KPMG’nin ilaç ve sağlık şirketlerinin de dâhil olduğu yaşam bilimleri sektöründeki CEO’ların ekonomi, teknoloji ve ESG alanlarındaki beklentilerini ortaya koyduğu “Yaşam Bilimleri CEO Görünümü” raporunda yer alan ankete göre CEO’ların yüzde 56’sı yıllık yüzde 2,5’ten daha düşük bir büyüme beklediklerini söylüyor. Ayrıca CEO’larının yüzde 62’si, üretken yapay zekânın kuruluşları için en önemli yatırım önceliği olduğunu söyleseler de yüzde 53’ü yeni teknolojinin etik yönleri konusunda endişeli olduklarını ifade ediyor.
Artan fiyat baskısı, patent sürelerinin dolması ve yükselen AR-GE maliyetleriyle karşı karşıya kalan yaşam bilimleri CEO’ları, önümüzdeki üç yıl içinde daha yavaş bir büyüme bekliyor. KPMG’nin “2023 CEO Görünümü” araştırmasına dayanan “Yaşam Bilimleri CEO Görünümü” raporu, sektördeki CEO’ların daha güçlü bir dijital temelle desteklenen üretken yapay zekâ gibi yeni teknolojileri kullanarak büyümelerini hızlandırma fırsatlarını araştırdıklarını ortaya koyuyor. Aynı zamanda, sektörde birleşme ve satın almalara yönelik iştah güçlü kalmaya devam ediyor ve birçok CEO, piyasalar istikrara kavuştuğunda stratejik anlaşmalar yapacaklarını söylüyor.
Fiyat baskısı arttıkça ve yeni ilaçlar sunmanın maliyeti yükseldikçe yaşam bilimleri CEO’ları da giderek artan karmaşık zorluklar listesiyle karşı karşıya kalıyor. Ancak ufukta yapay zekâ, hassas tıp, dijitalleşme gibi önemli fırsatlar da bulunuyor. Raporda yaşam bilimleri kuruluşlarının bu fırsatlardan yararlanmaya hazır olup olmadığı sorusuna yanıt aranıyor.
Yanıt için dünya genelinde ilaç ve sağlık şirketlerinin de dâhil olduğu yaşam bilimleri sektöründe görev yapan 118 CEO’nun katılımı ile bir anket yapılarak karşılaştıkları riskler ve zorluklar, önümüzdeki üç yıla ilişkin beklentileri ve işletmelerini ileriye taşıyan fırsatlar soruldu. Ankete katılanların yüzde 54’ü ilaç şirketlerini temsil ederken yüzde 67’si 1 milyar dolar veya daha fazla gelire sahip şirketlerde görev yapanlar oldu. Anketten ortaya çıkan önemli sonuçlardan bazıları şunlar oldu:
- Yaşam bilimleri CEO’larının çoğunluğu önümüzdeki üç yıl içinde zayıf bir büyüme bekliyor. Katılımcıların yüzde 56’sı yıllık yüzde 2,5’ten daha düşük bir büyüme beklediklerini söylüyor. Fiyat baskısı ve patent sürelerinin dolması beklentileri etkilemekle birlikte, gelecek vaat eden yeni gen tedavilerinin ve diğer hassas ilaçların yüksek maliyetinin bu tedavi ve ilaçların belirli pazarlarda kullanımını sınırlayabileceğinin farkına varılmasının da tahminlerde etkili olduğunu düşünülüyor.
- Yaşam bilimleri CEO’ları tedarik zinciri kesintileri ve ticaret düzenlemeleri konusunda endişeli. Tedarik zincirinin bozulması, yaşam bilimleri CEO’ları tarafından en önemli risk olarak gösteriliyor. Katılımcıların dörtte üçünden fazlası, ticaret düzenlemelerinin önümüzdeki üç yıl içinde kuruluşları üzerinde büyük etkileri olmasını bekliyor. Yaşam bilimleri CEO’ları, ayrıca jeopolitik gerilim arttıkça tedarik zinciri riskleri konusunda giderek daha fazla endişe duyuyor.
- Kârlılığı ve çevikliği artırmak için yapay zekâya ve gelişmekte olan teknolojilere bakıyorlar. Yaşam bilimleri CEO’larının yüzde 62’si, üretken yapay zekânın kuruluşları için en önemli yatırım önceliği olduğunu söylüyor. Yine de yüzde 53’ü yeni teknolojinin etik yönleri konusunda endişeli olduklarını ifade ediyor.
- Gelecekteki büyüme, sektör genelinde dijitalleşme ve bağlanabilirlik ile sağlanacak. Yaşam bilimleri CEO’ları, iş gücü yeteneklerini geliştirmek yerine yeni teknolojilere daha fazla sermaye yatırımı yapacaklarını söylüyor. Birleşme ve satın almalar önemli bir faktör olmaya devam edecek, ancak CEO’lar piyasa koşullarının istikrara kavuştuğunu ve finansman maliyetinin düştüğünü görmek istiyor.
- Halkın güveni önemli bir öncelik olmaya devam ediyor ve CEO’lar kendi yeteneklerini geliştirmeye çalışıyor. Yaşam bilimleri kuruluşları sağlık, sosyal ve toplumsal programlara yatırım yapma konusunda uzun bir geçmişe sahip. Ancak katılımcıların sadece yüzde 70’i bu alanlarda doğru raporlama kabiliyetlerine sahip olduklarından emin. Ayrıca sadece yüzde 67’si ESG’nin (çevresel, sosyal, yönetişim) bir değer yaratma aracı olarak işletmeye tam olarak entegre edildiğini söylüyor.
Konuyla ilgili değerlendirmede bulunan KPMG Türkiye Sağlık ve İlaç Sektörü Lideri Başak Diclehan, “Yaşam bilimleri sektörü, çok çeşitli yeniliklerin uzun vadeli büyümeyi mümkün kılacağı ilginç bir dönemden geçiyor. Ancak aynı zamanda ABD’de sıkılaşan düzenleyici ortam, daha zorlu risk sermayesi piyasası ve jeopolitik gerilimler, ters rüzgârların esmesine de neden oluyor. Bu engeller, yeni inovasyonların başarıya ve optimum değere ulaşmasını zorlaştıracaktır. Bu koşullar, hem yeni inovasyonların ticari hale gelmesine hem de mevcut ticari ürünlerin korunmasına yardımcı olan desteklerin zorluklarla karşılaştığı bir ekosistem tablosu çiziyor. Sektörde inovasyon olsa da büyüme makro düzeydeki sorunlar nedeniyle engelleniyor.” ifadelerini kullandı.