Avustralya’da yapılan yeni bir çalışmada, meme kanserinin altında yatan moleküler mekanizmalar hakkında daha fazla bilgi sağladı. Araştırmada, daha etkili, hedefe yönelik tedavilerin geliştirilmesine yol açabilecek, sömürülebilir bir Aşil topuğu belirlendi.
Meme kanseri, ezici bir şekilde kadınları etkileyen, dünyanın en yaygın kanseridir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), 2020’nin sonunda, son beş yılda meme kanseri teşhisi konan 7,8 milyon kadının hayatta olduğunu bildiriyor. Meme kanserlerinin %5 ila %10’unun aile nesilleri boyunca aktarılan genetik mutasyonlarla bağlantılı olduğu tahmin edilmektedir.
Tüm biyolojik moleküller – RNA, DNA, proteinler, şekerler ve yağlar – modifikasyonlara tabidir. Özellikle RNA, gen ekspresyonunun düzenlenmesinde önemli roller oynayan bir dizi kimyasal modifikasyon taşır. N6-metiladenozin (m6A) oluşturmak için RNA’nın metilasyonu, haberci RNA’ların (mRNA’lar) en yaygın dahili modifikasyonudur. Metilasyon, küçük bir molekülün (metil grubu) DNA’ya, proteinlere veya diğer moleküllere eklendiği ve bunların nasıl hareket ettiğini değiştirdiği kimyasal bir işlemdir. RNA metilasyonu kansere bağlanmıştır ve metilasyona özgü proteinlerin etkileşimi ile kolaylaştırılmıştır.
Avustralya’nın Sidney kentindeki Yüzüncü Yıl Enstitüsünden araştırmacılar, bu proteinlerden biri olan Virilizer-like metiltransferaz veya VIRMA’nın meme kanserindeki rolüne odaklandılar.
Araştırmacılar farelere meme kanseri hücreleri enjekte ettiler ve hayvanları haftada iki kez izleyerek vücut kondisyonlarını değerlendirdiler ve vücut ağırlıklarını ve tümör boyutlarını ölçtüler. Daha sonra tümörler incelendi ve farelerin VIRMA seviyeleri ölçüldü.
Hücre çekirdeğinde bulunan farklı bir VIRMA varyantının meme kanserlerinin %15 ila %20’sinde amplifiye edildiğini ve aşırı eksprese edildiği bulundu. VIRMA, RNA metilasyonunu etkileyerek meme kanseri hücrelerinin büyümesini destekler. Buna ek olarak, araştırmacılar, hastalığın ilerlemesine neden olarak kanser hücresi büyümesini teşvik etmek için VIRMA ile etkileşime girdiğini buldukları NEAT1 adlı kodlayıcı olmayan bir RNA molekülü belirlediler.
Araştırma, meme kanserinin altında yatan moleküler mekanizmalar hakkında daha fazla bilgi sağlamanın yanı sıra, daha da iyi bir avantaja sahipti. Araştırmacılar, VIRMA’yı aşırı eksprese eden meme kanseri hücrelerini incelerken, onların ölmelerine neden olan strese duyarlı olduklarını keşfettiler. Bu stresli koşullar – örneğin, hipoksi veya düşük oksijen seviyeleri – genellikle tümör mikro ortamlarında mevcuttur ve araştırmacılar, yeni, hedefli kanser tedavileri geliştirirken yararlanılabilecek bir Aşil topuğu olabileceğini belirttiler.