Dünya Kanser Günü’nde Prof. Dr. Özlem Er Üçlü Negatif Meme Kanserinde Karşılanmamış İhtiyaca Dikkat Çekti
Meme kanseri, dünyada kanser türleri içerisinde kadınlarda görülme sıklığı açısından ilk sırada yer alıyor. Alt türlerinden biri olan üçlü negatif meme kanseri ise (TNBC), karşılanmamış tedavi ihtiyacının en yüksek olduğu türlerden biri.
Kanser hem dünya hem Türkiye’de ölüm nedenleri arasında ikinci sırada yer alıyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünyada her yıl 19.3 milyon yeni kanser vakası görülürken bunun 2040 yılında 30 milyonun üzerinde olması bekleniyor. Ölüm nedenlerine bakıldığında ise Sağlık Bakanlığı verilerine göre, dünya geneli için yaklaşık her 6 ölümden biri, Türkiye’de ise her 5 ölümden biri kanser nedeniyle gerçekleşiyor.
Meme kanseri, dünyada kanser türleri içerisinde kadınlarda görülme sıklığı açısından ilk sırada yer alıyor. Meme kanseri kendi içinde alt türlere ayrılırken her birinin seyri ve tedavisi farklı. Alt türlerinden biri olan üçlü negatif meme kanseri ise (TNBC), karşılanmamış tedavi ihtiyacının en yüksek olduğu türdür.
Prof. Dr. Özlem Er, üçlü negatif meme kanserine yönelik şu bilgileri paylaştı:
“Üçlü negatif meme kanseri, tüm meme kanseri vakalarının yalnızca yaklaşık %15’ini oluşturmasına rağmen buna orantısız şekilde meme kanseri ölümlerinden ve daha çok genç kadınlarda görülen bir türdür.
İnanılmaz derecede heterojen olması hastalığın tedavisini zorlaştırmaktadır. Genellikle cerrahi, radyoterapi, kemoterapi ve daha yakın zamanda bazı vakalarda immünoterapi ile tedavi edilen bu hastalık için son dönemde hastalığı kontrol altına almak ve hastaya sağlanan faydanın iyileştirilmesine yardımcı olan yeni nesil tedaviler de geliştirilmektedir.
Üçlü negatif meme kanseri hastaları genellikle genç ve sıklıkla ailelerinde meme kanseri öyküsü olan kadınlardan oluşmaktadır. Hastalık genellikle daha ileri evrede teşhis edilir ve bu tümörler çoğunlukla yüksek gradeli tümörlerdir. Bu hastaların %60’ından fazlası kür edilebilse de metastatik hastalık teşhis edildiğinde 5 yıllık genel sağkalım istenen seviye değildir. Hastalığın genç yaştaki kadınlarda, geç evrede teşhis edilmesi ve agresif seyirle ilerlemesi nedeniyle bu alandaki karşılanmamış ihtiyaçlara odaklanılması ve hastaların yeni tedavilere erişiminin sağlanması önem arz etmektedir.”
Gilead Türkiye Medikal Direktörü Dr. Serhan Sevgi ise meme kanserinin dünyada en çok tanı konan kanser olduğunu ve kadınlarda 4 kanser vakasından birinin meme kanseri olduğunu belirterek, şu bilgileri verdi:
“Gilead, 35 yıldır HIV/AIDS, hepatit B, hepatit C, enflamasyon, onkoloji ve sistemik mantar enfeksiyonları alanlarında yenilikçi tedaviler geliştirmeye odaklanarak bu hastalıkların ölümcül hastalıklar olmaktan çıkıp, yönetilebilir hastalıklara dönüştürülmesi yolundaki çabalara destek oluyor. Şimdi de onkoloji alanında hastaların henüz karşılanmamış ihtiyaçlarına çözüm sunmak için çalışıyoruz. Gilead Onkoloji olarak stratejimiz çok çeşitli tümör tiplerini kapsayan yolakları hedeflemek ve farklı özelliklere sahip molekülleri içeren geniş bir portföy ile tedavi edilmesi zor hastalıklar için olanaklar yaratmaktır. Gilead dünyada yenilikçi moleküller için farklı aşamalarda faz çalışmaları yürütmektedir. Gilead Türkiye olarak ileri tedavilerin ülkemizde var olmasını ve daha fazla araştırmanın ülkemize gelmesini sağlamak amacıyla var gücümüzle çalışıyoruz.”
Gilead’ın Türkiye’de son 5 yılda 6 milyon dolarlık Ar-Ge yatırımı gerçekleştirdiğini belirten Dr. Serhan Sevgi, “Gilead olarak, bilimsel araştırmalar kapsamında Sağlık Endüstrilerinde Yapısal Dönüşüm Programı Eylem Planı’nda belirtilen Global klinik araştırma yatırımlarından Türkiye’nin aldığı payın ve yürütülen klinik araştırma sayısının yıl bazında artırılması hedefini destekliyoruz. 2015 yılında hepatit B alanında 5 merkez ile başlattığımız klinik araştırmaları, onkoloji alanındaki yeni araştırmalar ile bugün 50’den fazla merkezde sürdürüyoruz” dedi.