Tip 2 diyabet tanısı koyarken doktorlar sık idrara çıkma ve aşırı susama gibi bir dizi tipik semptomu arayabilir. Artık araştırmacılar, vücuttaki diğer hastalıkların gelişiminin de öngörücü bir araç olarak eklenmesi gerekebileceğini söylüyor.
Diyabetin teşhisi ve potansiyel tedavisinde son iki yılda oldukça alışılmışın dışında ilerlemeler görüldü.
Araştırmacılar, hayvan modellerinde ultrason kullanarak hastalığın etkili bir şekilde kontrol edildiğini gösterdi; insan mide hücrelerini insülin üreten hücrelere dönüştürdü; kan şekerini normalleştirebilen bir bitki özü belirledi; doğal ışığın hastalıkla mücadelede nasıl bir rol oynayabileceğini gösterdi; ve hatta farelerde insülin salgılamak için Queen şarkısını kullandı.
Avrupa Diyabet Çalışmaları Derneği’nin (EASD) bu yıl Almanya’da düzenledigi yıllık toplantısında araştırmacılar, kimlerde tip 2 diyabet geliştirme olasılığının olabileceğini belirlemenin çok daha hızlı bir yolunu ortaya çıkardı. Araştırmacılar raporlarında tıbbi geçmişlerine bakılmasını önerdiler.
Manchester Metropolitan Üniversitesi, Manchester Üniversitesi ve Salford Royal Hastanesi’nden (SRH) araştırmacılar, İngiltere’de Diyabet Araştırma Birliği (DARE) Çalışmasına katılan 1.932 yetişkin üzerinde bir Analiz yaptı.
Yapılan analizde bin196 kişinin tip 2 diyabetle birlikte geliştiğini tespit etti. 736 kişide diyabet gelişmemiş. Tıbbi kayıtlar, tanı konulmadan önceki 25 yıl ve teşhisten sonraki 25 yıl dahil olmak üzere 50 yıla kadar bir süre boyunca analiz edildi. Bu da ortalama olarak 53 yaşa civarındaydı.
Araştırmacılar, diyabet grubunda hastalığın ortaya çıkmasından yıllar önce ortaya çıkan çeşitli sağlık sorunlarının olduğunu buldular.
Bunlar arasında astım, kalp rahatsızlıkları, yüksek tansiyon, solunum yolu enfeksiyonları ve göz, burun ve boğaz enfeksiyonları yer aldı. Diyabetik grupta her üç kişiden birinden fazlası solunum yolu enfeksiyonu geçirmiş, beşte biri KBB enfeksiyonu geçirmiş veya anjina, kalp krizi veya koroner arter bypass gibi bir kalp rahatsızlığı geçirmiş ve 10 kişiden birinde astım gelişmiş.
Tip 2 diyabet gelişmeyen grupta, yaklaşık 10’da bir oranında solunum yolu enfeksiyonu geçirenler hariç, 20 kişiden birinden daha azına bu rahatsızlıklardan herhangi biri tanısı konuldu.
Araştırmacılar, çalışmanın nispeten küçük olduğunu ve öncül hastalıklar ile diyabet gelişimi arasında net bir bağlantı kurmak için daha fazla çalışma yapılması gerektiğini belirtiyor ancak tüm hastalıklarda yer alan inflamasyonun, bulguların anlamlı olmasına yardımcı olduğunu söylüyorlar.
Çalışmanın yazarlarından Adrian Heald, “Tip 2 diyabetin uzun vadeli klinik geçmişini tanıdan yıllar önce anlamak, gelecekte insanların bu yaşamı değiştiren hastalığın ortaya çıkmasını önlemek için yaşam tarzı değişiklikleri yapma zamanına sahip olabileceği anlamına geliyor. Bu çalışma, genom, demografi veya komorbiditelerden kaynaklanıp kaynaklanmadığına bakılmaksızın hipertansiyon, astım veya akut enfeksiyonun başlangıcı olarak ortaya çıkan subakut inflamasyonun, tip 2 diyabetin daha sonraki başlangıcının habercisi olabileceğini göstermektedir.”
Yine de araştırmacılar, bu çalışmanın, hastaların uzun vadeli sağlık durumlarını ve diyabet geliştirme olasılıklarını gözlemlerken doktorların teşhis araç kutusuna başka bir araç eklediğinden umutlu.