok önemli olduğuna işaret ederek, hastalığın uzun bir ilaç kullanımıyla tedavi edilebildiğini kaydetti.
Uzun süren tedavinin yarım bırakılması ya da ilaçların eksik kullanılması durumunda verem mikrobunun, verem ilaçlarına karşı dirençli hale geldiğini vurgulayan Babalık, dünya nüfusunun üçte birinin vücudunda verem basilinin bulunduğunu, sinsi olan bu mikrobun bulunduğu her on kişiden birinin, bedeninin zayıf düştüğü bir dönemde hastalığa yakalandığını dile getirerek, şu bilgileri verdi:
Hastaların yarısına yakını İstanbul’dan
“Sağlık Bakanlığı’nın raporlarına göre, ülkemizde 2005’te Verem Savaşı Dispanserlerine kayıtlı toplam verem hastası sayısı 20 bin 535 iken, 2015’te bu sayının 12 bin 772’ye düştüğü görülmektedir. Son 10 yıldır ülke genelinde hastalığın görülme insidansı azalma eğilimindedir. İstanbul, verem hastalarının ülkemizde çok fazla sayıda olduğu bir ildir. Türkiye’deki tüm verem hastalarının yaklaşık üçte biri, ayrıca ilaçlara dirençli verem hastaların yaklaşık yarısı İstanbul’da bulunmaktadır.”
“2-3 haftadan uzun süren öksürüğe dikkat”
Doç. Dr. Babalık, verem mikrobunun güneş görmeyen ve iyi havalanmayan ortamlarda saatlerce havada kalabildiğine dikkati çekerek, hastalığın, hasta kişilerin aksırma, öksürme ve hapşırmaları sırasında etrafa yayılan mikropların sağlam kişiler tarafından solunmasıyla bulaştığını anlattı.
Hastalığa yakalanma olasılığının, tedavi görmeyen verem hastasıyla aynı evde yaşanması ve kalabalık, havalanması iyi olmayan ortamlarda bulunulmasıyla arttığını aktaran Babalık, “Ülkemizde 2-3 haftadan uzun süren öksürükte veremden şüphelenilmelidir. Özellikle iki haftadan uzun süren öksürük ve diğer yakınmaları olan kişilerin en kısa zamanda sağlık merkezine başvurmaları, hem kendisi hem de toplum sağlığı için çok önemlidir. Uygun ve düzenli tedaviye başlandıktan 2-3 haftada bulaştırıcılık büyük oranda ortadan kalkar. Bu nedenle hastalara hızlı tanı koyup tedaviye başlamak; toplumu hastalıktan korumanın en etkili yolu, verem hastalarının erken teşhisi ve başarılı tedavisidir” şeklinde bilgi verdi.
“Sigara, ilaç ve alkol bağımlılığı hastalık riskini arttırıyor”
Yoksulluk, kötü beslenme, HIV/AIDS hastalığı, diyabet, vücut direncini azaltan hastalıklar, sigara içmek, ilaç ve alkol bağımlılığının hastalık riskini arttırdığını belirten Babalık, şikayeti olan hastadan, tanı sırasında balgamında mikrop arandığını ve akciğer röntgeni çekildiğini söyledi.
“Erkeklerde kısmen daha fazla görülüyor”
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Öğretim Üyesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Cantürk Taşçı da Doç. Dr. Taşçı, tüberkülozun erkeklerde kısmen daha fazla görüldüğünü dile getirerek, “Yine ülkemizde HIV ile tüberküloz birlikteliği oldukça düşük sayıdadır. Tedavi başarı oranlarımız ise yüzde 90’lar seviyesindedir. Erken tanı, hastaların tespitindeki artış oranları, mikrobiyolojik olarak tespit edilen olguların sayısının artması ve düzenli-doğrudan gözetimli tedavi yöntemleriyle tüberkülozun yıllar içerisinde çok daha fazla oranlarda azalacağı tahmin edilmektedir.” değerlendirmesinde bulundu.