Solunum Derneği TÜSAD, verem hastalığının en çok ölüme neden olan bulaşıcı hastalık olmaya devam ettiğini hatırlattı. TÜSAD Tüberküloz Çalışma Grubu tarafından hazırlanan açıklamayı aktaran Prof. Dr. Mediha Gönenç Ortaköylü, hastalığın yayılımında bir yavaşlama olduğunu, ancak ilaca dirençli veremin yükselişe geçtiğini vurgulayarak, “Verem tedavisi asla yarım bırakılmamalı ve tam uyumla sürdürülmeli. Aksi takdirde ilaca dirençli verem ortaya çıkabilir” uyarısını yaptı.
İnsanın toplu yaşama geçtiği dönemlerde fark edilen, tarihsel süreç içerisinde büyük tahribatlara ve kitlesel ölümlere neden olan tüberküloz, halk arasında bilinen adıyla verem hastalığı, bulaşıcı hastalıklardan kaynaklanan ölüm sebepleri arasında ön sıralarda yer almaya günümüzde de devam ediyor. 24 Mart Dünya Tüberküloz Günü kapsamında bir açıklama yapan Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği Tüberküloz Çalışma Grubu, “mycobacterium tuberculosis” adlı bir mikrobun neden olduğu veremin zengin fakir, köylü şehirli ayırt etmeksizin halen her kesimi etkilediğini, hastalığın yayılması açısından gerileme olsa da bunun sürmesi için tedbirlere ihtiyaç olduğunu hatırlattı.
TÜSAD Tüberküloz Çalışma Grubu’nun hazırladığı açıklama hakkında bilgi veren grubun başkanı Prof. Dr. Mediha Gönenç Ortaköylü, verem hastalığı konusundaki güncel durumu şöyle özetledi: “2022 yılında tüm dünyadaki verem hastalarının sayısı 10,6 milyon olarak tahmin edildi. Yine aynı yıl 7,5 milyon kişiye yeni verem tanısı konuldu. Bu Dünya Sağlık Örgütü’nün 1995’te küresel olarak hastalığı izlemeye başlamasından bu yana kaydedilen en yüksek rakam. Türkiye’de ise Sağlık Bakanlığı tarafından en son yayınlanan Türkiye’ de Verem Savaş 2021 Raporu’na göre, son 15 yıl içerisinde yeni oluşan vaka sayısında azalmadan söz etmek mümkün. 2019 yılında yeni olgu sayısı 10 bin 669 iken 2020 yılında 8 bin 358 vakaya geriledi ancak bunun nedeni olarak COVID-19 pandemisi sırasında hastalığın tespit edilememesi gösteriliyor. DSÖ’ye göre Türkiye’de 2022 yılında 9 bin 723 hasta tespit edildi. DSÖ’nün 92 ülke ve bölgeden verilerin yer aldığı 2023 Küresel Tüberküloz Raporu’na göre, “İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü (HIV) taşıyan hastalar da dâhil olmak üzere vereme bağlı ölümlerin sayısı 2021’de 1,4 milyonken, 2022 yılında 1,3 milyona geriledi. Veremle mücadelede COVID-19 salgınından sonra iyiye doğru bir eğilim var ancak bu alanda belirlenen yeni hedeflere ulaşmak için hızlandırılmış çalışmalara ihtiyaç da duyuluyor.”
Belirtiler; Uzun Süren Öksürük, Ateş Ve Terleme
Ortaköylü, risk grupları ve hastalığın belirtilerine dair şu bilgileri verdi; “5 yaş altı çocuklar, yaşlılar, HIV enfeksiyonu olanlar, kanser hastalarının yanı sıra diabetes mellitus, kronik böbrek yetmezliği, kortizon gibi bağışıklığı baskılayan ilaç kullananlar, ideal vücut ağırlığının yüzde 90’ından daha az kiloda olanlar, sigara içenler, ilaç bağımlılığı olanlar ve alkol kullananlar risk altında. 2-3 haftadan uzun süren öksürük, ateş, gece terlemesi, iştahsızlık, kilo kaybı gibi şikâyetleri olanların verem açısından tetkik edilmesi gerekir. Bu belirtileri gösteren kişilerin verem savaş dispanserlerine ya da bir başka sağlık kuruluşuna müracaat etmeleri, hastalığın bir an önce fark edilip tedavi edilmesi açısından önem taşıyor.”
Latent (Sessiz) Enfeksiyona Dikkat!
Veremin bulaşıcı ve sinsi bir hastalık olabildiğini vurgulayan Ortaköylü, latent yani sessiz enfeksiyon durumuna dikkat çekerek, bu durumla ilgili şu bilgileri verdi; “Verem, hasta kişilerin hapşırma, öksürme ve konuşma gibi faaliyetleri sırasında ortama yayılan mikroplarla bulaşıyor. Solunum yoluyla alınan mikroplar, asıl olarak solunum yollarına yerleşiyor ancak kan ve lenf yoluyla diğer organlarda da hastalığa neden olabiliyor. Solunum yoluyla vücuda giren verem mikrobu her zaman hastalığa yol açmıyor. Bazen ‘latent enfeksiyon’ durumuna sebep oluyor, yani sessizce bekliyor. Latent (sessiz) enfeksiyonu olan kişilerin yüzde 5’inde ilk 2 yılda, yüzde 5’inde ise hayatının herhangi bir döneminde özellikle vücut direncinin azalması ile hastalık gelişebiliyor.”
Verem Tedavisi Ücretsiz
Ortaköylü, veremin tedavisi mümkün bir hastalık olduğunu hatırlatarak, açıklamasını şöyle tamamladı; “Tedavi en az 6 ay boyunca sürdürülmeli ve bu süre boyunca tedaviye tam uyulmalı ve asla yarıda bırakılmamalı. Aksi takdirde ilaçlara dirençli tüberküloz olguları gelişmesi mümkün. Bu durum hem bireylerin hem de tüm toplum sağlığını tehdit eder. Bir kez daha hatırlatmak isteriz ki, ülkemizde veremle ilgili tanı ve tedavi hizmetleri tamamen ücretsiz. Ayrıca, verem hastalarının ilaçları Sağlık Bakanlığı tarafından ücretsiz olarak hastalara ve temaslılara ulaştırılıyor. Doğrudan Gözetimli Tedavi (DGT) uygulaması ile hastalarımıza destek olunması, tedavi süresince işgücü kaybına uğrayan ve sosyal güçlükler yaşayan hastalara aylık nakdi sosyal yardım verilmesi veremle mücadele programında başarı getiriyor.”
İlaca Dirençli Veremdeki Artış Dikkat Çekici
DSÖ’nün geçen sene olduğu gibi 2024’te de Dünya Tüberküloz Günü teması olarak “Evet, Tüberkülozu bitirebiliriz!” mesajını seçtiğini aktaran Ortaköylü, ilaca dirençli veremdeki artış yaşandığına dikkat çekti. Ortaköylü, bu sorunun çözümü için önerilen çözümleri de şöyle aktardı:
- Yüksek risk altındaki kişiler için önleyici verem tedavisinin sağlanması,
- Kalite güvenceli hızlı verem teşhisine erişimin artırılması,
- İlaca dirençli TB için etkili, güvenli ve kısa tedavi rejimlerinin tam olarak benimsenmesi,
- Hastalarının tedavisinin hayatlarına devam etmelerini kolaylaştıracak şekilde ve minimum hastanede yatış yapılarak sağlanması.