Kızılay ve IFRC ortaklığında “İnsan Ticaretiyle Mücadele ve Güvenli Müdahale Yöntemleri Eğitimi” düzenlendi. Ankara’da düzenlenen etkinlikte insan ticaretini önlemeye yönelik çözüm yolları ve alınması gereken önlemler ele alındı.
Kızılay Genel Başkan Yardımcısı Dr. Naci Yorulmaz, kamp dışındaki mülteciler ile kentsel ve kırsal alanlarda yaşayanlar, Türkiye’deki mülteci nüfusun yüzde 93’ünü oluşturduğunu söyledi
Ulusal derneklerin bünyelerinde yürüttüğü insan ticareti ile mücadele kapsamındaki iyi deneyimleri paylaşmak, yapılan çalışmaları standartlaştırmak ve yaygınlaştırmak amacıyla Kızılay ve Uluslararası Kızılhaç Kızılay Federasyonu (IFRC) ortaklığında “İnsan Ticaretiyle Mücadele ve Güvenli Müdahale Yöntemleri Eğitimi” düzenlendi. Kızılay Genel Başkan Yardımcısı Dr. Naci Yorulmaz ve IFRC Türkiye Temsilcisi Mette Petersen’in eşlik ettiği eğitim programına Avrupa’dan 13 ulusal derneğin temsilcileri katılım sağladı.
Türkiye dünyanın en büyük mülteci barındıran ülkesi
Ülkemizin mülteci krizlerinin olduğu coğrafyada ve Ortadoğu göç güzergâhında olduğunu belirten Kızılay Genel Başkan Yardımcısı Dr. Naci Yorulmaz, “Suriye’den Türkiye’ye göç ettirilen insanların sayısı 3,5 milyonu aştı. Sadece 216 bin kişi, devletimizin geçici koruma çalışmaları kapsamında kamplarda yaşıyor. Ayrıca Afgan, Irak, İran, Somali gibi farklı uluslardan 363.000 kişi ise koruma altında bulunuyor. Bu da Türkiye’nin dünyanın en büyük mülteci barındıran ülkesi olduğunu gösteriyor. Suriye krizinin başlangıcından bu yana yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Gıda veya barınma desteğiyle başladığımız çalışmalarımızı, çoğunlukla kentsel alanlarda yaşayan mültecilere psikososyal destek, koruma, geçim ve sosyal uyum faaliyetleriyle genişlettik. Kamp dışındaki mülteciler ile kentsel ve kırsal alanlarda yaşayanlar, Türkiye’deki mülteci nüfusun yüzde 93’ünü oluşturuyor” dedi.
Kızılay, 14 şehirdeki 15 toplum merkezi ile hizmet veriyor
Kızılay’ın Kızılaykart ve Toplum Merkezleri Programı ile milyonlarca kişiye ulaştığını dile getiren Yorulmaz, şöyle devam etti: “14 şehirdeki 15 Toplum Merkezi ile geçici koruma altındaki ve şehirlerde yaşayan sığınmacılara ve bölge halkına psikososyal destek, mesleki eğitimler, yönlendirme ve koruma hizmetleri sunduk. Koruma hizmetleri kapsamında pek çok aileyi birleştirdik, çocukların eğitimlerini almasını sağladık, problemlerin çözülmesi için çalışmalar yürüttük. Ancak ne yazık ki, tüm problemler bu kadar görünür değil. Bu anlamda insan ticareti, modern dünyanın en ağır ve görülmesi zor insan hakları ihlallerinden biri. Küresel, bölgesel ve ulusal düzeyde politika oluşturma, uygulama ve savunuculukta insan ticareti, insani yardım alanında da ana akım konusu haline gelmektedir. Eğitim programlarımızla, 30 Temmuz Dünya İnsan Ticaretine Karşı Mücadele Günü’ne de yaklaştığımız şu günlerde, birçok ulusal derneğin göçmenler üzerinde uygulanan kaçakçılığa karşı stratejiler belirleme kararlılığını ifade etmeye çalışıyoruz. Bugün ortaya çıkan ihtiyaçlar ve insan ticareti konularına da odaklanarak insani yardım çalışmalarımızı bir adım daha ileriye götürmeyi amaçlamaktayız. İşbirliğimizi geliştirmek, kapasitemizi birleştirmek ve deneyimlerimizi paylaşmak sadece bir fırsat değil, bir zorunluluk haline gelmiştir.”
Eğitimin amacı insan ticareti riskini en aza indirmek
Kızılay’ın tecrübelerinden faydalanmak ve ders çıkarmak için bir araya geldiklerini belirten IFRC Türkiye Temsilcisi Mette Petersen ise, “Bu eğitimin asıl amacı ulusal derneklerin kapasitelerini artırarak insan ticareti riskini en aza indirmektir. Bunu yaparken insan ticaretine maruz kalanları doğru yöntemler kullanarak saptamak önemli. Bir gönüllü ve çalışan olarak konu ile ilgili olarak sınırlarımızı, sınırlarımız dahilinde neler yapabileceklerimizi bilmek oldukça önemli. Sorunu doğru şekilde tespit etmek ileriye yönelik doğru adımlar atmamıza olanak sağlayacaktır. Diğer çok önemli bir nokta da farkındalık yaratmak. Böyle hassas bir alanda dünyadaki tüm ulusal dernekler çalışma halindeler. İnsan kaçakçılığına maruz kalan insanlarla temas halindeler. Onlara daha iyi bir destek sağlamak adına bu konuda daha etkili mekanizmalar üretmemiz gerektiğine inanıyoruz. Dolayısıyla öncelikli riskleri azaltmalı ve bu sorunun emarelerini iyi tanımalıyız. Sonuçta da kalıcı ve etkili bir çözüm ortaya koymalıyız. Avrupa’daki insan kaçakçılığı konusunda da bu toplantı önem arz ediyor” diye konuştu.
Eğiticiler, insan ticareti ile mücadele yöntemlerini yaygınlaştıracak
Program kapsamında “İnsan ticareti ve insan kaçakçılığı arasında farklar”, “Göç kapsamında insan ticaretinin önemi ve göçün insanları neden daha incinebilir duruma getirdiği”, “İnsan ticaretini nasıl fark edebiliriz, tespit edebiliriz? Göstergeleri nelerdir?”, Potansiyel insan ticareti mağduru kişilerle nasıl iletişim kurmalıyız?” ve “İnsan ticareti tespit ettiğimiz durumlarda nerelere yönlendirmeliyiz?” konuları ele alındı.
Eğitim programına katılan ulusal derneklerden yetiştirilen eğiticiler, insan ticareti ile mücadele konusundaki eğitimlerin yaygınlaştırılmasını sağlayacak. Ayrıca eğitim sonunda oluşturulacak el kitabı da standart uygulamaların oluşturulmasına yardımcı olacak.