Ana Sayfa Tıp&Sağlık “Yapması en zor burunlar Erzincan, Elazığ, Tunceli’den çıkar” 

“Yapması en zor burunlar Erzincan, Elazığ, Tunceli’den çıkar” 

“Estetik hastası doğru doktoru bulursa Mars’tan gelir”

Bu hafta sadece burun yaparak kariyerini inşa etmiş kulak, burun, boğaz (KBB) doktoru Emre İlhan’la buluştum. İlhan, İstanbul’un dünyanın burun estetiği başkenti olduğunu söylüyor ve nedenini şöyle açıklıyor: “Çünkü estetik hastası doğru doktoru bulduğuna inanırsa uzaydan gelir, Mars’tan gelir”

BUKET AYDIN

Sağlık turizmi konusu Türkiye’nin en çok üzerine eğildiği konulardan, burun estetiği konusu ise son dönem bütün kadınların hatta erkeklerin radarında… Bu hafta Op. Dr. Emre İlhan ile buluştuk. Yaptığı burunlarla sosyal medyada kendinden söz ettiren, ünü Türkiye sınırlarını çoktan aşmış bir isim. “Yaptığım işe duygumu katarım” diyor, başarısını buna bağlıyor. Kendini çıkıntıların cerrahı olarak tanımlıyor. Ve hazinesi de elleri… “Ellerini sigortalattın mı?” diye sordum. Denemiş ama “Türkiye’de öyle bir sigorta yok, yurt dışında yaptıracağım” dedi.

-Kulak Burun Boğaz uzmanısınız ama burun estetiğiyle ünlendiniz… Sadece burun mu yapıyorsunuz?

Bu işe girerken sadece burun yapan bir kulak burun boğaz uzmanı olmak istedim. Burun dışında hiçbir şey yapmak istemedim. 16 yıldır sadece burun yaparak bu kariyeri inşa ettim. İlk muayenehanemi açarken bana dediler ki “Sana sadece bunu yaptırmak için kim gelecek?”, benim hikayem bir kulak burun boğaz doktoru olarak kendime çok spesifik bir konu seçip, o konuda ilerleyerek dünyaca ünlü hale gelmemdir. Almanya’da gerçekten yolda yürüyemiyorum, orada herkes tanıyor beni.

-Hangi ülkelerden ameliyat için geliyorlar hastalarınız?

47 ülke olmuş saydık geçenlerde. Aklınıza neresi geliyorsa Ortadoğu’nun her yeri, Avrupa, İskandinav ülkeleri… Rusya’da, İsrail’den çok gelmeye başladılar, Uzakdoğu’dan bile hastalarımız var. Avustralya’dan gelen bir hastamız vardı geçenlerde kız diyor ki “Çok beğeniyorum sizi, çok güveniyorum size”.

-Nereden biliyorlar sizi?

Sosyal medya etkisi de var ama dünya artık o kadar küçülmüş ki; burada Maraşlı bir kız ameliyat ediyoruz, o Maraşlı kızın akrabası geliyor Londra’dan. Çünkü Londra’nın yarısı Maraşlı… Onu ameliyat ediyorsun onun arkadaşı geliyor; Hindu ama İngiliz. Onu ameliyat ediyorsun Mumbai’den hasta geliyor. Zincirleme bir burun reaksiyonu yaşıyoruz biz burada.  Grönland’dan hasta geldi bize düşünün. İstanbul’da bombalar patladı, bizim hastamız geldi.

-Neden peki?

Çünkü estetik hastası doğru doktoru bulduğuna inanırsa uzaydan gelir, Mars’tan gelir. Gelip, gördüklerinde de kalitemizden çok etkileniyorlar. Şu an ben ve benim gibi birkaç iyi doktor daha var Türkiye’de ve bu sayede Türkiye için artık şunu söylüyorlar; İstanbul eşittir burun estetiğinin başkenti. #capitalofrhinoplasty hashtagi var artık. Gerçekten birçok konuda Türk cerrahlar bir şekilde Türkiye’yi dünyaya tanıtıyorlar. Bizim yaptığımız teknikler, felsefeler ve aletler yayılıyor.

 – Türk doktorlarının bu başarısının sırrı nedir?

Bizde tıp eğitimi çok iyi, üstüne de çok pratik yapabiliyoruz. Ben 24 yaşında yaptım ilk burun ameliyatımı. Avrupalı cerrah 34 yaşında başlıyor. Bir şeyi iyi yapabilmek için yaklaşık 10 bin saat o şeyi yapma kuralı vardır ya, biz zaten üstüne çıkıyoruz bunun. Artık cerrahinin doğaçlaması başlıyor. Caz sanatçısı gibi hissediyorum kendimi bazen. O anda gereken şeye, gereken tekniği bir şekilde uydurabiliyorum, yaptıkça oturuyor, sonra onu bilimsel makale olarak yayınlıyoruz ve literatüre giriyor. İhtiyaçtan doğuyor, çok yaptığın ve tecrübeli olduğun için o anda çıkıyor sonra bir şekilde hep aynı tekniği tekrar ediyorsun, olduğu için de herkes bunu kabul ediyor.

-Neden Türkiye’de vaka sayısı bu kadar çok?

Coğrafi olarak bizde çok çeşitli burun ve insanların batı normlarında gözükme arzusu var. Bir de son yıllarda özellikle sosyal medyayla birlikte artık herkes kendinin ünlüsü. O yüzden herkes güzel olmak istiyor, herkesin kendiyle bir problemi var. Bize bu kadar talep varken dolayısıyla bizim de arzımızın kalitesi arttı. Artık yumuşak dokuya zarar vermeden burun kemiklerini kesebiliyoruz ve morarma olmuyor. 

“Tuncelili, Erzurumlu burnu asla atlamam”

-Bu kadar çok burun ameliyatı yapınca insanları burunlarından tanıyorum artık dediğiniz oluyor mu?

Bir insanın burnundan artık nereli olduğunu anlayabiliyorum. Bir hasta geliyor diyor ki “Hocam beni Karadenizli zannediyorlar”, “Hayır sen Erzincanlısın” diyorum. Karakteristik özellikler artık o kadar oturmuş ki, deri, cilt yapısı altındaki kemik yapısı, kemik, kıkırdak oranları. Tuncelili, Erzurumlu burnu asla atlamam mesela. Türkiye’deki en kötü burunlar Karadeniz’de diye bilinir. Hayır, Karadenizlilerin burnu büyüktür ama yapması en zor burunlar Erzincan, Elazığ, Tunceli’den çıkar.

 -Size şu ünlünün burnunu istiyorum diye gelen oluyor mu?

Benim hastalarımın en çok istediği burunlar yine benim hastalarımın burunları. Çünkü sosyal medyada hastaları paylaştığımda onlar da burun arayanlar arasında mikro ünlü oluyorlar. Türkiye’de çok özel bir ünlü yok getirdikleri. Herkes kendi benzerini arıyor, böylece herkesin fotoğrafıyla gelebiliyorlar. Kimisi Beren Saat’in burnuyla geliyor, kimisi de Fahriye Evcen’in burnuyla geliyor çünkü kendini ona benzetiyor.

-Sadece burun yapmakla kişi istediği görünüme kavuşuyor mu?

İyi bir burun cerrahı burun ameliyatına gelen hastanın alnına, çenesine, elmacık kemiklerine de bakar. Bizim aradığımız şey oran. Yüzde çalışmak çok zor çünkü iki göz, iki yanak aynı değil. Ama bu kişiyi daha seksi, daha çekici yapar. Karizmatik adam dediğimiz şey de aslında bu. Al Pacino, George Clooney gibi isimler karizmatik ve yakışıklı diye algılanıyor bu nedenle. Mesela benim bir lafım var; alınlı kadın alımlı kadındır. Alnı çıkık olmayan kadın, alnı biraz belirgin olmayan kadın hiçbir zaman orantılı değildir. Ama ben estetik cerrah değilim sadece kontur cerrahıyım, çıkıntıların cerrahıyım.

“Erkekler zor beğeniyor”

-Gerçek güzellik nedir?

Kendi içinde asimetrik olanların iyi oranlanmış olmasıdır.

-Ne olursa olsun kendini beğenmeme hastalığı var bazı kişilerde. Bu kişilerle nasıl baş ediyorsunuz? 

Ben hastalarımı zorluğa göre değil sadece psikolojilerine göre seçiyorum. Mesela her hastamla dört kez görüşüyorum yıllardır. Hastayı analiz etmek istiyorum çünkü. Hastayı hazırlamak, çok iyi bilgilendirmek için görüşüyorum. Ona ne yapıp yapamayacağımızı iyi anlatalım istiyorum. Biz çok dürüstüz mesela; olurunu ya da olmazını söylüyorum. Buraya gelen hastaların yüzde 30’u gidiyor zaten.

-Neden gidiyorlar?

Çünkü ameliyat gerekmiyor ya da gerçekten psikolojik olarak problemli oluyor hasta. Bizim hastaya karşı hem insani, hem vicdani hem mesleki hem de kanuni sorumluluğumuz var. Yaptığımız her şey konusunda hastayı önceden bilgilendiriyoruz.

-Ameliyatlarınızı anlatırken hep kadınlardan bahsettiniz, erkekler burun estetiği yaptırmıyorlar mı?

Erkek hastalar daha zor beğeniyor, daha problemliler kadınların aksine. Ben erkek hasta çok az alıyorum. Bir de şuna inanıyorum; kemerli burun erkeksi bir şey. Kemerli burun erkekte avcı ruhu temsil ediyor. Bakın bütün yakışıklı dediğiniz aktörlere hepsinde hafif kemer vardır.  Ve ben artık asla kemersiz burun yapmıyorum erkeklere. Erkekte güzellik kavramı farklı… Mesela kadında önde ve dik duran her şey gençliği çağrıştırır. Kadında gençlik önemlidir. Kaşın, burnun, yanağın gençlik çağrıştırması önemlidir. Erkekte öyle bir şey yok. Erkek kırışık da olsa, kadın onu çekici bulabiliyor. Erkekte doğallık kemerdir, kadında doğallık çok az kavistir.

-Ellerinizi sigortalattınız mı?

Türkiye’de öyle bir sigorta yok ama yurt dışında yapılabilir; ben yapacağım.

“Ameliyathanede Müslüm Gürses dinliyoruz”

-Muayenehanenizde bu kadar çok sanat eserinin olmasının nedeni, yüze şekil vermenizden kaynaklı bir tutku mu? 

Görsel sanatlar hem işimizde gözümüzü çok eğiten bir şey hem de bana her şeyden daha çok yaşama sevinci veriyor. Ben kalkıp buradaki Burhan Doğançay resmine baktığım zaman, onun o resme verdiği ışıkları, gölgeleri gördüğüm zaman gerçekten yaşama sevinciyle doluyorum. Bu benim yaratıcılığımı, görüşümü, görgümü arttırıyor. Ufkumu açıyor, ruhumu zenginleştiriyor. İnsanın ruhunu zenginleştiren bir şey sanat… Biz ameliyat yaparken de müzik dinleriz. Ameliyatlar sırasında müzik hep açık olur.

-Gerçekten mi? Ne tarz müzikler dinliyorsunuz?

Caz, rock, klasik müzik… Bazen Müslüm Gürses dinliyoruz. Ameliyathane yaşayan bir şeydir. Biz bir ekip olarak tek bir kişi gibiyiz. O gün birisi üzgün olduğunda herkes üzülür, birisi neşeli olduğunda herkes neşeli olur

“Doktor arkadaşlarımla burun yemekleri yapıyoruz”

-Plastik cerrahların, KBB uzmanlarının burun estetiği konusuna girmelerinden rahatsız olduklarına dair bir gözlemim var… Haklılar mı?

Tarihsel olarak bakıldığında 70’lerden beri burunla başlayan sonra yüz estetiğine giden bir durum var ortada. O zaman plastik cerrahi yok çünkü o zaman öyle bir branş yok. Türkiye’de plastik cerrahiyi kuran 10 kişi var, üçü KBB uzmanı zaten. Biri kalp damar cerrahı, geri kalanı genel cerrah. Cüneyt Arkın’ın, Filiz Akın’ın, Türkan Şoray’ın burnunu kim yaptı biliyor musunuz?

-Kim yaptı, bir KBB uzmanı mı?

Evet, Erdoğan Konuk hoca, muhteşem bir buruncuydu. Hayatta en çok örnek aldığım insan Dr. Erdoğan Konuk’tur.

-Filiz Akın ve Türkan Şoray’ın burunları çok güzel gerçekten. 

Türkan Şoray’ın burnunu ben şu an yapamam bugün gelse. Onları o dönemde Erdoğan Konuk nasıl yapmış gerçekten bilmiyorum. Bu adam Türkiye’deki burun estetiğinin babası, plastik cerrahinin de babası ama kulak burun boğaz uzmanı. Dünyada hem kulak burun boğazcılar hem de plastik cerrahlar bunu yapıyorlar evet paylaşılamayan bir alan. Ama amaç iki branşın barışıp, biz daha iyi burunları nasıl yaparız diye düşünmesi olmalı. Biz Türkiye’de akşamları toplanıp diğer doktor arkadaşlarımla burun yemekleri yapıyoruz. Nasıl daha doğru burun yaparız diye bir gece boyunca bunu tartışıyoruz 3-4 cerrah bir araya gelip. Bunu yaptığımız kişiler de plastik cerrahlar, birlikte toplantılar düzenliyoruz. Ama dernekler arasında problem var, o da aşılacak inşallah. Disiplinler arası kavgayla bilimi ilerletemezsin, sinerji ve yardımlaşmayla yaparsın bu işi.

-Her burun eğriliği ameliyat gerektirir mi?

Hayır, ameliyat zorunda değildir. Eğer nefes problemi, burun tıkanıklığı yaratıyorsa mutlaka tedavi edilmeli. Çok da basit, iyi ellerde 20 dakikalık bir ameliyatla tamamen burun eğriliğinden kurtulabilir hasta.  Burada problem şu; tıkalı burunla ağır spor yapıyor mesela. Tıkalı burunla yapılan spor pazıları geliştirir ama kalbi zayıflatır. Asla tıkalı burunla spor yapmayın.

-Çok duyuyorum ameliyatı olduktan sonra hala nefes alamayan kişiler var…

Salt deviasyona bağlı bir neden değildir çünkü. Ben hayatımda hiç, tek bir nedenden dolayı burun tıkanıklığı yaşayan hasta görmedim. Bunun yüzde 30’u deviasyondur, yüzde 30’u burnun şeklinin biraz eğri olmasıdır. Veya burun eti büyümesidir. Bunların hepsi bir arada ama yüzdeleri vardır. Hekim girdiği zaman hepsini bertaraf edip, çıkmalıdır.

-Estetik lüks mü, ihtiyaç mı?

Günümüzde estetik tamamen bir ihtiyaç hem de ruhsal bir ihtiyaç. Bize muhafazakar kesimlerden de çok gelen oluyor. Ve bu kişiler birtakım saygı duydukları kişilere (dini anlamda) sorarak geliyorlar, bunu icazetini alarak geliyorlar. “Ruhunda problem yaratıyorsa bu da bir hastalıktır” diye izin veriyor din büyükleri bu ameliyata.

-Mesleğinizle ilgili bir hayaliniz var mı?

Benim en büyük hayalim üniversite kurmak. Tıbbi olan ama estetik işler de yapılan bir akademi kurmak, dünyanın her yerinden insan yetiştirmek. Bir de İstanbul’a dünyanın en büyük burun estetiği hastanesini kurmak isterdim. Ama ülke olarak sağlık turizminde ilerlemek istiyorsak genel mevzuatın önünü açması gerek devletin. Her şey yasak çünkü yaptığın işleri paylaşmak, reklam yapmak… Mevzuatın bu kadar problemli olmasına rağmen Türk doktorlar parlıyor.