PwC Türkiye’nin, çalışanların gelecek beklentilerine, korkularına ve iş yaşamıyla ilgili fikirlerine ışık tutan Geleceğin Çalışma Hayatına Dair Umutlar ve Endişeler Araştırması 2021 yayımlandı. 414 kişinin katıldığı araştırmaya göre; çalışanların %42’si işlerinin geleceğinden endişe ediyor. Katılımcıların %30’u işlerinin 5 yıl içinde kaybolacağını, %64’ü ise yakın gelecekte şirketlere becerilerini satacakları ‘kişisel marka’ları olacağını düşünüyor.
PwC Türkiye, Geleceğin Çalışma Hayatına dair Umutlar ve Endişeler Araştırması 2021 ile ülkemizdeki çalışma hayatına ve çalışanların nasıl hissettiklerine dair kapsamlı bir rapor ortaya koyuyor. Araştırmada; 25 farklı şehir ve 29’u aşkın sektörden, farklı büyüklüklerdeki şirketlerde çalışan 414 kişi yer aldı. Farklı yaş gruplarından katılımcılar, çalışma hayatının geleceği, bunun bireylere olan etkileri, işverenlerden beklentileri ve geleceğin yetkinliklerine yönelik soruları yanıtladı.
Türkiye’deki çalışanların %42’si işlerinin geleceğinden endişe ederken, küresel araştırmalarda bu oran %50. Katılımcıların %59’u işin geleceği ve gelecek nesillere etkisi hakkında endişe duyuyor. Kadınların %49’u, erkeklerin ise %36’sı ise iş dünyasının geleceğinin kendilerine etkileri konusunda endişeli.
İş yaşamının geleceği ‘kişisel markalar’
Araştırmaya katılanların %64’ü, geleneksel işe alım modelinin değişeceğini, şirketlere becerilerini satacakları ‘kişisel markaları’ olacağını vurguluyor. Küresel araştırma sonuçlarında bu oran %48 olurken; Türkiye’de iş piyasasında rekabetin yüksek olması, Gig işlerin artması, Z jenerasyonunun sosyal medya ve freelance işlere yatkınlığı gibi sebeplerle, kişisel markalara olan güven ve beklentinin küresel araştırmaya göre daha yüksek olduğu görülüyor. Buna ek olarak, katılanların %51’i gelecekte çok az insanın stabil, uzun dönemli işleri olacağını düşünüyor.
Çalışanlara göre teknoloji risk değil, fırsat aracı
Teknolojik gelişmeler ve otomasyonla birlikte önümüzdeki yıllarda mesleklerin geçerliliğini yitirme riski artıyor. Çalışanların %30’u 5 yıl içinde işlerinin kaybolacağını düşünürken, bu oran küresel araştırma sonuçlarına (%39) kıyasla Türkiye’de daha iyimser bir tablo olduğunu gösteriyor. %30’luk bir kesim ise, mesleklerini otomasyondan korumak için kamu otoritelerinin harekete geçmesi gerektiğini belirtiyor. Bu oran küresel sonuçlarda %60 olurken, Türkiye’deki çalışanların mesleklerinin geleceğini koruma noktasında kamu otoritelerine daha az sorumluluk yüklediği görülüyor. Katılımcıların %48’i otomasyon sebebiyle birçok kişinin işinin risk altında olmasından endişe duyuyor. %73’lük büyük bir kesim ise teknolojinin risklerden daha çok fırsat sunduğunu düşünüyor. %68’i de teknolojik gelişmelerin iş olanaklarını iyileştireceğini düşünüyor.
%87’lik kesim hibrit çalışma modeli istiyor
Pandemi sürecinde iş dünyasında yaşanan köklü değişiklikler, çalışanların önceliklerini de etkiliyor. Araştırmaya katılan 18-35 yaş grubu katılımcıların %38’i kendi işini kontrol etmeye, gelirlerini artıracak fırsatları değerlendirmekten (%14) daha çok önem veriyor. 35-54 yaş grubu ise fark yaratan bir iş yapmaya öncelik veriyor. 18-25 yaş grubu, %16’lık oran ile iş güvencesi ve uzun dönemli çalışmayı daha az tercih ediyor.
Katılımcıların %65’i fark yaratan bir iş yapabilecekleri veya inisiyatif alabilecekleri çalışma ortamlarına önem verirken, %87’lik büyük bir kesim karma (hibrit) çalışma modeli istiyor. Bu oran küresel araştırma sonuçlarında %72. Araştırma sonuçlarında, evden çalışmanın kadın ve erkekleri farklı etkilemesi de dikkat çekiyor. Sonuçlara göre; kadın çalışanlar, tamamen sanal çalışmayı daha fazla tercih ediyor.
Becerilerini yeniden geliştirmeye hazırlar
Türkiye’deki çalışanlar, gelişmelere ayak uydurmak ve iş yaşamına devam edebilmek için yeni beceriler kazanmaları gerektiğini düşünüyor. Ülkemizde çalışanların %48’i pandemi sürecinde dijital becerilerini geliştirirken; %89’luk kesim ise gelecekte de çalışabilir durumda olmak için yeni beceriler öğrenmeye veya yeniden eğitim almaya hazır olduğunu söylüyor. Küresel araştırmada ise bu oran %77.