Yapılan in vitro araştırmalar, espressonun bir kafein şokundan daha fazlasını sunabileceğini ortaya koymaktadır. Çalışma, espressodaki bazı bileşiklerin, Alzheimer hastalığının gelişiminde rol oynayan bir süreç olan tau proteini toplanmasını engelleyebileceğini gösteriyor.
Araştırmacılar, kafein ve genistein ile birlikte eksiksiz espresso ekstraktının, konsantrasyon artırıldığında daha kısa tau fibrillerine yol açarak daha büyük, potansiyel olarak zararlı kümelerin oluşumunu önlediğini belirlediler. Araştırma başlangıç aşamasında olmasına rağmen, bu bulgular gelecekte nörodejeneratif hastalıklara karşı biyoaktif bileşiklerin araştırılmasına rehberlik edebilir.
Çalışma, espresso bileşiklerinin, özellikle tam özüt, kafein ve genisteinin, Alzheimer başlangıcıyla ilişkili bir süreç olan tau proteini toplanmasını engelleyebileceğini buldu.
Espresso özü, kafein veya genistein konsantrasyonu arttıkça, tau fibrilleri daha kısaydı ve daha büyük, potansiyel olarak zararlı kümeler oluşturmuyordu. Bu in vitro bulgular, nörodejeneratif hastalıklara karşı koruma sağlayabilecek diğer biyoaktif bileşikleri keşfetmenin veya tasarlamanın yolunu açabilir.
İster tek başına, ister bir latte, Americano ve hatta bir martiniye karıştırılmış olsun, espresso, kahve severlere ultra konsantre bir kafein sarsıntısı sağlar. Ama seni uyandırmaktan daha fazlasını yapabilir.
ACS’nin Tarım ve Gıda Kimyası Dergisi’nde yayınlanan araştırma, ön in vitro laboratuvar testlerinde espresso bileşiklerinin, Alzheimer hastalığının başlangıcında yer aldığına inanılan bir süreç olan tau proteini toplanmasını engelleyebileceğini gösteriyor.
İnsanların yarısı her gün kahve içiyor ve espresso da onu tüketmenin popüler bir yolu. Bir espresso çekimini “çekmek” için, sıcak su ince öğütülmüş kahve çekirdeklerinden geçerek konsantre bir öz oluşturur. Bu genellikle modaya uygun espresso martini de dahil olmak üzere diğer içecekler için bir temel olarak kullanılır.
Son araştırmalar, kahvenin Alzheimer hastalığı da dahil olmak üzere bazı nörodejeneratif hastalıklara karşı da yararlı etkileri olabileceğini öne sürdü. Bu koşullara neden olan kesin mekanizmalar hala belirsiz olsa da, tau adı verilen bir proteinin önemli bir rol oynadığı düşünülmektedir.
Sağlıklı insanlarda, tau proteinleri beyindeki yapıları stabilize etmeye yardımcı olur, ancak bazı hastalıklar geliştiğinde, proteinler bir araya toplanarak fibrillere dönüşebilir. Bazı araştırmacılar, bu kümelenmeyi önlemenin semptomları hafifletebileceğini önermektedir.
Araştırmacılar, mağazadan satın alınan çekirdeklerden espresso çekimleri yaptılar, ardından nükleer manyetik rezonans spektroskopisi kullanarak kimyasal yapılarını karakterize ettiler.
Daha sonraki deneylerde odaklanmak için her ikisi de alkaloid olan kafein ve trigonellini, flavonoid genistein ve çikolatada da bulunan bir bileşik olan teobromini seçtiler. Bu moleküller, eksiksiz espresso ekstraktı ile birlikte, tau proteininin kısaltılmış bir formunun yanında 40 saate kadar inkübe edildi.
Espresso özü, kafein veya genistein konsantrasyonu arttıkça, fibriller daha kısaydı ve daha büyük tabakalar oluşturmuyordu ve tam özüt en dramatik sonuçları gösteriyordu. Kısaltılmış fibrillerin hücreler için toksik olmadığı bulundu ve daha fazla toplanma için “tohum” görevi görmediler.
Çok daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulsa da ekip, ön in vitro bulgularının Alzheimer dahil nörodejeneratif hastalıklara karşı diğer biyoaktif bileşikleri bulmanın veya tasarlamanın yolunu açabileceğini söylüyor.
Espresso: More Than Energy Buzz, it’s A Potential Defense Against Alzheimer’s