Pittsburgh Üniversitesi Radyoloji ve Cerrahi Bölümleri tarafından yapılan ve 8 bin 145 kadın üzerinde gerçekleştirilen bir araştırma, 40 ila 79 yaş arasında her yıl düzenli mamografi taramalarının, meme kanseri nedeniyle yaşam kaybı riskini önemli ölçüde azalttığını ortaya koydu. Çalışmada, meme kanserinin en yaygın görüldüğü 40-49 yaş aralığındaki kadınların yanı sıra, 49 yaşın üzerindeki kadınların da tarama programlarına devam etmeleri gerektiğinin altı çiziliyor. Genel Cerrah Prof. Dr. Özcan Gökçe, “Meme kanserinin ikiye katlanma süresi 180 gündür, yani altı ay. Bir tümör 1 mm iken, altı ay sonra 2 mm’ye, bir yıl sonra ise 4 mm’ye ulaşır. İki yıl sonra ise tümör 1.6 santimetreye, yani tehlikeli bir boyuta gelir. Her yıl düzenli mamografi yaptırmak bu yüzden çok önemli, çünkü erken evre meme kanseri tedavi edilebilecek bir durumdur” dedi.
Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Özcan Gökçe, mamografi taramalarının düzenli olarak yapılmasının meme kanseri tedavisinde erken teşhis açısından önem taşıdığını belirterek, “Bu gerçekleştirilen çalışma, her yıl yapılan mamografi taramalarının meme kanserinin ölümcül olma olasılığını yüzde 41 oranında azalttığını gösteriyor. Oysa taramalar iki yılda bir yapıldığında, meme kanseri vakalarının yaşam kaybı riski çok daha yüksek oluyor. Bu nedenle mamografilerin her yıl yapılması gerektiğini çok net şekilde ortaya koyuyor” diye konuştu.
’49 yaş üstü kadınlar da ihmal edilmemeli’
Prof. Dr. Gökçe, meme kanserinin en yaygın görüldüğü yaş grubunun 40-49 yaş olduğunu belirtirken, 49 yaş üzerindeki kadınlarda taramaların devam etmemesinin büyük bir hata olduğunu vurguladı: “Meme kanserine yakalandıktan sonra yaşam kaybı riski 49 yaşın üzerinde artıyor çünkü taramalar genellikle bu yaş grubunda ihmal ediliyor. Ancak 49 yaş üzeri kadınların da her yıl düzenli mamografi yaptırmaları gerektiğini vurgulamak istiyorum. Çünkü erken evre meme kanseri ‘Stage 2B’ ya da ‘Evre 2B’ dediğimiz durumun altında olmasıdır. Bu çalışma 79 yaşına kadar olan kadınlarda yapıldığına göre o yaşa kadar her yıl yapılması gerektiğini vurgulamaktadır. Zaten son yıllarda artık insanlığın ömrü uzadı. Dolayısıyla ortalama yaşam 80 ila 90’ın üzerine çıktığı bir dünyada erken evrede meme kanserini yakalayabilmek için 49 yaşında taramaları bırakmak değil, 49 yaşın üzerinde de her yıl taramayı devam etmek gerekir.”
‘Mamografi sırasında alınan radyasyon, bir aylık zemin radyasyonu kadardır’
Prof. Dr. Özcan Gökçe, mamografinin meme kanserini tetiklediğine dair yanlış bir inanış olduğunu belirterek, “Bir şehir efsanesi olarak, mamografinin meme kanserini artırıcı etkisi olduğu düşünülüyor. Bu tamamen yanlış. Mamografi sırasında alınan radyasyon, bir aylık zemin radyasyonu kadardır. Yani hepimiz dünyada doğal olarak radyasyona maruz kalıyoruz ve mamografinin buna ek bir zarar oluşturmayacağı çok açık” ifadelerini kullandı.
Yapılan bu çalışma sonuçlarına göre alınacak önlemlerin hastaların yaşam kalitesinin koruyabileceğini aktaran Prof. Dr. Gökçe “Bu çalışmanın bize sağladığı en önemli sonuç; evre 2 ve altındaki meme kanserini erken yakalayabilmemiz sayesinde, hem hastanın yaşamını koruyabildiğimiz hem de meme ameliyatında oluşabilecek hasarın minimuma indirilmesi mümkün olabildiğidir. İleri evre meme kanserinde kemoterapi ve radyoterapi kaçınılmaz olurken, bu tedavilere rağmen başarı şansı daha düşük olabilir. Ancak, bu tür erken tanı çalışmaları sayesinde hem hastanın yaşam kalitesini koruyabilir hem de estetik açıdan daha olumlu sonuçlar elde edebiliriz” dedi.
‘Meme kanserinin ikiye katlanma süresi 180 gündür ve her yıl yapılan taramalar kanseri erken evrede yakalayabilir’
Günümüzde kullanılan tarama cihazlarıyla milimetrik seviyelerde bile tümörleri tespit edilebildiğini hatırlatan Prof. Dr. Gökçe sözlerine şöyle devam etti: “Meme kanseri tarama sırasında cihazdan kaçabilir; ancak bu, hastanın kötü bir durumda olduğu anlamına gelmez. Çünkü meme kanserinin ikiye katlanma süresi 180 gündür, yani yaklaşık altı ay. Örneğin, 1 mm boyutundaki bir tümör altı ay sonra 2 mm’ye, bir yıl içinde ise 4 mm’ye ulaşır. İki yılın sonunda ise tümör 16 mm (1.6 cm) boyutlarına erişir ki bu büyüklükte bir tümörü hiçbir tarama cihazı gözden kaçırmaz. Milimetrik seviyelerde bile günümüz cihazları tümörleri tespit edebilmektedir. Diyelim ki ilk yıl tümör gözden kaçtı, ancak ertesi yıl yapılan mamografi ile iki kat büyümüş olma ihtimali var ve bu durumda tümör mutlaka fark edilecektir. Bu yüzden, her yıl mamografi yapılmasının amacı kanseri erken evrede yakalayabilmektir. İlk yıl tespit edilmeyen bir tümör, ikinci yıl yakalanacaktır ve bu da tedaviyi geciktirmeyecektir. Çünkü erken evre meme kanseri genellikle 2 cm’in altında kalır ve tedavi açısından fark yaratmaz. Sonuç olarak, her yıl düzenli mamografi yaptırmak, hem kanseri erken evrede yakalayarak hastanın yaşamını kurtarır hem de estetik açıdan koruma sağlar. Bu nedenle yıllık taramalar son derece önemlidir.”
‘Aile öyküsü olan kadınlar daha dikkatli olmalı’
Ailesinde meme kanseri öyküsü olan kadınların taramalar konusunda daha dikkatli olmaları gerektiğini belirten Prof. Dr. Gökçe, “Bu kişilerin daha düzenli takip edilmesi gerekir. Taramalarını aksatmadan, doktorlarının yönlendirmelerine uyarak hareket etmeleri hayati önem taşıyor” dedi. Prof. Dr. Özcan Gökçe, meme kanseriyle mücadelede erken teşhisin ve her yıl düzenli mamografi yaptırmanın önemine bir kez daha dikkat çekerek, “Bu çalışma, mamografi taramalarının sadece erken teşhis sağlamakla kalmayıp, hastaların hayatını da kurtardığını çok net bir şekilde gösteriyor” diye konuştu.