Dün ve bugünyazılı ve görsel birçok medya organında ‘’Devlet hastanelerinin acil servislerindeki yoğunluğu azaltmak için ve aile hekimliklerine başvuruların artması için “muayene” teşviki getiriyor’’ diye haberler yayınlandı.
Haber içeriklerin de ‘’Devlet hastanelerinin acillerine başvurmayıp önce aile hekimliklerinin acil servisine başvuran vatandaşlar, bir sonraki gün özel hastanelerdeki poliklinik muayenelerine katkı payı ödemeyecek ‘’ gibi birçok gerçekliği olmayan ve farklı beklentiler oluşturacak cümleler mevcut. İçeriği yanlış cümlelerle kurgulanmış haberlerle alakalı düzeltme ve bilgilendirme ihtiyacı, işin uygulayıcıları olan bizler tarafından yapılması hâsıl olmuştur.
Öncelikle tüm Dünya da olduğu gibi, Aile hekimleri olarak vatandaşlarımızdan en büyük beklentimiz, hastalıkları ortaya çıkmadan yılda en az iki kez aile hekimlerini ziyaret ederek periyodik sağlık taramaları kapsamında yaşa ve cinsiyete özel taramalarını yaptırmalarıdır. Kronik hastalıkların ve kanserlerin erken evrede yakalanması yaşam süresini uzatması, yaşam kalitesini artırması yanında maliyet etkin bir hizmet sunumu ve komplikasyonların önlenmesi açısından son derece önemlidir.
Ülkemizde acil servis sorunu yoktur. Acillere ve hastanelere gereksiz başvuru vardır.
Sağlık Bakanlığı devlet hastanelerinin acil servislerindeki yoğunluğu azaltmak için bir dizi tedbirleri daha öncelerde de uygulamaya sokmuştu.Ancak bizce sorun yanlış teşhisten dolayı net olarak çözülemiyor. Ve geçici bir takım yaklaşımlarla, tedbirlerle de çözülemeyeceği de aşikârdır.Bu kapsamda aile hekimlikleri de 2019’dan itibaren bünyelerinde oluşturulacak mini acil servislerinde gece 23.00’e kadar acil hasta muayenesi yapacak ve aile hekimliklerine başvuruların artması için yeni bir teşviki hizmete sokacak denilmektedir.
Öncelikle,böyle bir ‘’mini acil’’uygulamasının bir benzeri Dünya örneklerin de yoktur.
Farklı ülke modellerinde farklı uygulamalar söz konusudur. Ancak mevcut haberlerin içeriğin deki gibi uygulamalar değildir. Sağlık Bakanlığı tarafından tarif edilen‘’Güçlendirilmiş Aile Sağlığı Merkezleri’’ ya da ‘’Sağlıklı Hayat Merkezleri’’ ifadesidir.Anladığımız kadarı ile sehven sanki tüm Aile Sağlığı Merkezlerini kapsayan bir uygulama olarak geçmektedir.
Bu zamana kadar hep söyledik ve söylemeye de devam edeceğiz. Acil servisler de hastanelerde yaşanan gereksiz yoğunluğun sebepleri iyi araştırılmalı ve doğru teşhislerle doğru yaklaşımlarla tedavi edilmelidir. Mesai uzatmalarla, ek poliklinik koymak ile yoğunluğa çözüm bulunamadığını geçmişte de gördük. Aile Hekimleri olarak esnek mesai uygulaması ile saat 19.00 a kadar kendi kayıtlı hastalarımıza birçok ilde ve birimde hizmet veriyoruz. Ancakgörüyoruz ve biliyoruz ki bu süre aralığında saat de başvuran hasta sayısı sadece 1.03. Yani saat de bir başvuru!Buda gösteriyor ki çözüm Aile Sağlığı Merkezleri ya da Aile Hekimleri değil. Bizden kaynaklanmayan ama çözüm olarak sadece aile hekimlerinin düşünüldüğü hiçbir proje karşılık bulmuyor.
Tüm Dünya uygulamalarında ‘’ sevk zinciri ‘’aile hekimliğinin olmazsa olmazlarındandır.
Ancak Türkiye Aile Hekimliği Modelinde mevcut kayıtlı hasta sayıları ile ve ikinci basamak ile üçüncü basamak hastanelerin mevcut ödeme modeli ile sevk zinciri uygulaması mümkün değildir. Daha önce denenmiş ve olmayacağı tüm kesimlerce görülmüştür.
Yeni bir model olarak ortaya konulan ‘’teşvikli sevk zinciri uygulaması ‘’ ile alakalı olarak kayıtlı nüfusların iki binlere çekilerek uygulama yapılacağı söylenmektedir. Ancak nüfusların bu sayıya çekilmesi ile ilgili plan ve senaryoların detaylarından haberimiz yoktur. Dolayısıyla bu konuda merak ettiğimiz cevaplar vardır.
Yeni birimler nasıl ve kimler tarafından açılacaktır? Yeni açılan birimlere kim ne şekilde yerleşecektir? Nüfuslar düşerken yeni hak kayıpları olacak mıdır? Nüfus transferleri hangi kıstaslara göre ve nasıl yapılacaktır?
Aile Hekimleri genelsağlık sisteminin sorunların da ilk akla gelen olmamalıdır.
Dolayısıyla da yaşanan her problem de, koruyucu hekimlik ile bağdaşmayan her işte akla ilk olarak aile hekimlerinin gelmesini doğru bir yaklaşım olarak görmüyoruz. Bizler asli işimiz olan koruyucu ve önleyici hekimlik refleksi ile çalışmak istiyoruz. Zira ülke sağlık sisteminin önceliğinin bu olduğunu düşünüyoruz. Ancak, genel sağlık sistemi için de var olan problemlerin çözümünde tüm sağlık çalışanlarına gerçekten ihtiyaç var ise elimizi taşın altına koymaktan çekinmeyeceğimizde herkesin bilmesini isteriz.
Zorunlu olmayan gönüllülük esasına göre yapılandırılmış, mesai sonrası hizmet karşılığı verilen hizmet bedelinin olduğu, ASM dışında yapılandırılmış ve ilgili tüm kesimlerin işin içinde olacağı bir uygulamayı görüşmeye ve detaylandırmaya varız.
Çalışma planlarımızda yapılacak olan değişikliklerle ilgili; birinci basamak sağlık hizmetiyle bağdaşmayan, bizlerin fikir ve görüşleri alınmadan zorunluolarak planlanan her türlü değişikliğin geçmişte nasıl acı durumlar oluşturduğunu hep birlikte yaşadık. Unutulmasın ki bundan sonra da bizlerin kabullenmediğimiz ve saha çalışanlarından kopukyapılan hiçbir uygulama sağlıklı bir sonuca ulaşmayacaktır. Saygılarımızla.
AİLE HEKİMLERİ DERNEKLERİ FEDERASYONU
YÖNETİM KURULU