Prof. Dr. Mehmet Mihmanlı, “Türkiye’de obezite cerrahisi olarak yılda yaklaşık 8 ile 10 bin hasta ameliyat ediyoruz. Bunun 8-9 bini tüp mide ameliyatı şeklinde cereyan ediyor. Bu konuda Avrupa ve ABD ile paralel hareket ediyoruz.” dedi.
Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Kliniği Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Mihmanlı, AA muhabirine yaptığı açıklamada obezitenin estetik bir sorundan ziyade ciddi bir sağlık sorunu olduğunu söyledi.
Kişinin obezite olup olmadığını vücut kitle endeksinden öğrendiklerini belirten Mihmanlı, şöyle konuştu:
“Vücut kitle endeksi 24-25 olan idealdir. 30’un üzerinde çıktığında biz buna şişman diyoruz. 35’in üstüne çıktığında fiziki şişmanlıktan bahsediyoruz. 40’ın üzerine çıktığı zaman da morbid obezite yani ölümcül obezite diyoruz. Bu rakam 50’nin üzerine çıkarsa süper morbid obezite diyoruz. Dolayısıyla bu hastalarımızda ciddi sağlık sorunları ortaya çıkıyor.”
Mihmanlı, cerrahi operasyon yaptıkları hastaların vücut kitle endeksinin 40’ın üzerinde olduğunu belirterek, “40’ın altında olanlara spor, diyet öneriyoruz. Eğer vücut kitle endeksi 35 ile 40 arasındaysa ve başka bir hastalık da varsa yine ameliyat ediyoruz. Mesela tansiyon hastalığı, kalp rahatsızlığı, diz ağrısı, horlama, nefes alma problemi varsa yine bunları ameliyatla düzeltiyoruz. Bu şikayetler yoksa sadece vücut kitle endeksi 40’ın üzerinde olanları ameliyat ediyoruz.” dedi.
“Yüzde 90 mide küçültme ameliyatı yapıyoruz”
Son yıllarda ‘tüp mide’ adı verilen ameliyatın daha fazla tercih edildiğine dikkati çeken Mihmanlı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Halk arasında ‘tüp mide’ adı verilen bizim tıpta ‘sleeve gastrektomi’ dediğimiz ameliyat şöyle gerçekleşiyor; midenin yüzde 90-95’lik bölümünü çıkartıyoruz hastaya kısıtlayıcı bir mide hacmi bırakıyoruz. Hasta, 50-60 gram yediği zaman doyacak hale geliyor. Böylelikle hasta zaman içerisinde -bir yıl kadar sürebiliyor bu- vücut ağırlığının yüzde 50-60’ını kaybediyor. Daha sağlıklı, daha dinamik ve daha mutlu hale geliyor. Obezite hastalarında, diz ağrıları, şeker hastalığı ve tansiyon hastalığı ciddi problem oluşturuyor. Diğer taraftan bu durum ciddi bir ekonomik kayba yol açıyor. Şu anda Türkiye’de yüzde 90 mide küçültme ameliyatı yapıyoruz.”
Obezite cerrahisi konusunda Türkiye’nin Avrupa ve ABD ile paralel hareket ettiğini anlatan Prof. Dr. Mihmanlı, şunları kaydetti:
“Türkiye’de obezite cerrahisi olarak yaklaşık yılda 8 ile 10 bin hasta ameliyat ediyoruz. Bunun 8-9 bini tüp mide ameliyatı şeklinde cereyan ediyor. Bu konuda Avrupa ve ABD ile paralel hareket ediyoruz. Obezite sıklığı ABD’de bizden daha fazla. Avrupa’da ise bizden biraz daha az. Ama bütün dünya için bir sağlık sorunu olmaya devam ediyor. Batılı dünya nüfusunun yüzde 30’u şişman. Türkiye’de erkeklerin yüzde 30’u, kadınların ise yüzde 40’ı şişman. Fakat bu morbid, ölümcül obezite dediğimiz kadınlarda yüzde 25, erkeklerde yüzde 20. Bu çok ciddi bir rakam. Biz bunları dışarıda görmüyoruz. Çünkü bunlar sokağa pek çıkmıyorlar, hayatın içinde fazla görmüyoruz.”
“Özel sağlık sigortaları obezite ameliyatlarını karşılamalı”
Obezite ameliyatının devlet tarafından desteklenmesi gerektiğini dile getiren Mihmanlı, Türkiye’de özel sağlık sigortalarının bu ameliyatı karşılamamasını eleştirdi.
Mehmet Mihmanlı, “Avrupa ve ABD’de özel sağlık sigortaları obezite ameliyatlarını karşılıyor ama Türkiye’deki sigortalar karşılamıyor. Özel sağlık sigortaları, obeziteyi bir hastalık olarak değil bir estetik problemi olarak görüyor. SGK bu ameliyatların masrafını karşılıyor. SGK ile anlaşmalı özel hastaneler de cüzi miktarını karşılıyor. Devlet hastaneleri fark almadan karşılıyor tümünü. En büyük sıkıntılardan biri sigorta şirketlerinin bunu kapsam dışına alması.” ifadelerini kullandı.
Mihmanlı, obezite ameliyatlarının tecrübeli hekimlerce yapılması gerektiğini vurgulayarak, “Yoksa ameliyatlardan sonra hastalarda sıkıntılar oluşabilir ve obezite hastası olan diğer insanların da bu ameliyatlardan kaçınmasına sebep olabilir.” dedi.
Obezite konusunda toplumsal farkındalık oluşturulması gerektiğini vurgulayan Mihmanlı, “çöp gıda” denilen hamburger, mayonez gibi yiyeceklerin terk edilmesi gerektiğini söyledi.
Gıda değeri düşük, kalori değeri yüksek besinlerin şişmanlığa yol açtığına dikkati çeken Prof. Dr. Mihmanlı, şöyle konuştu:
“Üst sınıf grubunda olan insanların, sedanter hayat dediğimiz, asansöre binme, arabayla işe gitme, yürüyüş yapmama, “çöp gıda” ile beslenmeden dolayı obeziteye yakalanma riski var. Beslenme bozukluğu çok etkileyici. Alt sınıf grubunda olan insanların obezite olmasını ise karbonhidrat ağırlıklı ekmek, makarna, patates gibi gıdalar tüketmesine bağlıyoruz. Bu tarz yiyecekler çabucak kana karıştığı için çabuk acıkma hissi oluşuyor ve daha fazla yemek yeme ihtiyacı ortaya çıkıyor. Dengeli olsa, et, protein ve salata olsa şişmanlık olmaz. Dengeli ve az yememiz gerekiyor. Peygamberimiz, midenin üçte birini yemekle, üçte birini suyla ve üçte birini de havayla doldurun diyor. Biz midenin tamamını dolduruyoruz. Önemli risk faktörlerinden biri hızlı yemek yemedir, ayakta ve atıştırma şeklinde yemek yemedir. Doygunluk hissi gelmeden mideye çok fazla gıda veriyoruz. Eğer yavaş ve sindire sindire yemek yersek yemeğin ortasında doygunluk hissi gelecek ve daha az yemek yiyeceğiz.”
“Obezite meselesi, bir halk sağlığı sorunu olarak değerlendirilmeli”
Prof. Dr. Mehmet Mihmanlı, obezite ile mücadele etmek için bütün mahallelere park ve yürüyüş alanları yapılması gerektiğini,dengeli beslenmenin çok önemli olduğunu vurgulayarak, “Obezite meselesi, bir halk sağlığı sorunu olarak değerlendirilmeli. Obezitenin estetik bir problem olmadığını sürekli vurgulamalıyız. Obezite bir estetik problem değildir, ciddi bir sağlık sorunudur. Televizyonlar, basın ve okullar bu konuda halkı aydınlatmalıdır. Eğitim ve kamu spotlarıyla ciddi yatırımlar yapılmalı. Bu çöp gıda dediğimiz gıdaların satışı yasaklanmalı. Sigara muamelesi görmelidir bunlar.” ifadelerini kullandı.