Türkiyeli doktorlarının başarısı şüphesiz bütün dünya tarafından biliniyor. Yaptığı şov programı ile büyük bir izleyici kitlesine sahip olan Dr. Mehmet Öz ilk akla gelen isim olsa da ben sizi hastalarına önerdiği gibi bir yaşam ve beslenme şekli olan, espirili kişiliği ile köşe yazılarında okuyucularını güldüren ve aynı zamanda başarılı bir kitap yazarı olan sayın Dr. Murat Kınıkoğlu ile tanıştırmak istiyorum. (Ki siz O’nu zaten tanıyorsunuz.) Youtube kanalı ile adından sıklıkla söz ettiren, takipçilerinin sorular sorup kolayca yanıt alabildiği Kınıkoğlu son zamanlarda çok fazla tartışılan vegan beslenme konusunda en çok merak edilen soruları siz okuyucularımız için yanıtladı. Kendisine buradan röportajımız için bir kez daha teşekkür ederim.
Zuhal ŞENGÜL
Çoğumuz sizi “Vegan Doktor” olarak tanıyoruz. Vegan / vejetaryen hayat tarzına geçmeye nasıl karar verdiniz?
Tutkulu bir hayvansever olmama rağmen vegan hayat tarzına geçişim sağlık amaçlı oldu. Anne babamı kalp damar hastalığından kaybettim. Biz altı kardeşiz, kardiyolog olmama rağmen benden büyük dört kardeşim kalp krizi geçirdi. Ben ne zaman kalp krizi geçireceğim diye araştırırken beslenmeyle damarların açılabileceğini öğrendim. Bu fakültede bize öğretilmeyen bir bilgiydi. O gün bu gündür az yağlı vegan besleniyorum. Bitkisel beslenmeye geçtikten sonra veganlıkla daha yakından ilgilenmeye başladım. Etik vegan olmanın ruh haline olumlu katkısı olduğu kesin, duygusu olan canılara zarar vermiyor olmanın bilincinde olmak insana huzur veriyor. Hastalarıma da bitkisel beslenmenin yanı sıra etik vegan olmalarını öneriyorum.
Beslenme konusunda doğru bilinen bir çok yanlış var, size göre en önemlisi hangisidir?
O kadar çok yanlış bilinen var ki hangisini öne alayım bilemedim. Kırmızı et yemeden veya hayvansal protein olmadan yaşanamayacağı yanlışı en önemlisi sanırım. Hastanelerde protein eksikliğinden yatan tek bir hasta olmamasına rağmen herkes (özellikle anneler) protein eksikliği denilen meçhul bir hastalıktan öcü gibi korkuyor. Protein eksikliğine hayalete inanır gibi inanıyoruz. Görmediğimiz, tecrübe etmediğimiz bir şey ama korkuyoruz. Kırmızı et yemeyenlerin kansızlık çekeceği inancı bir başka yanlış. Son olarak bir de “şeker yiyenler şeker hastası olur” yanlış inancı var, halbuki şeker yiyenler değil “fazla kalori alanlar, fazla miktarda hayvansal protein ve yağ yiyenler şeker hastası olur.
Hayvansal gıdalardan uzak durmanın en büyük yararları nelerdir?
Kronik hastalıklar dediğimiz şeker, kalp krizi, felç, romatizma gibi rahatsızlıklara yakalanma riskiniz azalır. Hayvansal besinlerin yanında şeker ve yağı da keserseniz pek çok hastalığa yakalanma riskiniz sıfırlanır, örneğin, kesinlikle kalp krizi geçirmezsiniz. Hayvansal gıdaları keserek şiddetini azaltabileceğiniz veya tamamen kurtulabileceğiniz sağlık sorunları arasında astım, alerji, tansiyon yüksekliği ve ürtikeri de sayabiliriz. Yeni çıkacak kitabımda bitkisel beslenmenin yararlarını, bilimsel makaleleri delil göstererek madde madde saydım. Az yağlı vegan beslenmeyle tam 53 hastalığa karşı korunuyorsunuz.
Ve B12 konusu, et yemeyen bir kişi B12 nasıl alabilir?
B12 almanın en kolay yolu B12 tabletleri emmektir. Bazı insanlarda mide rahatsızlıkları nedeniyle mideden emilim olmayabilir bu yüzden dil altı emme tabletlerini kullanmak daha garanti bir yoldur. 500 veya 1000 mcg lik tabletlerden haftada iki gün emdiğinizde tüm B12 ihtiyacınızı karşılıyorsunuz ve artık B12’nizi dert etmenize gerek kalmıyor.
Hamilelikte vegan beslenme konusunda neler söyleyebilirsiniz?
Hamilelerin vegan beslenmesinde hiçbir sakınca yoktur. Çalışmalar vegan annelerin bebeklerinin vegan olmayanlar kadar sıhhatli olduklarını, doğumsal anomalilerin daha fazla olmadığını gösteriyor. Vegan hamileliğin bazı avantajları da var, örneğin preeklampsi dediğimiz gebelik toksikasyonu vegan annelerde daha az görülüyor.
Günümüzde vegan aileler hızla çoğalıyorlar. Bebeklerin vegan yetiştirilmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ülkemizde besin alerjisi gibi nedenlerle mecburen bitkisel beslenen çocukları saymazsak vegan bebek/çocuk sayısı bir elin beş parmağını geçmez. Çünkü anne babalar çocuklarının et, yumurta yememesi halinde protein eksikliği, süt içmemesi halinde kalsiyum eksikliği, balık yememesi halinde de omega-3 eksikliği çekeceğine inandırılmış durumdalar. Bu yüzden günde birkaç bardak süt içirmeyi, yumurta, balık yedirmeyi sağlıklı buluyor, hayvansal gıda almazlarsa yeteri kadar büyüyemeyeceklerini düşünüyorlar. Oysa araştırmalar vegan beslenen çocukların en az vegan olmayanlar kadar sağlıklı geliştiğini gösteriyor. Amerikan Diyet Birliği ve Amerikan Çocuk Akademisi “İyi planlanmış vegan diyetlerin çocukların normal büyüme ve gelişmesi için yeterli olduğunu” kabul etmiştir. Çocuklar için vegan beslenmenin artısı eksisinden çoktur.
Artificial Meat (Clean Meat) yani Yapay Et (temiz Et) projesi hakkında ne düşünüyor sunuz? Bir vegan olarak Temiz Et’i denemek ister miydiniz? (Yer miydiniz?)
Vegan beslenmeye geçtikten 3-6 ay sonra bağırsak florası değişir. Hayvansal protein tüketen zararlı bağırsak bakterileri kendilerine yemek gelmediğini görünce o bedeni terk ederler, onların yerini lif parçalayan faydalı bakteriler alır. Ağırlıklı olarak bitkisel beslenip kırk yılın başında et yiyenler bağırsaklarında eti parçalayacak bakteri olmadığı için hazımsızlık çeker, rahatsız olurlar. Bu yüzden yapay et yiyen veganların sindirim sistemi bu etten pek hoşlanmayacaktır diye düşünüyorum. Kendi adıma yapay eti deneyeceğimi sanmıyorum.
Sizce vegan yaşam tarzını benimsemenin dünyamıza ve bütün insanlara ne gibi getirileri olabilir?
Faydalar saymakla bitmez. Bence tüm çevrecilerin vegan olması gerekir çünkü dünyaya en büyük zararı besi hayvancılığı sektörü veriyor. Ormanların yok olmasının en büyük nedeni yangınlar değil hayvanlara yem yetiştirmek için açtığımız tarım alanlarıdır. Dünyadaki tüm ekilebilir alanın % ’70’i hayvanlar için kullanılıyor. Tarla açıyor, mısır ekiyor, hayvanları besliyoruz. Dünyanın ısınmasından bahsediyoruz, hava kirliliğinden bahsediyoruz ama et yemeye devam ediyoruz. Hayvanların sindirim süreçleri yılda 100 milyon ton metan gazı salıyor. Tüm dünyadaki Co2 nin % 9’u, metan’ın % 37’si, azot oksit’in % 65’i hayvancılık faaliyetleri sonucunda açığa çıkıyor. Veganların sayısı arttıkça tüm bu zararlı etmenler azalacak.
Ciddi bir takipçi kitleniz olduğunu düşünürsek aslında sizi ekran önünde görmek isteriz, gelecekte TV programı yapmak gibi bir düşünceniz var mı?
Bu konuda ciddi hazırlığım var. İzleyicisi olan bir kanaldan teklif gelmesi halinde hemen başlayacak durumdayım. Vegan beslenme eğitimi ve yaygınlaşması konusunda hiçbir maddi beklentim yok, yeter ki daha çok insanı vegan yapalım. Bunu başarabilirsek insanların gereksiz yere kalp krizi ve felç geçirmesini engellemiş, şeker ve tansiyon hastalıklarının görülme sıklığını azaltmış olacağız.
Son olarak, okuyucularımıza mesajınız nedir?
Vegan olmayan okurlarınıza mesajım şudur; korkmadan vegan olmayı denesinler. Beden sağlığının da ruh sağlığının da yolu vegan olmaktan geçiyor. İlk denemeleri başarısız olsa da ikinci de üçüncü de vegan olacaklardır. Veganlara da bir mesajım var, vegan olmak eşittir sağlıklı olmak değildir. Üç besin maddesini çok az tüketmeleri gerekir: Bitkisel yağ, şeker ve alkol!